20

349 45 11
                                    


*Hanbin*

Hao sınıfta yoktu.

Ders başlamasına rağmen gelmemişti ama sanırım nerede olduğunu biliyordum. Tıpkı benim onu beklediğim gibi o da beni soyunma odasında bekliyor olmalıydı.

Doğru tahmin etmiştim.

Soyunma odasına girdiğim gibi karşı bankta dizlerini kendine çekip oturan Hao ile göz göze geldik. Yavaşça yanına oturduğumda kendini biraz benden uzaklaştırdı, belki istemsiz yaptığı bu hareket canımı yaksa da bir şey demeye hakkım yoktu çünkü eminim ben onun canını kelimelerimle daha çok yakmıştım.

"Neden yaptın?" 

"Neyi?" Kafamı hafifçe öne eğip yüzüne bakmaya çalıştım. "Hao..." Suratını bana doğru çevirerek işimi kolaylaştırdı.

"İnsanların hakkımda dediklerini umursamıyormuş gibi gözüksem de üzerine çok düşünüyorum aslında. Yanlış anlaşılmaları sevmediğim için pek kimseyle konuşmuyorum ama sanırım  bu daha çok yanlış anlaşılmaya sebep oluyor." 

Yüzünde yine "neredeyse ağlayacağım" ifadesi vardı.

"İnsanlar neden tanımadıkları biri hakkında bilip bilmeden salakça yorumlar yapıyor anlamıyorum ama alıştım artık yine de senin de onlar gibi olmanı beklememiştim aramızda... bir iletişim olduğunu sanmıştım." 

Ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada devam etti, konuşmak ve kendini açıklamak istediği barizdi. 

"Aslında doğru söyledin müdürle bir ilişkim var... kendisi annemin erkek kardeşi." Hao annesini küçük yaşta kaybettiğini daha önceden söylemişti. "Babam annemi kaybettikten sonra küçük kardeşine iyi bakacağına dair söz vermişti o yüzden yoğun zamanlardan önce okula moral vermek için geliyor. Ayrıca inanır mısın bilmem ama dayıma yalvarsam bile bana cevapları vermez." Hafifçe güldüğünde hissettiğim suçluluk duygusu katlanarak artmıştı. 

"Notlar benim için önemli çünkü babam sahip olduğum tek ailem ve benim başarım onu mutlu ediyor bu yüzden sürekli ders çalışıyorum. Ama sen bütün bu zor ders çalışma sürecimi hiçe sayıp bana hırsız muamelesi yaptığın için kalbim kırıldı." 

"Özür dilerim..." Diyecek hiçbir şeyim, hiçbir bahanem yoktu. Ona doğru yaklaşıp kollarımı hafifçe vücuduna sardığımda tamamen sarılmak için tepkisini bekledim, beni itmesinden ve kendinden uzaklaştırmasından çok korkuyordum.

Bu kadar duygusal biri olduğunu düşünmemiştim çünkü genelde göstermiyordu ama kimsenin bilmediği bu yönlerini keşfetmek hoşuma gitmişti. Şimdi ise gönlünü almanın bir yolunu bulmam lazımdı.

Beni itmediğini fark ettikten sonra kollarımı sıkıca vücuduna sardım, sanki bunu bekliyormuş gibi kafasını omzuma yasladı. Boş odada nefes alış veriş seslerimiz yankı yapıyordu. "Omzunu ödünç almış olabilirim ama seni affetmedim Hanbin sen kötü birisin." 

Öyleydim.

Dediğim her şey için pişmandım ama ağızdan çıkan geri alınamazdı ya...

"Kendini affettirmen için sana 3 saniye veriyorum." 

Kollarım hala belinde sarılıyken kafasını kaldırdığında yüzümüz arasındaki mesafe ister istemez azalmıştı.

"Bir..." Saymaya başladığında aklıma hiçbir şey gelmiyordu, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"İki..." İşletim sistemim tamamen bozulmuş gibi zihnim fikir üretmekte hata veriyordu o yüzden düşünmeyi bırakıp spontane bir şekilde iç güdülerimi dinledim. Tam "üç" diyecekken dudaklarının üzerine kapanan dudaklarım sözünü bitirmesine engel olmuştu.

**************

öpüşme yazmiyim de görün 


player || haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin