Melisamunar8 yorumların ve desteğin için teşekkür ederim, bu bölüm sana gelsin.Maç şimdilik iyi gidiyor. Rei' nin hızı sayesinde kafalarını karıştırdık ve böylece Kota bir gol daha attı. Artık skor 2-2. Son 25 dakikada hangi takım gol atarsa o kazanacak. Maç şu an çok çekişmeli geçiyor ayrıca karşı takım tekniğimizi öğrendi. Bu yüzden daha seri davranıyorlar ve kısa paslar atıyorlar. Böylece topu bizimkilere kaptırmıyorlar. Durumu esitlememiz onları bayağı sinirlendirmiş olmalı çünkü artık faul yapmaya başladılar. Önce Rei sonra Ryuji, neyse ki onlara bir şey olmadı. Olamaz! Rakibin en iri oyuncusu Hikari' ye çelme takıp ayağına bastı ve hakem sadece sarı kart mı verdi yani? Neyse ki penaltı kazandık. Kota penaltıyı Riko' nun kullanmasını istedi. Bu çocuğun centilmen olabileceği hiç aklıma gelmezdi.
Riko, golü tam 90° den attı. Maç tam devam edecekken Hikari' nin hâlâ yerde olduğunu fark ettiler. Yoksa sakatlandı mı? Ah hayır, bu olamaz! Koç, Hikari' yi kucaklayarak sahadan çıkardı. Anlaşılan benim oyuna girmem gerekecek. Neyse ki şu an öndeyiz. Benin yapmam gereken tek şey savunma yapmak, böylece başka bir gol yemeden maçı tamamlarız. Ve bölge şampiyonu oluruz.
Maça girdiğim gibi topu ele geçirdim ve hızla Riko' ya pas attım. Bayağı isabetli atmama rağmen Topu kolayca aldılar. Engellemeye çalıştım ama nafile. Etsuko da benden hemen sonra müdahale etti fakat ise yaramadı ve karşı takım bir gol daha attı. Olamaz, şimdi ne yapacağız? Sadece 15 dakika kaldı. O sırada Ouzou Riko' ya seslendi.
- Hey, Riko! Sol' le mevkileri değişebilir misiniz?
- Olur ama neden?
- Bir planım var.
Ryuji şaşırmış şekilde Ouzou' ya tepki verdi.
- Sen ne yapıyorsun Ouzou? Riko bizim forvetimiz. Onu nasıl defansa alırsın?
- Bana güvenin, bir planım var. Etsuko senin için bir sorun olur mu?
- Hayır, hem bunu yapmanın mutlaka bir sebebi vardır.
Mevkileri değiştik. Son 5 dakika kaldı. Yaklaşık 10 dakikadır forvet oynuyorum. Bu yorucu ama içimde güzel bir his var kazanacağımıza dair.
Topu kaparak kaleye doğru ilerledim. Ah, yine mi? Bu defans peşimi bırakmadı bir türlü.
- Ouzou, yakala!
Ouzou topla ilerlerken ben de kaleye ilerledim.
- Sol, şimdi tam zamanı!
- Tamam, hazırım!
Topu yükseltip bana attı. Ben de parende atıp sert bir rövaşata attım. Tam 90° ye gol atmıştım. Top ağlarla buluştuğu an düdük çaldı. Biz kazandık, inanamıyorum! Hem de benim attığım golle! Sevinçten mı yoksa şaşkınlıktan mı bilemedim ama bacaklarım titriyordu.
- Hey Sol, bu harikaydı! Senin sayende kazandık.
- Teşekkür ederim ama hareketi bulan kişi Ouzou' ydu.
- Ben bir şey yapmadım canım. Sadece aklıma gelen şeyi söyledim, bütün işi Sol yaptı.
Onlar diğerlerinin yanına gittiğinde hızlıca oradan çıktım çünkü yarışmaya yetişmeliydim. İyiki patenlerimi hallettim yoksa asla bu kadar hızlı olamazdım.
Sonunda yetiştim. Şu an ilk yarışmacı sahnede, ondan sonra iki kişi var sonra da ben varım. Hazırlanmak için zamanım var demek oluyor. Hemen üzerimi değiştirdim. Sachiko da saç ve makyaja yardım etti. On dakikada hazırdım. Sachiko gidip adımı anons edince sahnede yerimi aldım.
Şarkıya başladığımda seyircilerin arasında bizim çocukları da gördüm. Beni izlemeye mi gelmişler? Ama bir tek onlar değildi. Tanıdık bir yüz daha var, Dany. O burada ne arıyor? Beni izlemeye geldiğini hiç sanmıyorum. Tuhaf, neyse.
Şarkının nakarat kısmına gelmiştim gelip "All we need iş love " kısmını söyleyince Ouzou bana gülümseyip göz kırptı. Ah, Tanrım! Bu kadar tatlı olmak zorunda mı sanki?
Sonunda şarkı bitmişti ve herkes alkışlamaya ve ıslık çalmaya başlamıştı. Yine de hiçbiri Etsuko' nun sesini bastıramıyordu.
- Bravo Sol, sen en iyisisin!
Ve buna benzer daha çok şey söylüyordu. Şimdi benden sonraki yarışmacıdan bahsedelim. Adı Violette' ydı. Son 2 yıldır. Birinciliği kaptırmıyormuş. Hakkını yiyemeyeceğim güzel şarkı söylüyor, şarkı da çok iyi: catch me if you can. Başarılıydı, herkes bu şarkıyı bu kadar iyi seslendiremez.
Anlamadığım bir şey var, kazanan nasıl belirlenecek? Etrafta bir jüri yok ki. Ha, şimdi anladım! Seyircilerin sanaldan verdiği oylarla belirlenecek. Ve işte o kader anı, herkes oylarını veriyor.
Yumeko: %15
Megumi: %15
Matsuda: %10
Violetta: %27
Sol: %33
Evet, bu harika! Yani ben mi kazandım? Yaşasın! Ben olanları yeni idrak ederken Rei ve Hikari gelip bana sıkıca sarıldılar.
- Tebrik ederim Sol! Çok iyi bir iş çıkardın.
- Hikari haklı! Sen harika söyledin.
Ben bu övgülere karşı ne diyeceğimi bilemezken kalabalığın arasından gelen bir kız bana seslendi.
- Tebrik ederim bayan Sol! Sonunda biri beni yendi. Rekabet edebilecek birinin olması güzel.
- Teşekkür ederim. Siz de çok iyiydiniz. Ayrıca bana lütfen Sol deyin.
- Peki o halde Sol. Resmi olarak tanışmadık ama ben Violette Stone.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- Ben de öyle ve eğer sizin için sorun olmazsa sizi ve arkadaşlarınızı bu geceki partime davet etmek istiyorum.
- Elbette, onur duydum. Ama nerede olacak?
- Benim yani vaftiz babamın evinde. Size konum atarım.
- Vaftiz baban mı?
- Evet, orada duran adam. Dany Sevilla.(...)
Bu gece Violetta' nın partisine gideceğiz ama ne giyeceğim karar vermedim. Ah, o ses de ne? Sadece telefonummuş. Ouzou' dan gelen bir mesaj var.
♡Sol, partiye birlikte gitmek ister misin?
☆Elbette ama zaten beraber gitmeyecek miyiz?
♡Evet öyle ama bizim çocuklar biraz erken gitmek istiyorlar. Yalnız ben erken hazırlayabileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden bana eşlik etmeni istiyorum.
☆Yani kavalyem mı olacaksın?
♡Sen ne olarak görmek istersen öyle gör.
☆O zaman olur, peki beni kaçta alırsın?
♡7.30 civarında.
☆Olur, görüşürüz.
♡Görüşürüz.Olamaz! Ouzou yarım saat içerisinde burada olur ama ben hâlâ hazır değilim.
- Büyükanne! Neredesin? Sana ihtiyacım var.
- Hemen yanına geliyorum! Evet, ne oldu?
- Büyükanne, bu geceki partide ne giyeceğime karar vermiyorum. Lütfen bana yardım et!
- Peki ama sakin ol. Şimdi elbiselerini bakalım, işte buldum. Sence nasıl?
- Bu harika görünüyor. Ben bunu nasıl görmedim? Neyse şimdi sıra ayakkabıda diyecektim ama bu maviler olur sanki.
Hemen giyinip saçımı dağınık bir at kuyruğu yaptım. Biraz makyaj yaptım, rujdan pek hoşlanmadığım için parlatıcı sürdüm. Aynadan son halime bakınca bir an " Bu ben miyim? " diye düşündüm. Çok güzel görünüyordum. Işıl ışıl mavi elbisem dizimin üç parmak üstünde bitiyordu. Saçlarımın sarısıyla, ayakkabılarım ve küçük pırlanta küpelerim çok uyumluydular. Çanta olarak gümüş renkte bir tane seçtim çünkü ayakkabım ve elbisemde küçük gümüş detaylar bulunuyordu. Derken kapı çaldı. Hemen aşağı inip kapıyı açtım. Gelen Ouzou' ydu.
- Hoş geldin!
- Wow! Çok güzel görünüyorsun. Ah, yani hoş buldum. Gidelim mi?
- Olur. Büyükanne ben çıkıyorum.
Ouzou beni almaya özel arabayla gelmişti. Geçmem için kapıyı açtı. Ne kadar da centilmen!
- Buyurun Señorita.
- Teşekkür ederim Señor.
Hakkını yiyemeyeceğim gerçekten kibardı. Ayrıca çok da yakışıklı görünüyordu. Smokin ona yakışmıştı.
Şoför Violetta' nın attığı konuma göre ilerliyordu.
- Hey Ouzou!
- Efendim.
- Çok yakışıklı görünüyorsun.
Yüzü hafiften kızarmaya başlamıştı. Yüzünü bana dönmeden konuştu.
- Teşekkür ederim. Demin dediğim gibi sen de çok güzelsin.
Aman Tanrım, bana yine güzel dedi. Neyse sakin olacağım. Oraya varmıştık. Arabadan inince Ouzou'nun koluna girdim. İkimiz birlikte bir çift gibiydik. Kapıdan girince bütün gözler bize çevrildi. Violetta geldiğimizi görünce hemen yanımıza geldi.
- Hoş geldiniz, lütfen içeri geçin.
- Teşekkürler Violetta. Ve eğer geç kaldıysak da affet.
- Hayır, hayır! Kesinlikle kalmadınız. Biz de daha yeni başlıyorduk.
Şu an fark ediyordum. Ben ve Ouzou iyi bir çift olurmuşuz. Olamaz! Yoksa... Bu mümkün değil! Ben düşüncelere dalmisken Violetta yanıma geldi.
- Sol senden bir şey isteyebilir miyim?
- Tabiki.
- Telefonumu bulamıyorum. Sanırım yukarıda, vaftiz babamın odasında. Yukarı çıkıp onu benim için alabilir misin?
- Tabi ama odasında değildir umarım.
- Hayır hayır, değil. Çok çok sağol!
- Ne demek, rica ederim.
Hemen yukarı çıkıp Dany' nin odasını buldum. İçeri girince telefonu aramaya başladım ama bulamadım. O sırada komidinin üstünde vesikalık fotoğraf boyutunda bir fotoğraf ilgimi çekti. Sonradan bakmak üzere cebe indirdim.
- Sol, burada ne yapıyorsun?