Ne zaman imkansızı seversen
İşte o zaman gerçek seversinYıldıza bas veya yorum yap :))))
En çok korktuğumuz şeyler gerçek olurmuş. Hani derler ya insan kendi kaderini kendisi belirler diye aslında hiç kimse kendi kaderini belirliyemez. Kaderimiz anne rahmine düştüğümüz anda yazılır. Asla silinmeyecek bir kalemle nerde olduğun tahmin dahi edemeyeceğimiz bir yerde saklanan bir defter misali. Onu değiştirmemiz mümkün değildir. Hiç bir çocuk ailesini seçemez mesela. Annesini, babasını, kardeşleri varsa kardeşlerini hiç birini kendisi belirleyemez çünkü kaderini onlar yönetemezler.
Bir çocuk en çok neyden korkar? Hiç düşündünüz mü? Bazılar karanlıktan korkar dıyecek yada gece uyumadan önce yatağın altındaki hayali canavarlardan ama aslında hiç biri değil. Çocuklar en çok yanlız kalmaktan korkarlar. Annesiz babasız kalmaktan korkarlar çünkü bir çok çocuğun kahramanları güvenli limanları anneleri ve babalarıdır onlardan kopmak onları kaybetmek onların en büyük korkularıdır.
Ama bazı insanlar vardır ki anne ve baba olmayı asla hak etmeyen, Çocuklarının en büyük korkuları olan yanlızlığı bile tercih etmelerini sağlayacak kadar aşalık insanlar. Birçok çocuğun kahramanları annesi ve babasıyken birçoğunun da en büyük korkusu annesi ve babasıdır.
İnsanlar her geçen gün bencilleşmeye başladılar o derece ki kendi çocuklarını dahi gözlerini kırpmadan satabilecek kadar. Şimdi olduğu gibi. Yaklaşık iki gündür görevdeyiz ve şu anda peşinde olduğumuz çocuk kaçakçılarını ensellemek üzereyiz. Aldığımız istihbarata göre şu anda bütün köy halkını meydana toplamış olan it sürüsü bir çok köyden çocukları zorla alarak belirli bir miktar para karşılığında satıyorlardı. Bazı anne ve babalar çocukları için direnselerde bazıları kendi hayatları için çocuklarından hemen vaz geçiyorlardı.
Saye timi olarak hepimiz yerlerimizi almıştık tam bu sırada yine çocuğu için direnen bir anne belirdi meydanda. "Yapmayın nolur bırakın çocuğumu o daha çok küçük " Diye yalvarıyordu. Kız çocuğu annesine sarılmış bırakmamak için direnirken teröristlerden biri onu çekiştiriyordu en son dayanamayarak yanında duran başka biri silahını kaldırarak çocuğa doğrulttu "çocuğun yaşasın istersen bırah onu " Dedi sert bir sesle.
Kadın duyduğu şeyle istemese de çocuğunun yaşaması için bıraktı. Çocuğu çekiştiren adam hızla çocuğu alıp öbür çocukların yanına götürdü. Küçük kız çocuğu çırpınarak annesinden yardım istedi ama annesi elinden gelen birşey olmadığı için dizlerinin üstüne çöküp hıçkırarak ağlamaya başladı. Onun bu haline içim parçalandı ama şu anda bir şey yapamazdım. O çocukları elbette kurtaracaktık ama bunu şu anda yapamazdık hayatlarını tehlikeye atabilirdik O yüzden bu riski göze almadık.
Elimi başımdaki yazmayı düzeltilmiş gibi kaldırarak kulağımdaki kulaklığa getirdim "avcı görüşün nasıl " Dedim tuğbaya.
"Olumsuz" Dediğinde sıkıntılı bir nefes vererek elimi indirip başımı kaldırdım. Başımıza diktikleri onbeş kişi vardı. Çocukları toplayan daha fazla kişi vardı ama başlarında iki kişi koymuşlardı uzakta olsa görebiliyordum.
Sağ tarafıma baktığımda köylülerin arasına onlar gibi giyinerek gizlenmiş ceydayı gördüm. Harekete geçmek için işaret bekliyordu. Sol tarafa döndüğümde aynı şekilde cansuyu da gördüm ama o bana bakmıyordu kız çocuğunu annesinden ayıran adama öfkeyle bakıyordu her an üstüne atlayıp parçalara ayıracakmışçasına.
Tekrar kulaklığa uzanmak üzereydim ki birinin bileğimi tutmasıyla hızla arkama döndüm. İt sürüsünden bir sırıtarak bana bakıyordu yavaşça bana doğru eğilerek "talu miyn fi hon (bakın burda kim varmış) "dedi Arapça konuşarak eğlenen bir tonla ardından bileğimden çekip beni ayaklandırdı. O bana sırıtarak bakarken diğerleri de bize döndü. Suratının ortasına bir tane çakmamak için kendimi zor tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
RomanceBu hikaye birbirine merhem olmak için dünyaya gelen iki kalpsiz kalbin hikayesi