bölüm sekiz
"eski dosttan düşman olur mu?"
Sıkılıyordum.O kadar çok sıkılıyordum ki, oturduğum koltukta şekilden şekile girmiş ve en sonunda belimi sakatlamıştım.
Yani, sanırım.
"Belim ağrıyor ya." diyerek ayaklarımı önümdeki salon sehpasına doğru uzattığımda Egehan elindeki telefondan başını kaldırmadan "Normaldir." dedi. "Sabahtan beri götün koltuğa yapıştı." Yanımda duran yastığı alıp Egehan'a fırlattığımda ve yastık Egehan'a ulaşmadan sehpanın üzerindeki vazoya çarptığında 'şangırtt' diye bir ses duyuldu.
Sehpanın üzerinde duran vazo yere düşüp kırılırken içli bir nefes çektim. "Aynı ben gibi, kırılgan.." Bu dediğime Egehan gülerken Batu yandan bir bakış attı ve "Sen mi kırılgansın? Dün gece Egehan'ı hastanelik ediyordun zor aldık elinden." dedi.
Evet, olmuştu öyle bir şeyler.
Çağan Bey'imizin emri üzerine bu üç andaval bana kendimi savunmamı öğretmek üzere kaldığım odaya gelmişlerdi. Egehan hevesle ortaya atılıp "Gel bakalım minik çekirge, iki kere iki dört mü edermiş sana bir göstereyim." diyerek ensemden tutmuş ve beni yere fırlatmıştı. Yalan söylemeyeceğim, belim fena ağrımıştı bu yüzden sinirle ayağa kalkıp Egehan'ın çenesine sağlam bir yumruk geçirmiştim.
Napayım, haketti.
Sonra Egehan bir saat 'Doğuştan jawline çenemi yamulttun Allah'ın belası.' diye ağlamıştı.
Evet, mafyadan bozma ne halt olduğu belli olmayan bir çocuktu ve 'ağladı' tabiri onun görünüşünde birine pek uymuyordu ama napayım, diyecek başka sıfat bulamamıştım.
"Ne hastanelik olması oğlum? Kız diye bir şey yapmadım yoksa biliyorsun yani?" diyerek Batu'ya karşı geldi Egehan.
"Çok sıkılıyorum." diye konuya müdahale ettim. Yaklaşık üç gündür bu evdeydim, üç andavalla yavaş yavaş tanışmaya başlamıştım.
Berkay, hepsinden daha olgun ve yaşı büyük olandı. Yirmi dört yaşındaydı. Makara yaptığımız sohbetlere katılmazdı, Egehan ve Batu'nun bakıcısıymış gibi sürekli onları kolluyordu. Bizden gizli Çağan'la telefonda konuşuyor, sıkıntılı bir halde olduğunu da gayet belli ediyordu. Ciddi bir durumun içindeydik ve bu durumu idrak edip ona göre davranan tek kişi Berkay'dı. Bu arada söylemeden edemeyeceğim, benden gerçekten nefret ediyordu. Dün kahvaltıda herkese omlet yaparken benimkinin içine yumurta kabuğu düştüğünü gördüğü halde çıkarmamıştı ve boğazıma takılan kabuk yüzünden neredeyse ölüyordum.
Egehan ise aralarında en çocuk gibi olanıydı. Zaten en küçükleri oydu, benden bir yaş büyüktü. Söylediğine göre aslında yirmi iki yaşında olması gerekiyormuş ama nüfusa üç sene geç yazdırdıkları için kimlikte on dokuz görünüyormuş. Yerseniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK GÜVERCİNİ
Dla nastolatkówBiz seninle bir yangın başlattık. Şimdi ne gözlerinde taşıdığın okyanus, ne de senin kurtulmak için verdiğin çırpınışlar bu yangını söndürebilir. Kabul et Çağıl, ikimiz de yanacağız.