* Gözde *

261 11 12
                                    

Gulnar_Sultan a ithafen 💕

Dün gece cennetin kapısından geçmiştim. Şehzadenin gözdesi olmuştum. Artık sıradan, basit bir cariye değildim. Tıpkısı olmasa da benim de Gülnar Sultan gibi ayrı bir dairem, rengarenk kumaşlarım, mücevherlerim olacaktı. Diğer cariyelerden de bir adım öndeydim artık. En mühimi de kimselere nasip olmayacak bir aşkı taşıyordum içimde. Şehzade Selim'in daha ilk geceden meftunesi olmuştum.

***

Gözdeler dairesine yerleşmiştim nihayet. Trabzon'a geldiğimden beri bana hep yol gösteren Dildade Kalfa da bana yardım etmişti.

Dildade Kalfa:

"Aman diyeyim, hemen hayallere dalıp, kendini vazgeçilmez sanma sakın. Bak, daha dün bir gözde evlendirilip gönderildi bu saraydan. Ona göre hizanı, hududunu bil."

Neydi şimdi bu? Sanki bilmiyordum ben. Dildade Kalfanın benim iyiliğim için konuştuğunun farkındaydım lakin sevincimin boğazıma dizilmesine kızmıştım.

Dildade Kalfa:

" Vaktiyle Mühürnaz Hatun vardı. Şehzademize aşkla bağlıydı. Hatta bir evladı olmuştu: bir sultan. Lakin kucağına dahi alamadan yitirmişti evladını."

" Nasıl ? "

Duyduklarım karşısında şaşkına dönmüştüm. Zira bugüne kadar hiçkimse ne Mühürnaz Hatun'dan ne de evladından söz etmişti. Benim tek gerçeğim ise Gülnar Sultan ve birkaç da gözde cariyeden ibaretti.

Dildade Kalfa:

" Kadersizmiş küçük sultanımız. Doğar doğmaz vefat etti. "

"Peki sonra?"

Dildade Kalfa:

" Kabullenemedi bir süre Mühürnaz Hatun. Ahvali de hiç iyiye gitmiyordu. Teselliyi şehzademizde aramak istedi lakin araya bir soğukluk girmişti haliyle. Eskisi gibi olamadılar. Zira Şehzademiz o sıralarda Gülnar Sultan ile yeni nikahlanmışlardı. Ah... Dayanamadı tabi Mühürnaz. Bir gün dairesinde ölü bulduk. "

Bu acı gerçeği hiç olmamış saymayı isterdim. Demek ki aşka da itimat edilmemeliydi.mİyi de Mühürnaz Hatun'un aşkı unutuldu diye benimkisi de mi unutulup gidecekti sanki şehzadenin nazarında ? Hem o da bana aşık olmuşken. İkimiz de sevmişken birbirimizi kim bizi yok edebilirdi ki ?

***

Taşlık

İşlerimi bitirip taşlığa, kızların yanına inmiştim. Yüzümde güller açıyordu. Zira her kızın olmayı arzu ettiği yerdeydim.Gözdeydim artık.

Kumru Hatun:

" Hafsa Hatun, bakıyorum da yüzün gülüyor."

Hanife Hatun:

" Ee anlatsana ne oldu dün gece? Şehzademiz sevdi mi seni ? "

Kızların hepsi başıma toplanmışlardı. Çekemeyenler de vardı tabi aralarında. Onlar da bir köşeye oturmuş beni süzüyordu.

"Gözdeler katına terfi ettim. Ha,yalnız şehzademiz bana yeni bir isim verdiler. Artık benim adım Melek Hafsa ! "

Sırma Hatun:

" Melek mi ? Şehzademiz sana bu adı mı verdi ? "

Hurşide Hatun :

" İblis dese olurmuş. Hahaaahaaa! "

O sırada konuşmamızı bir ses bölmüştü ta derinden.

" Destur! Haseki Gülnar Sultan Hazretleri ! "

Hemen birbir sıraya dizilip selam durmuştuk. Ah... Oldum olası sevmemiştim bu kadını. Burnu havada biriydi. Şehzade Mustafa'nın validesi olması nedeniyle epeyce seviliyor, el üstünde tutuluyordu.

Gülnar Sultan:

" Hafsa Hatun dedikleri sen misin ? "

Bu sual üzerine hafiften diz kırıp cevap vermiştim sultana.

"Benim, sultanım."

Başımı kaldırdığımda ise bana öfkeyle bakan iki çift göz görmüştüm: Gülnar Sultan ve nedimesi Hale Hatun'a ait gözlerdi bunlar.

Neyse ki Gülnar Sultan hiçbir şey söylemeden yoluna devam etmişti. Nedimesi Hale Hatun ise bana doğru eğilip:

" Sakın ola kendini bir şey sanma hatun! Öyle ya senin de akıbetin diğerleri gibi olacak hiç şüphesiz. "

" Bu dediğin imkansız! Zira şehzademiz bana meftun oldular. Bunuysa kimse bozamaz."

Sözlerimle öyle bir öfkelendirmiştim ki Hale Hatun elini kaldırmış ancak biri o eli bileğinden yakalamasıyla durmuştu.

" Hale Hatun ! Vazifenin başına, hadi! "

Dildade Kalfa... Gelen Dildade Kalfaydı. Yine benden tarafa olmuş, beni korumuştu. Nazende Hatun ise ne diyeceğini bilememiş, afallamıştı. Ağzını açmaya niyetlenmiş lakin vazgeçip  tehdikâr bakışlarla beni süzüp gitmekle yetinmişti.

Dildade Kalfa:

" Derhal yanıma gel ! "

Taşlıktan çıkıp Dildade Kalfa'yı takip etmiştim. Neyse ki birkaç adım daha ilerleyip bana doğru dönmüştü Dildade Kalfa.

" Daha az evvel ne anlattım ben sana? Hafsa... Bu sarayda ağzından çıkan her kelimeye dikkat edeceksin. Var olmak, yegane olmak istiyorsan eğer saygından, edebinden ödün vermeyeceksin. Unutma ki vazgeçilmez değilsin hatun. Şehzademizin gönlü bugün sana yarın bir başkasına düşer. O vakit görürüm ben seni. Akıllı ol ve aklını kullan. Bir şehzade doğur, haseki ol öyle et boyundan büyük lafları.  "

Gerçekten de öyle olur muydu? Bir gün gelir de şehzade beni unutur muydu? Ona aşkla bağlıyken beni yüzüstü bırakır gider miydi?

" Hayır, bunun olmasına izin veremem! "

Alam-u Askam  ( Kederler Ve Hastalıklar ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin