1

886 87 104
                                    

bölüm 1
"ikimizin yerine."

Yokuş aşağı olan yolu koşar adımlarla indikten sonra omzumdan düşen sırt çantamı düzeltip tekrar koşmaya başladım.

Koşuyordum, koşuyordum. Biraz soluklanıyor ve tekrar koşuyordum.

Tam olarak on dakikadır koşuyordum.

Koşuyordum, çünkü geç kalmıştım. Hem de matematik sınavının olduğu gün, alarmı sürekli erteleyip durmuş ve sonunda belamı bulmuştum. Eğer o sınava yetişemezsem olabilecek şeyleri ben bile kestiremiyordum. Bir kere, matematikten kesin olarak kalırdım çünkü ilk sınavdan tam olarak 2 almıştım.

Evet.

Bildiğimiz 2.

Rakam olan, iki.

Hocanın doksan sekiz puanımı nerden kırdığını merak ediyordum açıkcası, çünkü sınavdan önceki son gece oturmuş ve hayatımda çalışmadığım kadar matematik çalışmıştım.

On beş dakika.

Normaldede masaya oturduğumla kalktığım zaman dilimi arasında üç saniye olduğu için on beş dakika bana göre dünyanın kendi etrafında bir tam tur atmasına denkti.

Son adımımı da atarak okul bahçesine girdiğimde zil sesini duydum. Teneffüs ziliydi, ilk ders bitmişti ve sınav ikinci dersti. Neyse ki yetişmiştim. Hızlı adımlarla okul binasına girip merdivenleri çıktım ve sınıfıma girerek çantamı sıraya bıraktım. Sınıf karman çorman olmuştu, kelebek sistemi yüzünden herkes başka sınıflarda sınava giriyordu.

Ben çantamdan kalemimi alıp sınıftan çıkıyordum ki bir elin hızla bileğimi kavramasıyla geriye doğru sendeledim.

"Napıyosun kızım sen, az daha geç kalıyordun." Konuşan, Beril'di. Benim on sekiz senelik yaşantım boyunca en yakın arkadaşım olmakla şereflendirilmiş şahıstı kendisi. Aynı zamanda kuzenim olurdu.

"Geldim ya, uyuyakalmışım."

"Bilseydim sabah gelirken seni de alır öyle gelirdim. Ya da zilinize basardım en azından." dedi. Aile apartmanında oturduğumuz için bir alt katımızda yaşıyordu Beril.

"E kızım bassaydın o zaman zile. Ben napim?" dedim götümden nefes alırken. Aralıksız koşmanın şokunu hâlâ atlatamamıştım.

"Neyse boşver, hangi sınıftasın?" dedi Beril. O sırada sınıfa giren öğrencilerin omzumuza çarpa çarpa geçmesiyle kapı önünde dikilmeyi kesip koridora çıktık.

"Bilmiyorum ki, bakmadım daha." derken koridordaki panoya doğru ilerliyordum ama önü o kadar kalabalıktı ki aradan girip hangi sınıfta olduğuma bakmam imkansızdı.

"İnşallah aynı sınıftayızdır Çağıl. O sınavı geçmen lazım yoksa amcam büyük olay çıkarcak. Benim sana kopya vermem lazım." dedi Beril.

"Merak etme, aynı sınıfta olmasan bile ben bir şekilde halledeceğim." dedim kendimden emin bir şekilde. Neyine güveniyorsun diyenler olacaktır, götüme güveniyorum arkadaşlar. Evet matematikten kalırsam okulu bırakıp kariyer hedefimi başka taraflara yönlendireceğim.

"Ya pardon, sınıfıma bakacağım bi müsaade edin!" Sesimi yükseltip araya kaynamaya çalışıyordum ama imkansızdı şu an o panoya ulaşmam. Tam umudumu kaybetmiş köşede beklemeye gidecektim ki, en ön taraftan çıkan uzun boylu bir çocuk bana doğru yaklaşmaya başladı.

Sayısal sınıfındaydı, tanıyordum bu çocuğu. Müdürün yeğeniydi, bu yüzden bütün sınavları yüksek geliyordu ve okul birincisiydi. Yani ben öyle düşünüyordum ama Beril çocuğun kendiliğinden zeki olduğunu iddia ediyordu.

SOKAK GÜVERCİNİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin