İçeride gördüğüm kişiler ile tekmil verdim çünkü karşımda orgeneral Murat Baysal, albay Tomris Baysal ve binbaşı Pusat Baysal vardı.
Orgeneral ve büyük ihtimalle dedem "rahat kızım" dedi. Rahata geçip beklemeye başladım.Onların dışında 4 tane Serhat beyle hemen hemen aynı yaşlarda kişiler, eşleri ve çocukları vardı. Hatta bazıları koltuklara sığamadıları için yere oturuyordu ve hiç kız yoktu.
Zehra hanım elini belime koyup beni hafifçe ittirip "hadi kızım geç otur" dedi. Gidip içeriden sandalye aldım ve ona oturdum.
Odada bir telefon sesi yükseldiğinde albaydan geldiğini anladım. Telefona bakıp dışarıya çıktı . Serhat bey "kızım tanıştırayım babam Murat Baysal, annem züm- diyecektiki albay hızla içeriye girip "yüzbaşım acil görev var karargaha gitmemiz lazım timine haber ver" dedi.
"Emredersiniz komutanım" dedim ve Burağı aradım. Açtığında "timi topla karargaha gel" deyip yüzüne kapattım. Albay "hadi gidelim" dedi ve kapıya doğru yürüdü.
Zehra hanım yanıma gelip bana sarıldı. Bende karşılık verdim ve bir kaç saniye sonra ayrıldık. Serhat beyde yanıma gelip sarıldı ve "kendine dikkat et kızım daha seni tanıştıracağım çok kişi var" dedi. "Onlar için dikkat edeceğim" dedim ve ayrıldım.
İçeridekilere dönüp "sizinle tanışmak isterdim ama biliyorsunuz görev beklemez. Size iyi akşamlar." Dedim. Albayın yanına geldiğimde ayakkabılarımı giydim ve dışarıya çıktık. İkimizde benim arabama bindik ve karargaha doğru yola çıktık.
Geldiğimizde tim de yeni gelmişti. Hep birlikte albayın odasına geldik. Albay "oturun" dedi. Görev acil olduğu için emrini ikiletmeden oturduk. Albay bilgisayar başındaki üsteğmenden ekrana resmi vermesini istedi.
Ekrana aponun görüntüsü gelmesi ile vücudumda kan yerine nefretin gezdiğini hissettim. Bu piçi tanıyordum. Yıllar önce göreve yeni başlayan bir teğmendim. Bir time bağlı çalışmıyordum. Benden bir askeri kurtarmamı istemişlerdi ve ben esir düşmüştüm ve beni esir tutan bu piçti.
Albay "bu şerefsiz apo sınırda kadın ticareti, çocuk ticareti, uyuşturucu ticareti gibi düşünebileceğiniz bütün pisliklerini yapıyor. Sizden onu sağ şekilde getirmenizi istiyorum." Dedi. "Emredersiniz komutanım" dedik. "10 dakika sonra helikopterin önünde olun" dedi.
Odadan çıktık ve önce giyinme odasına gidip üzerime görevde giydiğimiz üniformamı giydim. Burada işim bitince hangara gidip bıçakları, silahları ve bombaları yerleştirdim. Ben bunları yaparken timde gelmişti. En sonda benim bebeğim olan hk-33'ümü alıp timi beklemeye başladım.
Tim ailelerine haber verdiğinde beraber helikopter pistine doğru yürümeye başladık. Bizi görenlerin gözündeki gururu görebiliyordum.
Helikopterin önüne geldiğimizde albay bizi bekliyordu. Rütbe sırasına göre önünde sıra olduk. "Sizi yöneteceğim ilk görevim ve size güveniyorum. Benim yüzümü kara çıkartmayın. O şerefsizi alıp gelin" dedi. Şuan acayip gaza gelmiştim. Hep bir ağızdan "Emredersiniz komutanım" dedik.
Gür bir sesle "BARUT TİMİ HELİKOPTERE BİN" diye bağırdım. Helikoptere bindiklerinde en son ben bindim ve köşedeki yerimi aldım. Kaan kapıyı kapattı ve helikopter havalanmaya başladı.
Aşağıya baktığımda Onur'u gördüm. O da bana bakıyordu. Gülümseyip baş selamı verdim. O da aynısını yaptı ve iyice havalandırınız için gözden kayboldu.
Gideceğimiz yerin 3 kilometre uzağında güvenli bir yere indik ve yürümeye başladık. Eski timimi özlüyorum. Alper ve Selim'in şebekliklerini, Pars abinin bize abilik yapmasını, Ekin'in benimle uğraşmasını, Emre'nin sürekli aç olmasını özledim. Görev dönüşü onları aramayı aklıma kazıyıp onları düşünmeyi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Gelen Hayat
De TodoAilesinden nefret eden kız ya büyüdüğünde asker olursa... YÜZBAŞI DEFNE AŞKIN ŞİMŞEK'İN HAYATI