Selaaaaam
Tatile girmiş her öğrenci gibi mutluluktan halay çekebilirim. Bölümler geç ve düzensiz geliyor farkındayım ama sınav senemdeyim😪 neyse şimdi bölüme uçalım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yanımdaki döndü ablanın sesiyle kafamı yasladığım duvardan kaldırıp ona döndüm. "Kız bunların hangisi senin sevgilin boşta olanı ben alırım" dedi. Yunusla biraz eğlenmekten zarar gelmezdi. Onur'u gösterip fısıldayarak "bu benim sevgilim diğeri boşta sen ona yürü" dedim.
kadın mutlulukla parmaklıkların önüne gidip onur ve Yunus'un olduğu yere yaklaştı. yunusa seslenip "pişt yakışıklı baksana" deyip göz kırptı. Yunus ona bakınca cilveli bir ses ile "sevgilin var mı?" Diye sordu. Yunus ilk başta anlam veremese de sonradan yüzünde komik bir ifade belirdi.
Farkettirmeden elindeki yüzüğü çıkartıp yüzük parmağına taktı ve "evliyim ben hanım abla" dedi. Döndü abla "boşanmayı düşünürsen bekliyorum" deyip öpücük attı. Yunus yüzünü buruşturup önüne döndü.
Yere oturup kafamı duvara yasladım ve Onur'u izlemeye başladım. 2 ay öncesine kadar hayatımda eski timim dışında önemli birisi yokken şimdi sayamayacağım kadar çok insan vardı. En çokta Onur'un bu kadar önemli olduğuna şaşırıyordum.
Bugüne kadar 2 tane sevgilim olmuştu ama Onur farklıydı. Gözüm kapalı güveneceğim sayılı kişilerin başında geliyordu. Onun yanındayken kendimi güvende hissediyordum. Bu daha önce Bartu, yunus, Aras ve Koray dışında hayatıma giren hiç bir erkekte böyle olmamıştı.Simsiyah saçları, simsiyah gözleri, uzun boyu, kasları ve en önemlisi gamzeleriyle ortaya mükemmel bir görüntü çıkıyordu ve bu görüntünün eşi benzeri yoktu. Bana baktığında göz göze gelsekte gözlerimi üstünden çekmedim. Gözlerine baktıkça sanki zifiri karanlıkta kayıp oluyordum. Gözleri beni içine çekiyordu.
Gözlerimi gözlerinden zorlukla çekip üzümü incelemeye başladım. Gözlerim kırmızı dolgun dudaklarında duraksadığında aklıma hastane odasında beni öptüğü geldi. Kaslarına dokanan parmaklarım hala o hissi taşıyordu. Gözlerimin önüne sabah mutfakta beni öptüğü geldiğinde alev gibi yandığımı hissettim.
Gözlerimi dudaklarından çekip beynimin bana oynadığı oyunu bozmak için kafamı hızlıca iki yana salladım. İyice sıcakladığımda üstümdeki ceketimi çıkarttım. Silahımı aldıkları için kendimi oldukça güçsüz hissediyordum. Silahım varken kendime daha fazla güveniyordum. Muhtemelen psikolojik bir şeydi.
Sonunda genç 185 boylarında esmer bir polis geldiğinde ayağa kalkıp parmaklıkların önüne gittim. Sinirli sesim ile"Madem asker olduğumuza inanmıyorsunuz o zaman bırakında telefon hakkımızı kullanalım" dedim. Adam ses çıkarmadan parmaklıkların kilidini açtı ve benim aksime sakin çıkan sesi ile "bir kişiyi arama hakkınız var" dedi ve önden yürümeye başladı.
Başkomiserin odasına geldiğimizde bir telefon verdiler ve 5 dakikamın olduğunu söylediler. Ezbere bildiğim Pars abinin numarasını girip açmasını beklemeye başladım. Birkaç çalışta açtığında neşeli olduğunu belli eden sesi ile "alo" dedi. "Alo abi gel bizi buradan çıkar" dedim. Az öncenin aksine çokta sakin çıkmayan sesi ile "neredesiniz?" Diye sordu. " ****** karakolundayız" "tamam yarım saate oradayım" deyip kapattı.
Yine aynı polis beni alıp tekrar nezarethaneye getirip az önceki kodesin içene koydu ve kapıyı kilitledi. Bana meraklı gözlerle bakan Yunus ve Berrak'a "Pars abiyi aradım yarım saate gelirmiş" dedim. Kafalarını sallayarak onayladılar.
Yine eski yerime oturmuştum ki Döndü abla yanıma geldi. Döndü abla kocasını dövmekten girmişti. Niye diye sorduğumda ise soğukkanlı ve duygusuz bir ses ile 'yapmak için 2 saatimi harcadığım böreği tuzlu deyip yememişti bende kafasına tuzluğu çarptığımda kafası yarıldı ve yarasının üstüne tuz geldi' demişti. Bence gayet haklı bir sebebdi. Bunları anlattıktan sonra gözümden değeri epey bir artmıştı kendisinin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Gelen Hayat
De TodoAilesinden nefret eden kız ya büyüdüğünde asker olursa... YÜZBAŞI DEFNE AŞKIN ŞİMŞEK'İN HAYATI