14

109 13 30
                                    

''Bir tane daha şöminenin önünde çekelim.'' dedi annem, telefonunu yanına bırakarak. Shotaro ve ben dansa gitmeye hazır bir şekilde oturma odasında dikiliyorduk ve böyle giderse yola çıkmamıza daha çok zaman olduğunu hızla fark etmiştik. Annem çoktan ön verandada, arka kapıda ve kanepede birlikte otururken fotoğraflarımızı çekmişti. ''Ah, bekleyin. Vazoyu yerine koymam gerek. Tozunu almak için indirmiştim, nereye gitti o?''

''Kimse vazoya bakmayacak.'' dedi Sooyoung teyze kanepeden, sahte vizon battaniyesine sarılarak. ''Özellikle her şeyin önünde bu iki çekici genç dururken.''

Shotaro, Sooyoung teyze için kimsenin çekmediği bir fotoğrafa poz vermeye çalıştı. Sooyoung teyze bir parmağını kaldırıp kendi telefonunu çıkardı. ''Bekle, bu işi doğru düzgün yapacaksak bir çekim müziğine ihtiyacımız var.'' Birkaç saniye sonra can't fight the moonlight çalmaya başladı.

''Biraz eski değil mi sence de?'' diye sordum.

''Sözlerine dikkat et, mezuniyet balomda bu şarkıyla dans etmiştim.'' dedi teyzem.

''Aynen öyle. Eski.''

''Bunu söylemediğini varsayacağım.''

Annem, yan komşunun bahçesinden bizimkine kadar uzamış dallardan kopardığı taze çiçeklerle dolu vazoyu ellerinde tutarak odaya döndü. ''İşte. Harika. Şimdi, ikiniz de gelip burada durun.''

Sooyoung teyze arkada mutlu mesut LeAnn Rimes şarkılarını çalarken annem bizi birer sahne dekoru gibi yerleştirdi. Bugün özellikle iyi bir ruh hali içindeydi. Sooyoung teyze demek istiyorum. Annem tam bir telaş içindeydi.

Annem gülümsemem hakkında ''daha doğal, hayır, doğal, siyasi rehine videolarındaki gibi görünüyorsun.'' talimatları vererek birkaç fotoğrafımızı daha çekti. Shotaro hiçbir eleştiri ya da yorum almamıştı. Anlaşılan Shotaro kameralar için yaratılmıştı.

''Wonbin'nin daha güzel bir partneri olamazdı Shotaro.'' dedi teyzem, sonunda serbest kaldığımız da.

''Sen güzel olduğundan böyle diyor olsa gerek, benim çirkinliğimden dolayı en iyi seçeneğim olduğundan değil.'' dedim.

''Umuyorum ki dansa götüreceğin son kişi ben olduğum için demediğine emin misin?'' diye sordu Shotaro masumca.

''Kısmen.'' diye cevapladı Sooyoung teyze bir parmağını kaldırarak. Bir süre kanepede dik oturmak için çabaladı, sonra nefes nefese ellerini kenetledi. ''Ama ayrıca, Wonbin, günün birinde evlenmek istiyor musun?''

''Ah, evet, tabii ama göreceğiz. Niye?''

Durdu ve LeAnn'ı kapadı. Belli ki ciddiydi. ''Çünkü günün birinde böyle giyinip dünya da her şeyden çok sevdiğin insanla fotoğraflar çekeceksin. Orada olacağımı bilmeni istiyorum. Fiziksel olarak olsa da olmasa da mutlaka orada olacağım. Yani o gün geldiğinde bir noktada benden kocaman bir sarılma alacaksın. Tetikte ol.''

''Tetikte olmama gerek olmayacak çünkü sen fiziksel olarak orada olacaksın ve ben ne zaman bana sarılacağını tam olarak bileceğim.''

''Diğer türlü de bileceksin.'' dedi. Sesi gergindi ve gözleri donuklaşmıştı.

Teyzemi ağlarken görmek gözlerimin dolmasına sebep oldu.

''Sorun değil, ben iyiyim.'' dedi, ellerini iki yana salladıktan sonra gözlerindeki yaşları silerek. ''Of. Özür dilerim. Sadece çok yakışıklısın. Bunu görebildiğim için mutluyum.''

Tamam, şimdi gözlerim artık iyice dolmuştu. ''Görebildiğin için ben de mutluyum.''

Shotaro'nun bile alt dudağı biraz titremeye başlamıştı. Demek ki bir kalbi vardı. Sonra omzuma vurdu. ''Hadi, neşelen. Fotoğraflarda yüzün kızarmış çıksın istemezsin, değil mi?''

get a guitar | wontonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin