bölüm 4
"sarılınca kollar mı kavuşur kalpler mi?"Vücuduma saplanan şiddetli ağrıyla gözlerimi araladım, başım o kadar çok dönüyordu ki büyük bir depremin etkilediği yıkık bir binanın içindeydim sanki.
"Uyanıyor galiba."
"Tekrar bayılmasın?"
"Koş doktoru çağır."
"Anne.." Son cümle, benim dudaklarımdan çıkmıştı. Belki de çıkmamıştı bile. Baş ağrımın şiddeti artarken, sol kolumda bir sızı hissettim.
"Tekrar atak geçirmemesi için iğne yaptım. Siz odadan dışarıya alalım lütfen." Yabancı bir kadın sesiydi bu. Annem miydi acaba? Görmeyeli sesi değişmiş olabilir miydi?
Adım sesleri ve kapı açıp kapanma sesini duyduğumda "Çağıl?" dedi aynı ses. "Beni duyabiliyor musun?" Kafamı usulca salladım. "Çok güzel. Şimdi yavaşça parmağımı takip et." Gözümün önünde gördüğüm bir parmak sağa sola giderken takip etmeye çalıştım.
"Tamamdır. Kafa travması geçiriyor olabileceğini düşünmüştük ama sen şoka bağlı bir baygınlık geçirmişsin." Şoka bağlı baygınlık. Babamın bana verdiği en güzel hediye. Ölene kadar unutmayacaktım.
"İyi miyim?" dedim çatallı çıkan sesimle. Gözümü artık tamamen açabilmiştim. Doktoru daha net görebiliyordum. Az önce annem sandığım kişi, doktordu. Annemle de alakası yoktu zaten. Bir kere doktor oldukça bakımlıydı. Yüzüne yaptığı kusursuz makyaj büyüleyici görünüyordu. Gözlerinin içi parlıyordı. Baktıkça tekrar bakacağınız bir gülümsemesi vardı.
Benim annem gülmezdi. Ne zaman baksam ağlıyor olurdu, kaderine küfrederdi. Yaşadığı hayattan öyle nefret ediyordu ki bu nefreti bana da yansımıştı. Sonra.. Annem hiç makyaj yapmazdı. Göz altlarına zebani gibi çökmüştü morluklar.
"İyisin Çağıl. İyi olacaksın. Hastane polisi ifade almak için uyanmanı bekliyordu. Sanırım dışarda yanlışlıkla bir kavgaya karışmışsın. Geçmiş olsun." Yüzündeki tebessümle odadan çıktı. Anlaşıldı, polise vereceğim ifade de belli olmuştu.
Birkaç dakika içinde odaya bir polis memuru geldiğinde baygın bakışlarla onu izledim. Otuzlu yaşlarında bir adamdı, sert bakışlarla bana bakıp "Geçmiş olsun." dedi.
"Teşekkür ederim."
"Baya dağılmış yüzün." dediğinde hafifçe tebessüm ettim. Tahmin edebiliyordum, olay anında canım acımasa da şu an hissettiğim ağrının tarifi yoktu.
"Nasıl oldu olay?" Boğazımı temizledim ve "Kavgaya karıştım." dedim.
"Kim yaptı peki bunu?"
"Bilmiyorum. Tanımıyorum." Tanımıyordum. Benim babam kimdi? Bir cani miydi, katil miydi, pis işlere bulaştığını biliyordum. Uyuşturucu satıcısı mıydı? Ben her gün yeni bir kişiliğiyle tanışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK GÜVERCİNİ
Teen FictionBiz seninle bir yangın başlattık. Şimdi ne gözlerinde taşıdığın okyanus, ne de senin kurtulmak için verdiğin çırpınışlar bu yangını söndürebilir. Kabul et Çağıl, ikimiz de yanacağız.