Dört Kardeş Bir Görev

8.8K 479 36
                                    


Polislere doğru yürüdüm ve tanıdık iki tane yüz vardı. Gördüklerim ile küfür etmem bir oldu. "HASSİKTİR" Onlarda beni görmeyi beklemiyor olucaklarki aynı anda "SİKTİR AŞKIN" dediler. Onlara "bakın şuan bilmeniz gerekenler benim doktor olmadığım ve bu operasyonu benim yönettiğim, eve gidince her şeyi anlatacağım." "T-tamam." Diğerleri bize anlamaz gözlerle bakıyorlardı. Konu onları ilgilendirmediği için bananeydi. Kampa doğru dikkatlice yürümeye başladık.

Geldiğimizde 500 kişilik bir kamp olduğunu gördük. Yeterli mühimmatımız olmadığı için çatışmaya giremeyecektik. Polislerden en kıdemli olan Arda'ya kulaklıktan "ben içeriye sızacağım siz her ihtimale karşı burada durun ve kendinizi belli etmeyin. "Tamam kendine dikkat et." Dedi. "Tamam."

Biraz bekledikten sonra sonunda itlerden birisi kamptan uzaklaşmaya başladı. Sessizce onun peşinden gidip o daha ne olduğunu anlamadan boynunu kırdım. Kayaların arkasına çekip hızlıca şerefsizin kiyafetini üzerime giydim ve benim üstümdeki kiyafetleride daha sonra unutmayacağım güvenli bir yere sakladım ve kiyafetlerin içine susturuculu silahımı koydum.

Kampa indiğimde deccal piçinin çadırını aramaya başladım. En büyük çadırın içine girdiğimde gerizekalı uyuyordu. Önce çadırdaki masaya doğru ilerledim.

Masanın üstünde fazla birşey yoktu. Bu sefer çekmecelere bakmaya başladım. Elimle çekmecenin içini aradığımda küçük bir oyuk buldum. Tahtayı kaldırdığımda altından dosyaları aldım.

Deccal itinin başına gidip uyanması için sert bir tokat attım. Uyandığında büyük ihtimalle üstümdeki kiyafetlerden dolayı beni onlardan zannediyordu. "Ne yapıyorsu sen" daha fazla konuşmasına izin vermeyip silahın kabzasını ensesine geçirdim.

Önüme gelene sıkarak ilerliyordum. Kolumda
Aniden olan acıyla kısık bir sesle inledim. "Ne istiyorsunuz kolumdan daha yeni vuruldum amına koyayım" Tabi Bunu timdekiler duydu. Arda ve Arın çok endişelenmişti. Ne yalan söyliyeyim bu benim hoşuma gediyor. Bana sıkan şerefsize dönüp kafasına şıktım. Kulaklıktan sesler gelmeye devam ediyordu. "Aşkın ses ver iyimisin?" "İyiyim birşey olmadı." Kulaklıktan rahatlama sesleri geliyordu.

Büyük ihtimalle deccalin yokluğunu farketmiş olmalılarki etrafta onu arıyorlardı. Kampın çıkışına gelmiştim ve bir silah sesi duyuldu. Arkama baktığımda itin yere yığıldığını gördüm. Diğerleride silah sesini duyduklarında buraya doğru sıkmaya başladılar. Koşup silahımı koyduğum yere gittim. Silahımı alıp bende sıkmaya başladım.

Çok kalabalıklarda ve mermilerimiz artık bitiyordu. Albayı arayıp "komutanım çok fazla kişiler ve bizim cephanemiz bitiyor." "Tamam yüzbaşım havadan destek göndereceğiz oradan uzaklaşmaya çalışın." "Emredersiniz komutanım."

"Havadan destek gelicek geri çekiliyoruz." "'"Emredersiniz komutanım""' hem itlere sıkıp hemde yavaş yavaş geriliyorduk.

Kulaklıkta Bartu'nun sesi duyuldu. "Kayaların arkasına geçin" dedi ve sonra itlerin hepsi cehenneme gitti. Albayı arayıp helikopter istedim ve helikopterin geleceği yere doğru yürümeye başladık.

Bir tarafıma Arda diğer tarafıma ise Arın geçti.
Arın "bize asker olduğunu neden söylemedin?" Diye sordu. "Daha yeni tanışmıştık herkese asker olduğumu söyleyecek değilim hem üstlerimden de izin almam gerekti." Böyle deyince haklı bulmuş olmalılarki başka soru sormadılar.

2 dakika süren sessizlikten sonra Arda "o değilde 4 kardeş aynı göreve çıktık." Arın tam birşey söylemek için ağzını açıyorduki gözleri kolumda takılıp kaldı. Arda Arın'a baktığında onun baktığı yere baktı ve kolumu gördü.
İkisi aynı anda "ne oldu koluna?" Dedi. "Birşey yok sıyırdı sadece" dedim.

Arkadakiler artık meraktan duramamış olmalı Arda'ların timinden bir tanesi "komiserim siz nereden tanışıyorsunuz?" "Kardeşimiz" dedi Arın. Kardeşimiz dediğinde bir tuhaf gelmişti.
Aynı anda hem hüzünlü hemde mutlu nasıl olunabiliyorsa öyleydim.

Helikopterin geliceği yere gelmiş ve helikopteri bekliyorduk. Helikopter geldiğinde hepimiz bindik. Benim yine ve yine bir tarafıma Arda diğer tarafıma Arın oturdu. Aslında diğer kızlara göre hem uzun hemde kaslı olmama rağmen iki tane izdanbut gibi adamın arasında
minnak kalıyordum. Bu halime gülüp kafamı arkaya yasladım.

"Evde başka asker olduğunu bilen varmı?" Diye sordu Arın."Var. Bartu biliyor" Arda "o nasıl öğrendi?" Timin yanında bu konuyu konuşmak istemiyordum benim zayıflıklarımı bilmelerine gerek yoktu ne zaman güvenirsem ben zaten onlara anlatırdım. Derin bir iç çekip söze girdim. "Hapishaneye girdiğimiz gün öğrendi." onlarda timin yanında konuşmak istemediğimi anlamış gibi başka birşey sormadılar.

**ARDA'DAN**
Aşkın çıktıktan sonra Arın ve benimde telefonum çaldı ve göreve çağırdılar. Karakola gittiğimizde görevi açıkladılar ve hemen hazırlanıp gittik. Bir şerefsizi yakalamamız gerekiyormuş ve bunu askerlerle yapacakmışız

Askerlerle buluşacağımız yere geldiğimizde şok olmuştum çünkü karşımda Aşkın'ı görmeyi beklemiyordum. Bize doktor olduğunu söylemişti ve şuan operasyonda asker olarak karşıma çıkıyordu. Gerçekten hassiktirdi.

İlk Bartu abimin öğrendiğini duyduğumda açıkçası abime sinir olmuştum. Aşkın geldiğinden beri sürekli abimleydi. Abimin yerinde olmak isterdim.

**ARIN'DAN**
Göreve geldiğimizde karşımda askeri kiyafetlerle Aşkın'ı görmeyi beklemiyordum.
Kiyafetler üstüne çok yakışmıştı. Asker olması beni mutlu etmişti. İkimizde dolaylı yoldanda olsa aynı mesleği yapıyorduk ve bunu beraber yapmak gerçekten güzeldi.

Helikopterde sorduğumuz soruları rahatsız olarak cevaplamıştı. Belliki timiyle iyi anlaşamıyordu.Aşkın'ın Bartu abim ile iyi anlaşmasına mutlu oluyordum. Çünkü abim küçükken hep kız kardeş isterdi Beyza doğduğumda çok mutlu olmuştu ama Beyza büyüdükçe kötüleşmeye başladı sürekli bizimle
Kavga eder bize iftiralar atardı. Toprak abimin sevgilisinden. Ayrılmasına sebep olmuştu.
Toprak abim o yüzden Aşkın'a ön yargılı. Aslında onun açısından bakarsak biraz hak veriyorum ama her insan aynı değildir.

**AŞKIN'DAN DEVAM**
Helikopterden indiğimizde saat 3 gibi falan olması lazımdı çünkü güneş daha batmamıştı. Karşımızda albay vardı. Hazır ola geçip
"YÜZBAŞI DEFNE AŞKIN ŞİMŞEK/ANKARA GÖREV BAŞARI İLE TAMAMLANMIŞTIR KOMUTANIM"
"Rahat asker! Zorlu bir görevdi aferin. Önce revire git sonra timinle beraber bugün izinlisiniz evlerinize dağıla bilirsiniz. "Emredersiniz komutanım" albay Arın'lara dönüp sizi karakola götürecek araç birazdan gelir." Dedi ve gitti. Onlara dönüp "görüşürüz" diyip hangara gittim.

Albay'ın emri ile revire geldim. İçeride kimse olmadığı için yarayı kendim dikmem gerekiyordu. Uyuşturucu iğneyi bulamadığım için uyuşturmadan dikmek zorunda kaldım.

Revirden çıktığımda Bartu'yu gördüm bana doğru geliyordu. "Niye revirden çıktın yaralandınmı iyimisin?" "İyiyim kolumu sıyırdı sadece." "Tamam, ben eve gidiyorum beraber gidelimmi?" "Olur üstümü değiştirip geliyorum. Odama gidip buraya bıraktığım kiyafetlerden giyip saçlarımı da açık bırakıp aşağıya indim.

Bartu'yu arabaya yaslanmış bekliyorken gördüm. Bu adam nasıl 34 yaşında amına koyayım 20'lere taş çıkartır.

Bartu'nun yanına gittim ve şöför koltuğunun yanındaki koltuğa oturdum. Bartu'da gelip sürücü koltuğuna oturdu. Canım nedense Bartu ile sohbet etmek istiyordu. Bende bu isteği bastırmadan söze girdim. "Bugün Arda ve Arın'da asker olduğumu öğrendi." "İyi olmuş nasıl olsa birgün öğreneceklerdi. Tepkilerini merak ettim." Aklıma o anki şok içindeki yüzleri gelmesiyle güldüm. "Yüzleri çok komikti ikiside aynı anda küfür edip ismimi söylediler." "O hallerini görmek isterdim."

Eve gidene kadar başka sohbet açılmadı ve sessizlik içinde eve geldik. Geldiğimizde kapıyı çalıp açılmasını bekledik. İçeriye girdiğimizde karşımda gördüğüm kişiyle " SİKTİR...

———————————

Bölüm aslında daha uzun Ilıcak'ta ama biraz rahatsızlandığım için anca bu kadar yazabildim kusura bakmayın.

Sizce Aşkın kimi gördü?

Bartu ile Defne nasıllar?

Sonradan Gelen HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin