Geri Döndüm

399 36 2
                                    

Madam Agatha gerçekten harikalar yaratan bir kadındı. Teklifini kabul etmemle birlikte saçımdan ayakkabılarıma kadar beni kendisi hazırladı ve saraya gönderilecek kıyafetleri kendi elleriyle seçti. Neden bilmiyorum ama bu kadına gördüğüm andan itibaren ısınmıştım. Hazırlanmam bitince aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım. Saçlarımı dalgalandırmış elmaslardan yapılmış bir saç takmıştı, elbisem ise benim seçtiğim elbise idi onu değiştirmemişti. Elbisemle uyumlu olması için lacivert yüksek olmayan topuklu ayakkabılar seçmiş naif bir kokusu olan parfüm sıkmıştı. Şu an gerçekten de bir prensese benziyordum. Hazırlığımız benim kendimi görmemle bitmiş olacak ki Marki gitmemiz gerektiğindi iletmiş ve beni mağazanın önünde beklediğini de eklemişti. Mağazadan çıkmadan önce Madam Agatha'ya döndüm ardından gülümseyerek konuştum:

"İlginiz için teşekkür ederim Madam, bu iyiliğinizi unutmayacağım.

"Benim için bir onurdur majesteleri, ne zaman isterseniz emrinize amadeyim."

Onu başımla onaylayıp daha fazla oyalanmamak için mağadan çıktım ve Marki ile birlikte at arabasına bindim. Yirmi dakika kadar sonra imparatorluk sarayına giriş yaptık, camdan etrafa kısaca göz gezdirdim her şey yerli yerindeydi. Araba durduğunda ilk Marki indi ardından bana elini uzattı, o eli en son tuttuğumda olanlar hâlâ aklımda canlanıyor.. ne can sıkıcı bir durum. Marki'nin elini tutup arabadan aşağıya indim, bizi bir düzine hizmetçi karşılamıştı. Çoğu anlamsız gözlerle bana bakıyor çoğu ise hayran bakışlarla beni süzüyorlardı. Geçmiş yaşantımda saraya eski püskü kıyafetlerle gelmiştim bu yüzden hizmetçilerin aşağılayıcı bakış ve tavırlarına fazlasıyla maruz kalmıştım.

Marki önden gidiyor ben ise arkasından takip ediyordum ta ki altın kaplama devasa kapıya gelinceye kadar. İşte orada, kapının arkasında beni İmparatoriçe, imparator ve prens bekliyor. Kalbim eskisine nazaran daha hızlı atıyordu, bu her şeyin bilincinde olduğumdan mı kaynaklanıyor? İmparatoriçe ve prens benim sahte olduğumu bilmiyor, bilen tek kişi imparator. İmparator Miguel. Kapının açılmasıyla birlikte önden Marki girdi, ardından selamlarını sundu.

"Majestelerini selamlarım, size verdiğim sözü tutmak için buradayım. İçeri gelin prenses."

Marki'nin yalandan ibaret sözlerinden sonra içeriye ilk adımımı attım. Artık sahte hayatım başladı.

"İmparatorluk güneşi-"

Daha sözümü bitirmeden İmparatoriçe bana doğru koştu ve sarıldı.. bunu bekliyordum. Geçmiş hayatımda da bu yaşanmıştı. Ona karşılık verip vermemem konusunda endişeliydim.. ne de olsa ben sahteyim. Aniden geri çekildi:

"Sen Ines misin? Sen benim kaybolan kızım Ines misin?"

İmparatoriçe Regina gözleri dolu dolu konuşuyordu, onu bu şekilde görmek içimi bir kez daha parçaladı, aynı geçmişteki gibi. Onu bu şekilde görmek kalbimi öyle çok yaralamıştı ki benim de gözlerim dolmuştu ve dudaklarım titremişti.

"B-ben.. döndüm... Anne."

Sözlerimin ardından İmparatoriçe tekrar gözyaşlarına boğuldu ve bana sıkı sıkı sarıldı. Onun sıcaklığına kayıtsız kalmak imkansızdı bu yüzden bende ona sarıldım, daha önce hiç anneme sarılmamış gibi. Bir süre dökülen gözyaşlarının ardından İmparatoriçe geri çekilip yanağımı okşadı ve diğerlerine dönüp gülümsedi.

"Miguel, kızımız döndü."

İmparatoriçeden dökülen sözlerle birlikte İmparatorla birlikte prensde yanımıza geldiler. İmparator Miguel'in gözyaşlarını görmek beni bir gram olsun etkilemedi çünkü o böyle birisi değildi. Miguel önümde çöküp beni kendisine çekti ardından sıkı sıkı sarılıp kulağıma alaylıca fısıldadı:

"Rolünü iyi oynuyorsun. Prenses.."

Ha ha! Buna mecbur bırakan kim acaba? Yanağıma kondurduğu öpücükten hemen sonra çekilip diğerlerinin duyabileceği şekilde konuştu:

"İmparatorluğumuzun güneşi.. seni ne kadar zamandır beklediğimizi tahmin bile edemezsin. Tanrıça'ya şükürler olsun ki seni bulduk."

Ne kadar da samimiyetsizce. Bir baba kızını bulduğunda böyle mi davranır? Ben iyi bir oyuncuyum kabul ediyorum ama sen yanımdan bile geçemezsin. Sözlerini bitirir bitirmez kollarına atladım.

"Babacığım.. sizin özleminizi ne kadar çektiğimi bilemezsiniz. Beni bulduğunuz için teşekkür ederim babacığım.."

Sözlerim İmparatoru iğrendirse bile İmparatoriçe'yi duygulandırmış olmalı ki yeniden gözyaşlarına hakim olamadı. Miguel tiksintisini belli etmemek için yalandan sarılmasının ardından geri çekilip prensi kolundan çekti ve konuştu.

"Bak Ines, bu ağabeyin Ignatius."

Sonunda seninle de tekrar tanıştık.. ruh hastası.

İmparatorluk SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin