1

397 53 110
                                    

Wonbin:
Selam, şey olaya bak.
Bir süreliğine Gimpo'a taşınıyorum.
(görülmedi)

Uzaylı muhabbeti bir şakaydı ama tek mantıklı açıklama buydu. Bir insan 12 gün boyunca nasıl telefonu eline almayıp mesajlara bakmaz? Cidden. O mesajı gönderdiğimden beri şunları yapmıştım. Toparlandım, tüm eşyalarımı koliledim, arkadaşlarıma veda ettim, sefaletle dolu üç milkshake içtim, bir tanesi Jisung, bir tanesi Jaemin ve sonuncusu ise yine Jisung ileydi çünkü bana veda ettikten sonra canı çekmişti. Gimpo'a uçtum, eve yerleştim, bu kasabada dolaşmaya çıktım ama hiçbir şey bulamadım. Sanırım alış verişlerimi online yapmak zorundaydım.

Tüm bu zamana boyunca Anton'dan bir tane bile mesaj almamıştım.

Birkaç başarışız girişimden sonra Jisung, Jaemin ve ben sonunda görüntülü konuşmak için zaman bulmuştuk. Ama ne yazık ki annem yüzünden görüşmeyi mutfakta yapmak zorunda kalmıştım. O yüzden yemek masasının üstündeki bilgisayarım ve onun yanında ki kesme tahtasıyla aynı anda birden fazla iş yapıyordum.

Annem ve babam, yeni eve taşınmamızı kutlamak için özel bir yemek hazırlıyordu. Sorun şu ki genelde mutfağa asla girmedikleri için şu an ortama bir kaos hakimdi. Genelde yemekleri dışardan söyler ya da ben yaparım, yeni şeylere gerek yoktu ki.

Babam en sonunda tutuşup takip etmek için youtube'dan bir Gordon Ramsay tarifi açtığı için ortam iyice gerilmişti. Üstüne bu da yetmezmiş gibi, huysuz kuzenim Jia bizim mutfağa gelmişti.

Anlayacağınız, evde tam bir kargaşa vardı ve buna bir de görüntülü konuşma eklemek işleri kolaylaştırmıyordu.

"Senden biraz gürültü geliyor." dedi Jisung, kameraya doğru bir surat yaparak. Yatakta yanında ki Jaemin kıkırdadı.

"Evet, üzgünüm. Lütfen görmezden gelin." dedim. Salatalıkları soymak için belirli bir açıda durmak zorundaydım.

Jisung cevap olarak bir şeyler söyledi ama Jia yüzünden hiçbirini duyamadım.

"Teyze? Teyze? Teyze?" Annem onu duymuyormuş gibi yaparken elma dilimleri ve cheddar peyniri dolu kaseyi elinde tutarak mutfakta dolanıyordu.

"Pardon, ne?" dedim ekrana bakarak. Jaemin ve Jisung eğlenen bakışlar attılar. "Dedim ki hâlâ yerleşemedin mi?" diye bağırdı Jaemin.

Cevap veremeden mutfakta bir gürültü koptu ve Jia her zamanki gibi gene sorun çıkardı.

Jaemin'nin suratı ekrana öyle bir yakınlaşmıştı ki yüzünün en ince ayrıntısına kadar her şeyi tek tek sayabilirdim. "Şey, sana yüz yüze söylemek istemiştik ama Wang'ın yerinde çalmak için teklif aldık!"

Ağzım açık kaldı. "Bekle, gerçekten mi?" Wang'ın yeri, genç konserleri için bir hayaldi. Kabul ediyorum, tam olarak bizim hedef kitlemiz değildi ama oraya giden insanlar genellikle müzik konusunda oldukça açık fikirliydi. Hiç değilse bizi hiç duymamış bir grup yeni hayranlar kazanırdık. Pardon, biz diye bir şey yoktu artık. Onlar yeni hayranlar kazanırdı.

"Wonbin, Wonbin, cips paketimi açar mısın?" dedi Jia, bir anda yanımda belirerek. "Duydum, şu anda arkadaşlarımla konuşmaya çalışıyorum."

"Ellerin boş değil mi? Gidip açamaz mısın?" diye sordu annem mutfağın öbür tarafından.

"Bekleyin." dedim Jaemin ve Jisung'a ama Jaemin elini kaldırdı. "Hayır, bak seni zor duyabiliyoruz. Git işini hallet, zaten bizim de çalışmamız lazım. Müsait olduğumuzda tekrar konuşuruz."

Fakat onlara Anton'dan bahsetme şansım olmadı, ya da Gimpo'dan. "Ah, tamam olur. Yakında tekrar konuşuruz o zaman değil mi?" "Evet, hepimiz müsait olduğumuzda." Görüşmeyi sonlandırdım. Sonra da gidip Jia'nın elinden cips paketini açıp onu mutlu ettim.

get a guitar | wontonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin