✈️

3.6K 250 23
                                    

İçeriye girdiğimde ilk gördüğüm günden daha kalabalık bir insan grubu vardı. Sessizce "oha amk sanki kabile" dedim. Yanımda Onur'dan garip bir ses çıktı. Ona baktığımda kediyle beraber çok tatlı görünüyordu. Üstelik üstü hala ıslak olduğu için içi -mükemmel karın kasları- belli oluyordu ve kızların birtanesi Onur'a yiyecekmiş gibi bakıyordu.

Oturanların gözü ise üstü ıslak ben ve Onur'daydı. Daha fazla ayakta beklememek için dedem olduğunu bildiğim kişinin yanına gidip elini öptüm ve "hoşgeldiniz" dedim. Üstüme attığı garip bakışları ile ayağa kalkıp bana sarıldı ve "hoşbulduk torunum" dedi ve ayrıldı.

Dede beyin hemen yanında babaannem olduğunu düşündüğüm hanım teyze vardı. Onun yanına gittiğimi anlamış olmalıki ayağa kalktı ve yüzündeki tatlı tebessümü ile elini önüme uzattı. Elini tutup öptüm ve başımın üstüne koydum. Beni kendisine çekip sıkıca sarıldı.

Ayrıldığında ise bir bana bir Onur'a bakıp büyük ihtimalle herkesin aklında olan o soruyu sordu. "Torunum siz neden ıslaksınız?" Dedi. "Gelirken yağmur yağdı. Araba değiştirmemiz gerekti o ara ıslandık." Dedim. Anladığını belirtmek için kafasını salladı.

Tekli koltukta oturan Sedat beyden biraz daha yaşlı görünen adamın yanına gittim ve hafif eğilip elimi uzattım. Büyük ihtimalle çok fazla eğildiğim için dikişlerim zarar görmüştü çünkü dikişlerim acımıştı. Ağzımdan küçük bir inilti çıktı ve elim hemen karnıma gitti.

Yavaşça yerimde doğrulup elimi yaramın üstünden çektim ve baktığımda kan olduğunu gördüm. Sessizce "siktir" dedim ve "ben bi pansuman yapsam iyi olacak" dedim. Koltukta oturan kim olduğunu bilmediğim kişi "istersen ben yardım edeyim" dedi. "Gerek yok kendim halledebilirim teşekkürler" dedim.

Zehra hanım abiler ve Serhat bey ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Yavaş yavaş yürüyerek merdivenlere kadar geldim. Arkadan ise Zehra hanım ve Bartu geliyordu. Onlara dönüp "gelmenize gerek yok iyiyim kiyafetlerim ıslak olduğu için böyle oldu siz dönebilirsiniz" dedim. Zehra hanım endişeli sesiyle "tamam kızım dikkat et kendine" dedi ve gitti.

Bartu'nun gitmesi için ona baktığımda 'ne var' dermişçesine baktı. "Sen gitmiyor musun?" Diye sordum. "En azından merdivende yardım edeyim" dedi. Çıkarken zorlanacağımı bildiğim için itiraz etmedim. Yanıma gelip kolunu tutmam için uzattı.

Bir elimle kolunu tutarken diğer elimlede karnımı tutuyordum. Yaranın albayın önünde kanaması kötü olmuştu. Yarın Ankara'ya gitmem için sorun çıkartabilirdi.

Sonunda merdiveni çıktığımızda Bartu'ya "sen inebilirsin" dedim. Kafasını bıkkınlıkla sallayıp dikkat et dedi ve merdivenlerden geri aşağıya indi.

Odama doğru yavaşça yürürken arkamda birisinin olduğunu hissettim. Arkama döndüğümde Onur'un olduğunu gördüm. Üstünde kurumaya yüz tutmuş tişörtü ile hala kasları belli oluyordu. Bu ev çok mu sıcaktı banamı öyle geliyor. Bir elinde kedi diğer elinde ise kuru kıyafetler vardı.

Hızlıca yürüyüp yanıma geldi. Kediyi kucağından bırakmaması fazlasıyla komikti. "İyimisin?" Dedi endişeli bir ses ile. Acımı belli etmemeye çalışarak "iyiyim" dedim. Herkesin klasik yalanı olan o kelime. Ben iyiydim ama ruhum iyi değildi. Düşündüğümde delirecek gibi oluyordum. Neredeyse 30 yaşına gelip gerçek ailemi bulmuştum. Ne kadar iyi olabilirdimki?Onur'un yanındayken sanki herşeyi unutuyordum, acılarım geçiyordu.

Elindeki kıyafetleri kenarda duran dolaba benzeyen birşeyin üzerine bıraktı. Kediyi yere bırakıp yanıma geldi. Yaptığı her hareketi dikkatlice izliyordum. Çok kan kaybetmiştim ve üzerim kandan ıpıslak olmuştu. Ayrıca başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Yanımda durup kolunu ayaklarımın altına getirdi ve beni kucağına aldı. O mükemmel kokusu geldiğinde derin bir nefes aldım. O gerçekten çok güzel kokuyordu.

Sonradan Gelen HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin