36

241 35 4
                                    




Hanbin garip davranıyordu.

Müzik odasında yaşadığımız gerginlikten sonra bana hala kızgın kalsa da yanımdan ayrılmamaya başlamıştı. Yaptığım her şeyde yanımda olması güzel, hoştu ama sanki bana güvenmiyormuş gibi hissetmemi sağlıyordu.

Bu sıralar tuvalete bile benimle geliyordu diyebilirim.

Bu sırnaşık hal ve davranışlarının 6. günündeydik ve ilk defa tek başıma Yujinlere gelmiştim, sanırım Hanbinle Yujin tanışıyor olsaydı buraya da kendini zorla davet ettirirdi.

"10 senelik arkadaşını bırakıp elin adamıyla iç çamaşırı muhabbeti yaparsan böyle olur işte aptal."  Yujin'e olayı anlattığımda verdiği ilk tepki buydu, ne yani Hanbin mi haklıydı şimdi? Tamam Gyuvin'in gönderdiği mesajlara sinirlenmiş olabilirdi ama ben ne yapmıştım ki? Ben mi istemiştim ondan boxerlı fotoğraf atmasını, ayrıca dinozorlu boxerı hiç de güzel değildi.

"Bak şimdi anladığım kadarıyla Hanbin çok kıskanç bir kişilik ve doğal olarak sevgilisine daha yeni tanıştığı bir erkekten nudeumsu bir fotoğraf gelmesini hoş karşılamadı. Sinirini bir tık senden çıkarmış gibi, bu hoş bir hareket değil ama konuşup çözülmeyecek bir şey olduğunu sanmıyorum." Daha önce hiç sevgilisi olmayan zargananın verdiği aşk tavsiyelerine bak.

"Tamam ona bir şey demiyorum ama psikopat gibi nereye gitsem peşimden geliyor, geçen pisuarda yan yana işedik oğlum anlasana." 'Bunları bilmek istemiyorum' yüz ifadesiyle göz devirdikten sonra konuştu. "İki saattir buradasın ve herhangi bir mesaj atmadı, bence sen biraz abartıyorsun."

Haklıydı.

Yujinlere geldiğimden beri telefonumu elime almamıştım ve herhangi bir bildirim sesi de gelmemişti. Paranoyaklığı sanırım sadece Gyuvin için işliyordu.

Aklıma gelen fikirle ayağa kalktım, madem bugün beni darlamıyordu o halde sıra bendeydi. Kalkmamla Yujin'in "Nereye?" demesi bir olmuştu, işimin çıktığını söyleyip (asla inanmadı) Hanbin'e sürpriz yapmak için kısa aralıklarla bana gönderdiği evinin konumuna doğru yola koyulmuştum.

Açıkçası bir haftadır her dakika birlikte olmaya alıştığım için neden mesaj atmadığını da merak etmiştim.

Eve varınca Hanbin'in etrafındaki onca insanın onu neden kovaladığını anlamıştım, yaşadığı yer bir malikaneden farksızdı.

Dış kapı kilitli olmadığı için bahçeye zili çalmadan girip havuzun yanından geçerek kapıyı tıklattım. Birkaç dakika sonra Hanbin'in şaşkın yüzü kapıda belirdi, beni beklemediği her halinden belliydi.

"İçeri davet etmeyecek misin?" Henüz bir şey demeden geri çekilerek içeri girmemi sağladı. İçeri girerek sormadan dolaşmaya başladım, bildiğim kadarıyla Hanbin tek çocuktu ve bu ev üç kişilik bir ailenin yaşaması için çok büyük duruyordu.

"Neden geldin? Şey yani istemediğimden falan değil de... Yujinle konuşacak özel şeylerin olduğunu söylemiştin." Evet o özel şey senin dedikodundu. "Konuştum sonra sevgilimi merak ettiğim için geldim olamaz mı?" Cevabıma gülümseyip yürümeye başlamıştı, onu takip ederek odasına girdim.

Odasında sadece çalışma masası, yatak ve dolap vardı. Duvarların gri olması da iç karartıcı bir etki yaratıyordu üzerimde. "Bu odada ne eksik biliyor musun?" Yatağına uzanıp sticker izleri olan boş tavana bakmaya başladım, o da hemen yanıma uzandı. "Sen mi?" Bana doğru döndüğünde ben de vücudumu ona çevirdim. Kafamı olumsuz anlamda sallayarak konuşmama devam ettim, "Canlılık. Çok depresif duruyor odan, annen hiç el atmaya çalışmadı mı?"

Annesi olan çocukları içten içe hep kıskanmıştım çünkü anneniz yoksa dünyadaki her şey size onun yokluğunu hatırlatıyordu. Mesela anne yemeğinin tadı nasıldı? Ya da uyumadan önce bir annenin çocuğuna iyi geceler öpücüğü vermesi nasıl bir histi? Ve annem olsaydı odama kesinlikle karışırdı.

"Umrunda değil sanırım, zaten yılda en fazla bir kez görüştüğümüz için konuştuğumuz zamanlarda odam hakkında konuşuyor olmuyoruz."

Yılda en fazla bir kez mi?

"Yurt dışında mı annen?" Yavaşça yataktan kalkıp duvara yaslandığında ben de aynısını yapmıştım. "Bilmem, genelde işle meşgul oldukları için anne ve babamla pek yakın değiliz. Nerede yaşadıklarını bile bilmiyorum aslında..."

Hanbin'in dışarıdan görünen muhteşem hayat imajına ters düşen bu konuşma beni şaşırtmıştı çünkü aylardır tanıdığım bu çocuk hakkında çok önemli olan bu bilgiyi daha yeni öğreniyordum.

"Babamla hiç yakın olmadık, annem de sadece başım derde girince beni arıyor o yüzden ara sıra bilerek kendimi zora sokuyorum. En azından varlığımın farkında olsunlar diye..."

O an düşündüğüm tek şey buydu... Sanırım her annesi olan çocuk da iyi geceler öpücüğünün hissini biliyor değildi.

Konuşmasına duraksamadan devam etti. "Ama biliyor musun artık eskisi kadar üzmüyor beni sevmemeleri çünkü sen buradasın. " Yaklaşıp yanağımı öperek geri çekildi. "Sen beni sevdiğin sürece hiçbir şeyin bir önemi yok. Bu yüzden senin beni bırakmana izin veremem Hao, bir kez daha terk edilemem." Ellerimi yanaklarına yerleştirdim, gözleri dolmuş gibi duruyordu. "Ben hiçbir yere gitmiyorum Hanbin, endişelenme. Hep yanında olacağım." Kafasını aşağı yukarı sallamıştı.

"Söz mü?"

"Söz."

****************

player || haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin