* Evlatlar *

119 7 8
                                    

2,5 Yıl Sonra

Trabzon Sancağı

" Gülşah, yatır beşiğine İbrahim'i. "

Kollarımda uyuyup kalmış olan oğluma bakmıştım son bir kez daha. İbrahim... Benim küçük şehzadem... Dört aylık bir bebekti şimdi. Babasının da hayalindeki gibi erkek olarak doğmuştu arslan parçam fakat bu hayal üçüncü gebeliğimde hakikat bulmuştu.

Zira geçen bu süre içinde Fatma'mdan sonra iki doğum daha yapmıştım. Öyle ki ilkin Gevher adında dünyalar güzeli bir kız daha doğurmuş ardından da yeniden gebe kalmıştım. Bu son evladım ise erkekti ve adını Selim koymuştu : İbrahim'di adı.

" Müsaadenizle sultanım. "

İbrahim'i, kollarını açmış bekleyen nedimem Gülşah'a verip bugün Trabzon'a gelecek olan Hatice Sultan'ı karşılamaya gitmek için dairemden ayrılmıştım. Hatice... Ah, benim kardeş bildiğim, bahtsız sultanım! Zira Hasan Çavuş ile tahayyül ettiği nikahı Adile Sultan'ın çabalarıyla bundan beş ay kadar önce Ekber Paşa ile kıyılmıştı.

***

Taşlığa indiğimde hayranlıkla beni izleyen cariyeler, sıraya girmiş selam durmuştu önümde. Öyle ki her biri beni baştan ayağa süzüyor, kendi aralarında güzelliğimi konuşuyor, birbirlerine kaş göz ediyorlardı. O sırada kızların arasından sıyrılıp bana doğru gelmekte olan Dildade Kalfa'ya dönmüştüm yüzümü.

" Sultanım... Hatice Sultanımız, Rukiye Sultan ile birlikte öğlen Sürmene civarını geçmişler. Zannımca gelmeleri pek yakındır. "

" Rukiye Sultan da mı gelecekti? Hiç haberim olmadı. Peki validemiz ve Gülnar Sultan nerede? Göremedim onları. "

" Biz de sevinçli bir şaşkınlık içerisindeyiz sultanım. Adile Sultanımız kızlarını dairesinde kabul edeceklermiş. Gülnar Sultan ise dün gece rahatsızlanmış. Şimdi dairesinde dinleniyormuş. Daha sonra katılacaklar sizlere. "

Ne olmuştu ki Gülnar'a ? Neyi vardı acaba ? Mâlum evladı kaza geçirdiğinden beridir hâli pek iyi değildi. Gerçi şimdilerde Mustafa iyiydi. Hatta eskisinden dahi iyi ve güçlü kuvvetliydi. Yoksa son doğumunda yitirdiği evladına mıydı hastalığı ?

" Tamam, Dildade Kalfa. Sultanlarımız geldikten sonra ben bir ara yanına uğrarım . "

***

" Destur! Rukiye Sultan ve Hatice Sultan Hazretleri! "

Eğilip selam veren onca hatunun, ağanın içine ben de katılmış sultanlarımızın önünde diz çökmüştüm. Selam faslının ardından başımı kaldırıp da sultanlara baktığımda hüznü yüzünden okunan Hatice'nin aksine yüzünde güller açan Rukiye Sultan ile göz göze gelmiştim.

" Rukiye Sultanım... Hatice... Hoş geldiniz. Gelişinizle sarayımıza şeref verdiniz. İnşallah yolculuğunuz iyi geçmiştir. "

" Hamd olsun iyi geçti. Yalnızca yorgunuz biraz. Validem dairesindeler mi? "

Rukiye Sultan idi bu. O ki asilliği ve cesareti ile tanınır bilinirdi. Doğrusu tertemiz bir kalbi vardı onun. Sükûtu sever, huzuru isterdi her daim.

" Evet sultanım. Buyrun geçelim, dilerseniz."

***

" Validem! "

" Ah, Rukiye'm ! Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz benim güzel kızım. "

" Selim nerede validem? Dairesinde mi? "

" Hayır yavrum. Hasan Efendi ile birlikte tebdil hâlde ahaliye karıştılar. Yakındır dönerler artık. "

...

Alam-u Askam  ( Kederler Ve Hastalıklar ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin