Hanbin: Evde misin?Hao: Neden?
Hanbin: Matematik dosyaları sendeymiş galiba
Hanbin: Almam lazım
Hao: Bu mesajı yazarken
Hao: Saatin gece 1 olduğunun farkında mısın peki?
Hanbin: İşte bu saatte yazacak kadar ihtiyacım varsa demek ki
Hanbin: Kitaplara yani
Hao: Git uyu Hanbin
Hao: Pazartesi getiririm okula
Hanbin: Olmaz
Hanbin: Daha 2 gün var pazartesiye
Hanbin: Sadece alıp gidicem zaten
Hanbin: Konum at acil
Hao: 📌Konum📌
Hao: İçeri almam
Hanbin: Tamam
Hanbin: Almazsın
************
Mesajın üzerinden yarım saat kadar geçtikten sonra zil çaldı, gecenin köründe hangi akla hizmet gelmiş olduğunu anlamasam da kapıyı açtım.
Kapıyı açıp dosyaları eline tutuşturarak geri kapamayı düşünüyordum ki Sung Hanbin'in yaralı suratı herhangi bir şey yapmamı engelledi, kapı eşiğinde öylece durduk.
"Eee daha ne kadar bakışmaya devam edeceğiz?" Hanbin'in mantıklı sorusu üzerine dudağındaki kanayan yaraya bakmayı bırakıp masanın üzerindeki dosyaları getirdim. "Al." Şimdi kapıyı kapatmam gereken kısımdaydık ama ben daha bir şey diyemeden Hanbin içeri girmişti bile.
"Çok susadım herhalde bir bardak suyu da çok görmezsin Haocum." Sanki babasının eviymiş gibi odaları gezerek mutfağı buldu ve bardağına su koyup içmeye başladı. Bense oturma odasındaki koltuğa yaslanmış bir sonraki bahanesinin ne olduğunu bekliyordum.
Mutfaktan çıkıp yanıma gelince koltuğa oturup kafasını geriye doğru yasladı. "Masaj yapmayı biliyor musun?" Gözlerini hafifçe kısarak suratıma bakıyordu. "Evine gidip uyu bence, tüm ağrıların geçer bak." Kolundan tutup kaldırmaya yeltendiğimde beni de kendi yanına çekti ve kolumdan ağırlık alarak doğruldu.
Dudağını büzerek kanadığını belli etmeye çalıştı. "Yaralı birine böyle davranamazsın Hao, insanlık bitmiş resmen. İlacın falan yok mu..?" Dudağına bastırınca canının acımasıyla inledi, istemsizce güldüm okul birincisi Sung Hanbin de arada salak olabiliyormuş meğersem.
"Benim burada canım acısın sen gül... sadist kılıklı." Bir şeyler falan mı içmişti bu çocuk? Yoksa bu salaklığın başka bir açıklaması olamazdı.
"Git evine annen baban iyileştirsin yaralarını." Söylediğim şeyle gözlerindeki ifade değişti, "Eve gitsem de orada olmayacaklar ki..." Kafasını aşağı eğip parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Yaşamıyorlar mı?" Pat diye sorduğum soruyla hafifçe sırıttığını görmüştüm. "Yaşıyorlar ama yoklar." Kafasını tekrar kaldırıp birden suratımı avuçları arasına aldı.
" O yüzden sen yanımda olsan olmaz mı? Sadece bugünlük."
******
Sadece bugünlükse olmaz canım hadi başka kapıya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
player || haobin
ספרות נוער"O kadar rahatsızsan sen vermeye ne dersin?" "Neyi?" "İlgiyi diyorum... sen versen olmaz mı?" Haobin evreni.