Ouzou' nun ağzından
Çalışmak için parka Sol' ün yanına gidiyordum. Telefonla konuşuyordu bu yüzden sessizce yaklaşıp elimi omzuna koydum. Anlaşılan yanlış bir şey yapmıştım. Kız korkudan yerinden fırladı. İstemeden buna gülünce biraz tartıştık. Ama ben kendimi hemen affettirdim. Korkudan yere düşürdüğü telefonu yerden alırken yanında küçük, güneş şeklindeki sarı bir kolye vardı. Bu Sol' ündü çünkü daha önce de boynunda görmüştüm. Bunu ona antrenmandan sonra vermeye karar verdim. Bakalım yokluğunu fark edecek mi?
Antrenman sırasında Sol' den bir hareketi denemesini istedim. Bunu çok iyi şekilde başardı. İtiraf etmeliyim bu kadarını beklemiyordum. Ama o benim kadar sevinmemişti. Kolyesini kaybettiğini anlamıştı ve onu arıyordu. Bulamayınca hıçkırarak ağlamaya başladı. Bunu görünce içimde bir şeylerin parçalandığını hissettim. Onun üzülmesi neden beni üzüyor ki? Neyse, bu kadar üzülmesi bana erkek arkadaşının hediyesi olduğu fikrini verdi. Ama gerçek bu değildi. Aslında Sol yıllar önce annesini kaybetmiş ve bu kolye ona annesinden yadigarmış. Ben de buna karşın antrenman alanına cebimdeki kolyeyi yerde bulmuş gibi davrandım. Sol kolyeyi görünce sevinçten boynuma atılıp sıkıca sarıldı. Sonra kulağıma fısıltıyla " Teşekkür ederim Ouzou. " dedi. İçim o kadar rahatlamış ki. Onun mutlu olduğunu görmek her şeye bedeldi. O sırada biri bize seslendi.
- Hey, muhabbet kuşları! Ne yapıyorsunuz burada sabah sabah?
Bunu duyunca ikimiz de irkildik. Sol kendini hemen geri çekti. Konuşan kişi ise benim sersem kardeşim Ryuji' ydi. Sol ise hemen karşılık verdi.
- Sadece antrenman yapıyorduk. Başka ne olabilir ki?
- Buradan hiç antrenmana benzemiyor.
- Evet çünkü çalışırken kolyemi düşürdüm ve Ouzou onu buldu. Öyle değil mi Ouzou?
- Evet, kesinlikle.
Ama ben kardeşlerimi ve arkadaşlarımı iyi tanıyorum. Her ne kadar doğruyu söylesek de bize inanmamışlardı. Hatta Ryuji bize sırıtıyordu. Belli ki inanmamıştı. Aramızdaki gergin kaptan sezmişti. Bunun üzerine Etsuko konuştu.
- Neyse onu bunu boşverin! Pazartesi bölge turnuvası finali var. Çalışmalıyız.
Etsuko bunu söylerken yine bağırmıştı. Bu yüzden Rei de ona kızdı.
- Etsuko dostum, hepimiz gayet iyi duyuyoruz. Bu kadar bağırmasan diyorum.
- İkimiz de biliyoruz ki bu asla olmayacak.
- Ahh! Keyfin bilir.
Etsuko ile Rei' nin tartışması bittikten sonra biraz antrenman yaptık. Bugün Koç gelmediği için erken bitirdik. Telefonumu çıkarmak için elimi cebime attığımda Sol' ün kolyesinin hâlâ bende olduğunu fark ettim. Gitmek üzere olduğundan ona yetişmek için yanına koştum.
- Sarışın, bir şey unutmuyor musun?
Bunu söylerken elimde kolyesini tutuyordum. Bana gülümsedi.
- Ah, evet doğru! Tekrar teşekkür ederim.
- Önemli değil. Hadi takmaya yardım edeyim.
- Olur.
Kolyesini taktıktan sonra eşyalarını topladı. Saate bakınca bir yere geç kalmışcasına koşarak uzaklaştı.
Sevgili kardeşlerim ise eve gidene kadar beni göz hapsine aldılar.
- Ne oldu çocuklar? Bana öyle baktığınızda göre önemli bir şey olmuş olmalı. Ryuji?
- Haklısın Ouzou, sana bir şey olmuş. Normalde seni yataktan zorla çıkarırız ama bugün çok erken kalktın hem de kendi isteğinle, neden?
- Sebebi belli değil mi? Antrenman yapmak için.
Bir süredir sessiz kalan Kota da konuşmaya katıldı.
- Ama sen tatilde çalışmaktan nefret edersin.
- Evet, bu doğru. Ama bugün canım erkenden çalışmak istedi.
- Bunda Sol' ün de etkisi olabilir mi?
Ryuji' ye anlamadığımı gösteren bir bakış attım. İkisi de sırıtıyordu artık. Kota' nin sırıtmasini görmek garipti. Gülüp gülüp bir şey soylemeyince gözlerimi devirip odama çıktım. Üzerimi değiştirip yatağıma uzandım. Aşağıda Sol' den bahsedince aklıma geldi, acaba sosyal medya kullanıyor mu? Evet, buldum " sol_sevilla " . Hemen takip isteği attım. Çok sürmeden kabul etti ve o da bana istek attı. Hemen kabul ettim. Fotoğraflarının çoğu amigo takımıyla beraberdi. Bazıları ise siyah saçlı bir kızla çekilmişti. Kız bayağı güzeldi ama Sol ün ayrı bir havası var. Gerçekten söylüyorum. Yani bir insan fotoğraflarda bile sempatik görünebilir mi? Dur biraz, bu Sol mü? Kahverengi saç ve yeşil göz yakışmış. Ama yanındaki çocuğun gözleri tıpkı Sol' ün gözlerine benziyor. Bu fotoğraf çok eski görünüyor ve altında bir şey yazıyor:
" Lily ve Dany Sevilla "(...)
Sol' ün ağzından
Bugün final maçı var. Tabi aynı zamanda benim yarışmam da var. Maç saat 15.00 ' te bitiyor ve yarışma da 15.15 ' te başlıyor. Olamaz! Ben nasıl yetişeceğim? Neyse bir yolunu bulurum.(...)
Maç başlamadan önce tek duam kimsenin yaralanmaması oldu. Çünkü bu takım gerçekten çok vahşi görünüyor. Hepsinin kung-fu bildiğine yemin edebilirim ya da judo. Sanki futbol oynamaya değil de dövüş müsabakasında gelmiş gibilerdi.
Maçtan önce Ouzou yanıma geldi.
- Sol, o günkü hareketi hatırlıyor musun?
- Evet.
- Muhteşem, ihtiyacımız olabilir.
- Ne, ne demek istiyorsun?
- Henüz ben de bilmiyorum ama içimden bir ses sana ihtiyacımız olacağını söylüyor.
- Umarım yanılıyorsundur.
- Neden?
- Çünkü kendimi hazır hissetmiyorum. Kesin benim yüzümden gol yiyeceğiz.
- Kötü düşünme, iyi düşün ki iyi olsun.
Sonra da gözlerimin içine bakıp bana gülümsedi. Aman tanrım! Daha önce bu kadar yakışıklı olduğunu fark etmemiştim. Sonra birden konuştu tekrar.
- Eee, ne diyorsun. Haksız mıyım?
- Evet, Ah yani hayır. Demek istediğim haklısın.
Hâlâ bana gülümsüyordu. Ne yapmalıydım hiç bilmiyorum. Karşılık olarak sadece gülümsedim ben de.(...)
Maç başlar başlamaz bize bir gol attılar. Ama Tigers öyle hemen pes edecek bir takım değil. Zaten Etsuka gibi bir kaptanları varken sırtları yere gelmez. Bir amigo takımıyla eş güçte hem de tek başına. Tabi ben de onu yalnız bırakmadım.
- Hadi Tigers, hadi!
Ama anlaşılan ise yaramadı. Karşı takım bir gol daha attı. Olamaz! Hem de henüz on dk oldu. Bizimkilerin işi bayağı zor görünüyor. İlk yarının geri kalanında sadece savunma yaptılar. Böylece gol atmalarını engellediler ama bu hâlâ geride oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Hemen gol atmaları gerekiyor. Devre arasında Ryuji konuşmaya başladı.
- Arkadaşlar, hemen taktik değiştirmeliyiz. Sen ne dersin Etsuko?
- Evet ama nasıl bir fikrin var mı Ryuji?
- Henüz değil, yeni bir simülasyon üzerinde çalışıyorum ama daha bitmedi.
- Ama bir yol bulmalıyız.
Rei gülümseyerek elini Etsuko' nun omzuna koydu.
- Bulacağız Etsuko. Hem biz ne zaman maç bitmeden pes ettik?
- Doğru söylüyorsun Rei. Hem biz avcıyız, av değil. Onları yenmemiz lazım.
- İşte böyle Etsuko. İlk kez bagirman beni rahatsız etmiyor.
Hikari de konuşmaya daldı ve modu yükseltmeye çalıştı.
- Evet, bu çok doğru. Hadi Etsuko, kim tutar seni!
Etsuko bunu duyunca tekrar bağırdı.
- Buldum, sonunda buldum!
Herkes şaşkınlıkla Etsuko' ya bakıyordu. İlk konuşan Utsumi oldu.
- Ne buldun Etsuko?
- Onları bulmanın yolunu tabiki.
Bunu duyunca herkesin yüzüne bir gülümseme geldi. Ouzou hemen sordu.
- İyi ama nasıl, ayrıca bunu bize de anlat.
- Peki peki, hemen anlatıyorum. Sol kanat oyuncuları sağdan gelen topları çok iyi karşılıyor. Ama soldan gelen toplarda çok iyi değil, bu yüzden liberoları sürekli sürekli ona yardıma geliyor.
Rei bitirmesine izin vermeden konuya atladı.
- Eee Etsuko, sadede gel dostum.
- O zaman eğer liberoyu Sol kanattan uzaklaştırırsak savunmalarını delebiliriz. Bu senin işin Rei. Yeterince hızlı davranırsan kolay bir şekilde onların yarı sahasına girebilirsin. Burada avantaj sende çünkü hiçbiri senin kadar hızlı değil.
- Şimdi anladım. Bunu bana bırak dostum.
Bu taktik işe yaramıştı. Bu sayede bir gol attık.
- Hadi Rei, bravo! Siz harikasınız Tigers!
Onlara tezahürat yaparken aynı zamanda ponponlarımı sallıyorum. Bu çok iyi hissettiriyordu. O sırada Ouzou' nun bana baktığını fark ettim. Ben de ona bakınca ban gülümseyip göz kırptı. Ona bakarken kızardığımı hissettim. O gerçekten de çok hoş biri. Onun gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım.