16

324 40 15
                                    

*Hanbin*

Sınavlara iki gün kalmıştı.

Hao ile o günkü yakınlaşmamızdan sonra konuşmaya fırsatımız olmayacak kadar yoğun bir şekilde ders çalışmaya başlamıştım.

Birinci olmam gerekiyordu, buna mecburdum çünkü anca bu sayede ailem benimle gurur duyduklarını söylüyordu... Aradığım her seferde meşgul olduklarını söyleseler de sınav dönemi benimle birden ilgileniyorlardı. Bir süre önce fark etmiştim ki önemsedikleri asıl şey ben değil kazanabileceğim statüydü.

Açıkça söylememiş olsalar bile ikisi de mevki sahibi olduğu için benim de öyle olmamı istiyorlardı sanırım en azından hareketleri bu yöndeydi.

Düşünmeyi bırakıp elimdeki not defteriyle okulun sessiz kısmına, arka bahçeye, doğru ilerledim. Genelde herkes ön tarafta basketbol oynuyor veya banklarda oturuyordu bu yüzden arabaların olduğu arka bahçe bana kalıyordu.

Önüme bile bakmadan ilerlerken müdürün sesini duyunca duraksadım, biriyle konuşuyordu.

Duvarın kenarından hafifçe baktığımda geçen seneler boyunca gördüğüm manzarayı yine görmüştüm... Hao'nun babası müdürle samimi bir şekilde konuşuyordu.

Haoylayken bastırabildiğim sinir tekrar ortaya çıkmıştı, yıllardır aynısı oluyordu. Haoyu bu şekilde tanımıştım aslında. Lisenin ilk sınavından tam bir gün önce babasını müdürle güle oynaya konuştuğunu görmüştüm sonra Hao okulun ikincisi olmuştu. İlk başta yanlış anlaşılma diye düşünsem de zamanla müdürün Hao'ya farklı davrandığını fark etmiştim ve her sınavdan önce babası okula gelmeye devam etmişti.

İnsanların emeklerine saygı duymayıp kolay yollardan bir şeyler kazanmaya çalışan kişilerden nefret ediyordum. Müdürle o adamın konuşmasını dinlemeyip sinirli bir şekilde okul binasına girdim.

Öfkeden gözüm kör olmuş gibiydi. Bu okul sadece sıralamada ilk beşe girenlere burs veriyordu ve herkes canını dişine takarak bunun için kendini heba ederken Hao'nun elini sallaya sallaya sorulara erişmesinden nefret ediyordum.

Ondan nefret ediyordum.

Sinirli bir şekilde sınıfa doğru giderken koridorun başında Hao'yu gördüm. Gülümseyerek bana doğru geliyordu, şu gülümseme için o kadar çabaladıktan sonra şu an görmeye bile katlanamayacak haldeydim. Elini kaldırıp bana salladığı esnada gözlerimi ondan çekip önüme baktım.

Omzum onun omzuna çarpıp yanından geçmişti.

Kafamı çevirip bakmamış olsam da olduğu yerde durup olayı anlamlandırmaya çalıştığından emindim.

Ama bugün bir hırsızı sevebilecek günümde değildim.

***********

hanbin hirsiz falan ayip oluyo canimsu :(

player || haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin