Uzun bir aradan sonra (çok uzun) yeniden sahalardayım. Tahminimce eski okurların çoğu şu an kitabı unutmuştur. Yine de umarım hâlâ oradasınızdır. Gönül isterdi ki çok daha erkenden gelmek ve kitabın finalini çok uzun zaman önce yayınlayıp Kiraz Ağacının Büyüsü'nü beraber bitirmiş olalım. Ne yazık ki okul, yeni dersler ve sınav programları beni ciddi zorladı ve ara vermek zorunda kaldım. Neden bunları anlattığımı bilmiyorum sanırım buraları cidden özledim. Her neyse sizi daha fazla tutmadan okumaya alalım, keyifli okumalar canlarım 🩷🩷.
Antrenman sona ermiş herkes evlere dağılmıştı. Mia hâlâ şarkı için araştırma yapıyordu. Michael ise dibinden ayrılmıyordu. Somin de henüz bazı hareketleri prova ediyordu.
- Mia, hadi! Sahaya geçelim. Justin'i alıp eve gideriz.
- Geliyorum.
- Sol, ben de gelebilir miyim? Sahayı görmek istiyorum.
- Sen bilirsin Mike ama çok şey bekleme, sıradan bir futbol sahası işte.
Tam ayrılacakken arkadan Somin de seslendi.
- Sol, Mia! Ben de geliyorum, beni bekleyin.Böylece dördümüz beraber futbol sahasına gittik. Justin hâlâ top sürüyordu. Yorgun görünmüyordu ama fazlasıyla terlemişti. Kıvırcık saçları alnına yapışmıştı.
İşine o kadar odaklanmıştı ki geldiğimizi bile fark etmedi. Ben de ilgisini çekebilmek için koşarak yanına vardım. Tek bir çalımla topunu çaldı. Bana döndüğünde ise topu biraz itip parende için kendime yer açtım. Parendenin hemen ardından topu iki ayağımın arasına alıp kollarımın üstünde dönüş aldım. Hareketlerim onu şaşırtmıştı.
- Ne oldu kuzen, şaşırdın mı? Ama bunların geldiği yerde daha çok şey var.
- Kuzenime bak sen, bence amigoluğu bırakıp futbol takımına girmelisin. Bu yıl ihtiyacımız olacak gibi.Bu söyledikleri yüzümdeki koca gülümsemeyi aniden söndürdü. İki elimi birden sallayıp yüzüme tiksinmiş bir ifade yerleştirdim. İstemsizce topu başka yöne tekmeledim.
- Futbol takımı mı? Hayatta olmaz. Top benden olabildiğince uzak dursun.
- Tamam, güzel gözlüm olmasın. Neden bu kadar tepki verdin? Sakin ol biraz.Derin nefes alıp tribünlere doğru ilerlemeye başladığımda Somin'in seslenmesiyle olduğum yere çivilendim.
- Dur Sol, hazır herkes buradayken tek kale maç yapalım mı?
Michael: Olur, ben kaleye geçerim.
Mia: Ben pek oynayamam ama olur.
- Ya sen Justin?
- Ben dünden hazırım. Ben ve sen, Mia ve Sol beraber olsun. Michael da kalede.
- Justin, Mia ile sen takım olun. Somin'le ben takım olmak istiyorum, sorun olmaz herhalde değil mi Somin?
- Harika fikir, hadi başlayalım.Tabi Justin önceliği bize verdi. "Hanımlar önden." Somin'le beraber kısa paslarla kaleye doğru ilerlerliyorduk. Top ayagimdayken Mia aniden karşıma çıktı. Zarif bir hareketle bale yaparcasına topu ayağımdan çaldı ve hiçbirimiz neler olduğunu anlayamamıştık. Topu aldığı gibi Justin'e pas attı. Somin öne atılsa da başarısız oldu ve Justin ilk golü attı.
Justin ve Mia paslaşarak devam ediyordu. Justin kaleye uzak mesafeden şut çekmeye hazırlandı. Ona doğru hızla koştum ama onu durduramadım çünkü zaten şut için hazırlanmamıştı, beni kandırmıştı. Ayağının ucuyla topu kenara çekip Mia'ya pas attı. Mia zaman kaybetmeden topu kapıp kaleye koştu.
- Justin ve Mia iki, Sol ve Somin sıfır. Hadi ama kuzen, daha iyisini yapabilirsin.
- Sen daha gerçek Sol'ü görmedin.
Topu bana attı.
- O zaman göster bakalım "Gerçek Sol" ü.
Son söylediğini parmaklarıyla tırnak içine alıp bastırarak söylemişti.Top ayağıma ulaşınca koşmaya başladım. Hırslı biriydim ve hırs yapınca gözüm bir şey görmezdi ama aynı zamanda kontrollüydüm de. Düşünmeden hareket etmezdim.
İkisini de aynı anda hızlıca çalımladım. Onlar daha nelernoldugunu anlayamadan tüm gücümle şut çektim. İlk golümüzü atmıştık. Somin'le bir takımdık bu yüzden ikinci golü onun atmasını istiyordum.
- Somin!
- Evet?
- Kale yakınında dur, topu sana göndereceğim.
- Olur!Justin Top sürmeye başlamıştı bile. Önünü kesip tek ayak hareketiyle topunu çaldım, afallamıştı. Bunu fırsat bilip kaleye koştum. Dikkatli olmalıydım çünkü Mia her yerden çıkabilirdi. Bu yönü bana Hikari'yi anımsatıyor.
Rei kadar hızlı olduğunu da unutmamalıyız. Bana yetişmesi an meselesi. Bu yüzden topu hemen Somin'e ulaştırmalıyım ama onu göremiyorum. Nereye kayboldu?
- Somin! Neredesin?
- Biraz bekle, hemen geliyorum.
- Bekle mi, nasıl? Çabuk ol sana ihti- Ah, olamaz!Mia karşımda durmuş tek yanlış hareketimi bekliyordu. Justin de muhtemelen arkamdaydı, en azından öyle hissediyordum. Onları oyalamalıyım.
- Selam Mia, bu kadar iyi futbol oynadığını bilmiyordum.
- Çabuk öğreniyorum diyelim. Ayrıca takım arkadaşıma güveniyorum. Daima beni kollayacağını biliyorum.
Sırıttım.
- Arkamda değil mi?Tahmin ettiğim gibi arkamdaydı. Justin topu almak için arkadan ayağını uzattı. Topu iki ayağımın arasına aldığım gibi onun bacağının üzerinden zıpladım. Somin de yerini almıştı. Topu ona atınca zaman kaybetmeden şut çekti.
- Goool! Gördün mü Justin? Artık berabereyiz.
- Gördüm, gördüm ama hâlâ anlamadım. Sen ne zamandır böyle iyi top sürebiliyorsun?
- O da bende kalsın. Devam ediyor muyuz?
- Tabiki hayır, yorgunluktan tükendim.Gitmeye hazırlanırken Somin, ben ve Michael’ın telefonlarına mesaj geldi. Üçümüz de aynı anda mesajlara baktık. Okul müdüründendi, amigo takımına gönderilmişti.
"Okulumuza gelecek olan değişim öğrencileri Güney Korelidir. Güney Kore'nin genç futbolcularını güzel ağırlayacağınızdan hiç şüphem yok. Yine de belirtmeliyim ki etkinlik misafirlerimizin geleneklerine göre düzenlenecektir. Burada onları evlerinde hissettirmeliyiz."- Bu çok saçma, bir Güney Koreli olarak söylüyorum bunu. Kendi geleneklerini zaten biliyorlar. Burada yemi gelenek ve farklı kültürlerle tanışmak daha çok hoşlarına gider eminim.
- Somin haklı, bu mudur bozuntusu yine ne yapmaya çalışıyor? Her yaptığı sinirime dokunuyor her nedense.
- Bir fikrim var.
- Ne fikri Mia?
- Bence etkinlikte gem bizden hem de onlardan bir şeyler olsa çok daha güzel olur. Karma bir etkinlik sizce de hoşlarına gitmez mi?
- Bu çok mantıklı. Karma etkinlik diyenler: Michael, Somin ve ben. Kabul edildi. Justin sen amigo bile değilsin, neden elini kaldırıyorsun?
- Çünkü ben de bir şeylerin parçası olmak istiyorum. Amigo değilim diye beni hep dışlıyorsunuz.
- Her şeyi dramatize etmeye bayılıyorsun cidden. Tüm ilgi hep senin üzerinde olamaz.