34

277 39 9
                                    




"Yani şimdi sevgili misiniz? Oğlum daha geçen hafta bu çocuğa birlikte kinlenmiyor muyduk? Sizin bu duygularınızın değişme hızı beni kendimden alıyor..." Gyuvin kendini zorla evime davet ettirmiş, yatağımın üzerinde Hanbinin dedikodusunu yapıyordu.

"Sevgili değiliz sadece öpüşüyoruz." Midesi bulanır gibi bir ifadeyle cevabımı dinledikten sonra yattığı yerden kalkıp hazırladığım sandviçlerden birini ısırdı. Geldiğinden beri daha iki gün önce tanıştığı beyaz kafalı çocukla ilgili kurduğu gelecek hayallerini anlatıp duruyordu. "Biz sizden önce sevgili oluruz biliyor musun? Bir daha kafeye gelip çilek süt istediğinde depoya çağırıp bence orda bir tur sev-"

Elimle ağzını kapatıp iğrenç ergen hayallerini bana anlatmasına engel olmaya çalıştım. Kimse senin iş yeri fantezilerinle ilgilenmiyor Gyuvin kendine gel.

Susup telefonunu eline alarak bir süre sessizce bir şey aradı, sonra ekranı gözüme sokarak konuşmaya başladı. "Bak, bundan aliyim diyorum kendime. Ne olur ne olmaz hazırlık olsun sonuçta." 10 dakika boyunca aradığı şeyi görünce neden bu çocukla arkadaş olmayı baştan kabul ettiğimi sorguladım, kendine dinozorlu boxer alıp neye hazırlanması gerektiğini anlayamamıştım çünkü...

Ağzımı açıp bir şey söyleyeceğim sırada kapının çalmasıyla ikimiz de şaşırmıştık, birini beklemiyordum. Gyuvin omzuma vurarak evin sahibiymiş gibi  "Ben bakarım," deyip göz kırpınca istifimi bozmadan yatağımda uzanmaya devam ettim.

Birkaç dakika geçince hala gelmediği için merak ederek sesledim, "Kimmiş?"

Sorumun cevabını odamın kapısında şaşkın gözlerle bana bakan Hanbin vermişti. Gyu bana el hareketleriyle Hanbin'in çok yakışıklı olduğunu anlatmaya çalışırken o sinirli bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

"Neden mesajlarıma cevap vermedin ve kapıyı niye tanımadığım biri açıyor? Baban olamayacak kadar genç olduğuna göre bu kim Hao?" Gyu Hanbin lafını bitirince hafifçe omzuna dokunarak kendini tanıtınca Hanbin daha da sinirlenmiş gibi gözüküyordu.

"Yani beni tamamen görmezden gelip bu çocukla odanda... yalnız başınıza takılıyordunuz öyle mi?" Cümlenin arasında nefes verip devam etmişti.

"Mesaj mı attın?" Uzanıp telefonuma baktığımda 12 mesajın üzerine 5 kere de aradığını görmüştüm. "Özür dilerim görmemişim..." Yataktan kalkıp yanına gittim, "Bir şey mi oldu?"

Kolunu tuttuğumda kendini geri çekti, Gyu ise film izliyormuşçasına bir köşeye çekilmiş bizi seyrediyordu. "Onu size sormak lazım? Bütün o bildirimleri fark etmeyecek kadar ne yaşamış olabilirsiniz?" Şu an o kadar mantıksız davranıyordu ki ne yaşadığımı anlayamamıştım.

"Telefonum sessizdeydi Hanbin, Gyuvin ve sevgilisi hakkında konuşuyorduk." Sürekli saçma şeyleri sorgulayıp açıklama yapmamı istiyordu...

"Sevgilisi mi?" Telefonuma takılmayıp odaklandığı kelime bu olmuştu. Gyu'nun henüz sevgilisi yoktu ama yakında olabilirdi... bu yüzden yalan sayılmazdı. Kafamı olumlu anlamda salladığımda bana doğru yaklaşıp elimi tuttu.

"Sen mesajlarıma bakmayınca... yanlış bir şey yaptım sandım... Gerildiğim için böyle bir tepki verdim özür dilerim." Yavru köpek bakışlarıyla yüzüme bakınca çok şirin gözüktüğü için az önceki saçma sorguyu yok saymaya karar vermiştim.

Yakınlaşıp öpeceğim sırada Gyuvin'in 'ben buradayım' öksürükleriyle gülümseyip konuşmaya başladım. "Madem bir araya geldik, tanışmaya ne dersiniz?"

***********

Hanbin sende biraz paranoyaklık var he

player || haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin