24

306 45 7
                                    


Hanbin'in aşırı ısrarı ile giydiğimiz matching kıyafetlerle partinin olduğu mekana girdik. Matthew reşit olmasa da zengin olduğudan dolayı doğum günü için koca barı kapattırmıştı. İçeri girer girmez kulaklarıma dolan yüksek ses irkilmeme neden olmuştu.

Ben etrafıma bakınıp ortama alışmaya çalışırken Hanbin elimi tuttu. "Kaybolma." Tüm okul bu alanda toplandığı için gerçekten kalabalıktı. 

Hanbinin peşinden ilerleyip birlikte Matthew denen kişinin yanına gittiğimizde aslında okulda gördüğüm bir sima olduğunu fark etmiştim. 

"Geldin mi?" diyerek Hanbin'e sarıldığında ellerimizi ayırmak zorunda kalmıştık. İkili sarılınca Matt bana da elini uzattı. "Gelmene sevindim Hao, partinin tadını çıkarın." Gülümseyerek yanımızdan uzaklaştı.

Hanbin'in okuldaki herkesle samimi olduğunun farkındaydım tamam ama buna bu kadar yakından şahit olmam illa gerekli miydi?

"Nasıl, beğendin mi burayı?" Kulağıma yaklaşıp sesinin gürültüyü aşarak duyulmasını sağladı. Kafamı iki yana salladığımda gülümseyip devam etti, "Gel dans edelim." Kolumdan tutup hayır dememe bile fırsat demeden boş bulduğu bir alana beni çekip ritme ayak uydurmaya başladı bense onu izlemekle yetiniyordum. 

Herkesin hiçbir şey düşünmeyerek anın tadını çıkardığı şu ortamın aurasını karalayan o asosyal kişiler gibiydim. 

Yerimde bir süre sabit kaldıktan sonra bana doğru yaklaşıp belimden tutarak beni kendine çekti. "Niye eğlenmiyorsun?" Sesini duyurabilmek için yaptığı bu hamle ellerimin karıncalanmasına neden olmuştu. 

Sung Hanbin insanları etkilemesini bilen çok kötü biri Zhanghao, seni kandırmasına izin verme!

Ama sanırım çoktan kanmıştımbile.

"Dans etmeyi sevmiyorum." Belindeki elini ittirip bir adım uzaklaşmıştım. "İstersen arkadaki koltuklara gidebiliriz." Teklifini onaylarca kafamı sallayıp yürümeye başlayacakken Hanbin'in etrafına gelen arkadaşları yüzünden dans alanında kısılı kaldık. 

Buraya benimle gelmesi hep benimle konuşacağı anlamına gelmiyordu tabii.

Sanırım ben biraz açgözlüydüm, sürekli daha fazlasını isteyip duruyordum. Onca insana gerek var mıydı hem cidden? Ben buradaydım işte, tam karşısında.

Hanbin etrafındaki insanlarla konuşmaya başlayınca ben yavaşça oradan uzaklaşıp bir köşeye geçtim. Yujin benimle gelmediği için Hanbinden başka tanıdığım yoktu burada ve o yanıma gelmediği sürece kendimi bu koca alanda yalnız hissedecektim.

Arkadaşlarıyla biraz konuşup yanıma gelir diye düşünmüştüm. Ama kafamı her çevirip kontak kurmaya çalıştığımda başka birisi görüş alanıma girip Hanbin'i kendine odaklıyordu. Ben ise orada tek başıma oturup önümdeki süreli tazelenen meyve sularını içiyordum. 

Neredeyse iki saat boyunca köşedeki bar sandalyelerinden birinde oturup peçetelerin üzerine saçma salak şeyler çiziyordum. Ayrıca müzik artık başımı ağrıtmaya başlamıştı ve Hanbin'i de tamamen kaybetmiştim.

Parti bitiminde evime  giderken düşünebildiğim tek şey Hanbin'in ben olmadan da gayet mutlu olduğuydu çünkü sabah onunla birlikte olduğum bu yolları yanına gelen birkaç kişi yüzünden tek başıma yürümeme neden olmuştu. 


player || haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin