Davetini kabul etmemle birlikte iki gün sonra Luna'nın yaşadığı malikaneye gittim. Oldukça gösterişli bir malikaneydi ki İmparator'un kardeşinden başka bir şey beklenemezdi. Beni karşılayan Luna alevleri temsil ediyordu. Saçları gibi kırmızı bir elbise, siyah eldiven ve yelpazesi vardı. Saçlarını serbest bırakan Luna alev gibi ışık saçıyordu. At arabasından inmemle birlikle beni selamladı.
"Davetimi kabul etmenize oldukça sevindim Majesteleri."
"Beni davet ettiğiniz için asıl ben çok sevindim Lady Luna."
Başını usulca eğip bana bahçeye kadar eşlik etti. Malikaneye nazaran bahçe oldukça sadeydi, göze çarpan tek tük şeyler vardı.
Süs havuzunun yanına hazırlanmış olan masada üç kişi oturuyordu, onları tanıyordum. Hepsinin sosyete de önemli rolleri vardı. Bizim gelmemizle ayağa kalkıp beni selamladılar ve gülümsediler, bir kişi hariç. Coralie Blanco.
Coralie, geçmiş hayatımda çok sık duyduğum bir isimdi. Sosyetedeki rezilliği insanların dilinden asla düşmezdi, öyle olacak ki en yakın arkadaşı olarak adlandırdığı Luna'nın abisiyle bile yatmıştı. Onu Ignatius ile de defalarca görmüştüm ama ben ne zaman Ignatius'un görüş açısına girsem Coralie'yi bırakıp bana gelirdi. Sarı uzun saçları beline kadar gelen Coralie'nin gözleri bal rengiydi, boyu ise hemen hemen benimle aynıydı, 162 civarı. İnce beli süt rengi teni ve flörtöz davranışlarıyla sosyetenin bekarlarını baştan çıkarmayı çok severdi.
Masadaki yerimi aldıktan sonra konuşmalarına ara sıra dahil oldum. Ya bana sorular soruyorlar ya da herhangi bir erkekten bahsedip kendi aralarında eğleniyorlardı.. sıkıcı.
"Yetimhanede geçen yaşantınız nasıldı Majesteleri?"
Bana yönelttiği soruyla Coralie'ye döndüm. Beni hedef aldığını biraz hissedebiliyordum. Gülümseyerek cevapladım.
"Yalnızdı. Bir ailenin olmadığını düşünmek sana yalnızlık getiriyordu."
"Ah.. üzgünüm Majesteleri, sizi üzmek istememiştim."
"Beni üzmediniz Lady Coralie."
Beni düşünüyormuş gibi yapsa da gözledindeki hırsı görebiliyordum, benden hazetmediği oldukça belliydi. Konunun dağılmasıyla Luna'yı yokladım, sohbete çok nadir dahil oluyor ve nezaketle yaklaşıyordu. Marki gibi bir adamın Luna gibi bir kızı olması oldukça sıra dışıydı.
"Majesteleri duyduğuma göre ziyafet sırasında saldırıya uğramışsınız. Daha iyi misiniz?"
Ne? Sen.. sen bunu nasıl bilebilirsin? Tanık mı vardı? Ya da bir casus? Kim? Evan? Evan olabilir mi? Onunla tanışıyor olabilir mi? Ignatius? Hayır.. hayır. O böyle bir şeyi anlatmaz, bana kendisinden başka birisinin zarar vermesini istemez bundan nefret eder. O zaman kim?
Coralie'nin sorduğu soruyla titredim, beni yakalamıştı. İfadesiz bir şekilde ona bakıp dudaklarımı araladım:
"Saldırı? Bu da nereden çıktı?"
Sırıttı.
"Orada bulunan bir arkadaşım bana bundan bahsetti, korkmanıza gerek yok Majesteleri.. kendi abiniz tarafından saldırıya uğradığınızı bizden başka kimse bilmeyecek. Acaba zorluk çekiyor olabilir misiniz? Sanırım sizi kabul etmekte zorluk çek-"
Coralie'nin iğrenç sözlerini yanağına yediği tokat kesmişti. Ona tokat atan kişi ise Luna'dan başkası değildi. Ben dahil olmak üzere herkes şaşırmıştı, Coralie bile. Benden bir karşılık beklerken hiç beklemediği birisinden almıştı. Gözlerimi Luna'ya çevirdiğimde oldukça sinirli gözüküyordu.
"Özür dile. Majestelerinden özür dile."
Luna'nın sesi kulaklarıma dolmasıyla aniden ayağa kalktım ve onu kolundan tuttum.
"Buna gerek yok, sanırım Lady Coralie bazı şeyleri yanlış anlamış."
Ardından şaşkınlıktan dona kalmış Coralie'ye dönüp gülümsedim.
"Anlattığınız şeyden hiçbir şey anlamadım Lady Coralie, arkadaşınız size yalan söylemiş gibi gözüküyor. Aksine abimle oldukça yakınız, bana zarar vermeyi aklından bile geçirmez."
Yalan söylemek zorundayım, kendim için bunu yapmalıyım. Ailesi tarafından dışlanan birisi olarak gözükmek beni sadece acınası yapar.
Yanağını tutan Coralie ayağa kalkıp başını eğdi.
"Lütfen beni affedin Majesteleri, haddimi aştım."
"Sorun değil Lady, sizi affediyorum."
Benim sözlerimi bitirmemle Coralie Luna'ya bakıp yanımızdan ayrıldı. Yaşanan olay ortamı oldukça germiş olmalıydı ki diğer Ladyler de bahane üretip ayrıldılar. Sıkıntılı bir nefes verip oturan Luna'nın yanına geçtim ve gülümsedim.
"Teşekkür ederim Lady Luna, size borçlandım."
"Teşekkür etmenizi hak etmiyorum Majesleri, böyle bir şey olacağını ön göremedim. Suçluyum."
"Sorun değil, bir şeyleri yanlış anlamış olmadı."
Söylediklerimin onu tatmin etmediği belliydi, suçluluk duygusu yaşıyordu. Onu neşelendirmek için elimi elinin üstüne koydum ardından konuştum:
"Arkadaşım olmanı çok isterim.. Lad- Luna."
Adını söylememle gözlerimin içine baktı ardından gülümsedi ve elinin üstündeki elimi tutup dudaklarını araladı:
"Bende, bende çok isterim Majesleri."
"Bana Ines de, ben sana adınla seslenirken senin Majesleri demen hoş olmayacaktır."
"Nasıl istersen.. Ines."
Sanırım aşırı doz tatlılık sendromu yaşıyorum. Bu kız nasıl bu kadar tatlı olabilir?! Topla kendini Gisele..
Bir süre muhabbet ettikten sonra ona hiçbir şey soramadan malikaneden ayrıldım. Coralie bütün planımı mahvetmeşti ama yine de Luna ile biraz olsun yakınlaşmıştım. Keşke şu an Marco'da burada olsaydı, kesinlikle o da Luna'yı oldukça severdi.
Marco.. neden mektuplarıma cevap vermedin? Beni bırakmayacağını söyleyen senken neden bir yıldır bana tek bir satır bile yazmadın? Beni bu kadar çabuk mu unuttun?
....
"Rapor ver, Ines ile ilgili bir sorun var mı?"
"Hayır Marki Andres, söylenenleri yapıyor. Prens Ignatius'dan aldığı yarayı bile kimseye söylemedi."
"Güzel, bugün dışarıya çıktığını duydum."
"Kızınız Lady Luna'nın verdiği bir çay partisine katıldı efendim."
"Demek Luna ha? Carlos'dan bir adım beklerken Luna'dan bir adım aldım. Onu ödüllendirsem iyi olacak. Peki şu çocuk? Marco?"
"Emrettiğiniz gibi Prenses Ines'in hiçbir mektubu o çocuğa gitmiyor. Yerini öğrenmiş olacak ki ondan sürekli mektup geliyor ama hiçbirinin Prenses Ines'in eline geçmesine izin vermiyorum."
"Aferin, bunları duyduğuma sevindim. O kızın dışarıdan hiçbir bağlantısı olmamalı. Genç Dük Evan'ı da ondan uzak tut, o herifin her an ne yapacağını bilemeyiz."
"Emredersiniz efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmparatorluk Sırrı
Ficción histórica''Gözlerimi yeniden açtığımda artık her şey değişti, ikinci kez ölmeyeceğim.'' 14 yaşında bulunduğu yetimhaneden alınan Gisele, imparatorun kardeşi olan Marki Andres Aragon ile bir anlaşma imzalar. Bu anlaşmanın getirdiği yükümlülükle birlikte merh...