Duyduğum seslerle yüzümü buruşturup gözlerimi araladım. Belliki annem yine murselin'e barğırıyordu.
Bir dakika bu ses annemin sesi değil. 'oğluma kıyıcaklar' mı dedi o? kim kime kıyıyor be? Ve ben nerdeyim?. Yataktan doğrulduğumda ani hareketimden dolayı başıma saplanan ağrıyla yüzümü buruşturup elimi başıma koydum. Sanki yıllardır hareket etmiyormuşum gibi her yerim tutulmuştu. Zorda olsa yataktan çıkarak ağır adımlarla kapıya ilerleyip dışarı çıktım. Aynı şekilde aşağıya inip seslerin geldiği yöne ilerledim. Avluya çıktığımda yerde dizlerini döverek ağıt yakan bir kadın, etrafında da onu telkin etmeye çalışan kızlar vardı.
Yanlarına ilerleyip"noluyor burda" dedim.
Herkesin bakışları bana dönerken aralarından yirmili yaşalarında siyah saçlı açık kahve gözleri doldun dudakları olan bir kız
"Abimin ölüm hükmü verildi " dedi ağladığı için çatallaşmış bir sesle
"Neden? " dedim kaşlarımı çalarak.
"Seni kurtardığı için" Bu cevabı beklemediğim için şaşırmıştım.
"Ne? " dedim anlamadığımı belli etmek için.
"Abim seni kurtardığı için ona iftira attılar, abimin seni kaçırdığını söylüyorlar" dedi. Aklıma üşüşen anılarla gözlerim fal taşı gibi açıldı.
" Vay şerefsiz"dedim harfleri uzatarak. Herkesin bana çatık kaşlarla baktığını gördüğümde"hayır hayır ben serkan denen adama dedim... Beni kaçırmaya çalışan adama" diyerek açıklama yaptım. Ardından, "şimdi doğru mu anladım? Abin beni kurtardığı için ona iftira attılar ve ölüm hükmü verildi öylemi? " Dedim onaylanmayı bekleyerek
"Evet" diyerek hep bir ağızdan beni onayladılar.
"Tamam, tamam sakin olalım telefonum nerde benim? " dedim
"Napacaksın? " diye kumral koyu kahve gözleri olan başka bir kız konuştu.
"Sen ver o zaman görürsün napacağımı" dedim.
"Telefonun abim de "
"Tamam o zaman kendi telefonunu ver... hadi ama zamanımız yok abinin hayatı söz konusu" dedim isyan dolu bir ifadeyle birbirlerine tereddüt dolu bakışlar attıkları sırada "ay hadi" diyerek yükseldim.
Bana telefon uzattıklarında alıp hızla numarayı çevirerek emiri aradım. İki, üç çalıştan sonra telefon açıldı.
"Alo" dedi.
"Alo emir benim tesnim soru sorma beni dinle sizin düğün salonundaki kamera kayıtlarını almanı istiyo-" diyordum ki lafımı keserek "merak etme başkan herşeyi hallettik karımla, sadece senden haber bekliyorduk"
"Evet ikiz sen merak etme herşeyi hallettik hatta su içtiğin bardağı dahi alıp tahlil ettirdik, piç herif uyuşturucu koymuş içine"
"Şerefsiz... Neyse sonra konuşuruz biz bunları. Nerdesiniz siz şimdi?" dedim
"Yanına geliyoruz" diyen emirdi
"Hızlı olun kaybedicek zamanımız yok" dedim ardından konuşmalarına fırsat vermeden telefonu kapattım.
Bana merakla bakan gözlere döndüğümde az önce ağıtlar yakan kadının dahi ayaklandığını ve bana baktığını gördüm bakışlarımız kesiştiğinde, "merak etmeyin oğlunuza birşey olmayacak ona can borcum var ne olursa olsun kılına dahi zarar gelmesine müsaade etmiyeceğim" diyerek onu telkin etmeye çalıştım. Memnuniyetle gülümseyip başını salladı. Dışarıdan gelen korna sesleriyle emirin geldiğini anladım. Telefonu sahibine vererek arkamı dönüp hızlı adımlarla dışarı çıktım. arabaya binip, "gazla emir gazla" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
RomanceBu hikaye birbirine merhem olmak için dünyaya gelen iki kalpsiz kalbin hikayesi