19.

363 29 142
                                    

AAAAA

just say AAAAA

...

Jisung'un ağzından~

Felix'i bırakıp kantine gittim. Saat daha erken olduğu için kimsecikler yoktu. Hemen kantinden 2 tane limonata aldım ve bahçeye çıktım. Bu saatlerde hep bahçede oluyordu çünkü.

Tahmin ettiğim gibi, bahçedeydi. Bir bankta oturmuş, kitabını okuyordu. Her zamanki gibi çok yakışıklıydı.

Yavaş adımlarla yanına yaklaştığımda hâlâ kitabından kafasını kaldırmamıştı. Fakat ben yanına oturduğumda bana bakmaktan çekinmemişti.

"Ne yapıyorsun sen?"

"Limonata ister misin?"

"Hayır, git sevgiline ver sen onu."

"Felix'ten mi bahsediyorsun?"

"Tanrım, cidden sevgiliymişsiniz."

"Hayır hayır, değiliz!"

"Dünkü yayın-"

Durdu, bot kırdığının farkındaydı. Ve en önemlisi, YAYINIMI İZLEMİŞTİ!

"Oh, yayını izlediğini bilmiyordum."

"İzlemedim zaten. Hyunjin gösterdi."

"Dün birlikte miydiniz? O saatte?"

"Sadece bir şeyler içmeye gittik."

"Tanrım, bir de bana diyorsun."

"Sevgili değiliz Jisung."

Adımı ağzından duymak beni her seferinde öldürecek gibi oluyordu. Israrla limonatayı vermeye çalışıyordum. O ise kitabına dönmüştü tekrar.

"Aslında, ben limonatayı pek sevmem. Milkshake tercih ederim. Sadece senin sevebileceğini düşünmüştüm. Bana büyük bir iyilik yaptın ve telefon aldın!"

Flashback

Ertesi gün okula gelip Felix ile ayrıldığımda bahçeye gidip biraz oturmuştum. Minho'nun yanıma oturması ile kalbim bir anda hızlı atmaya başlamıştı.

"Hey, elin nasıl oldu?"

"Daha iyi."

"Ben, isteyerek yapmadım. Aslında isteyerek yaptım ama, elinin kesileceğini düşünmemiştim."

"Sorun yok, acımıyor."

"Evet, acıyor."

Ona doğru dönüp 'ne diyorsun oğlum sen?' bakışı atınca bana gülümsemişti.

"Al, telefonun. Sen revire gittikten sonra telefonundan sim kartını aldım. Bütün bilgilerin olduğu gibi bu telefonda. Hiçbir kişisel bilgine bakmadım merak etme. Sadece ses kaydını sildim."

Elime bir telefon tutuşturdu ve yanımdan öylece kalkıp gitti.

Flashback end

"Çünkü benim suçumdu ve telafi ettim. Daha fazlası yok. Ve olamaz da. Biz seninle arkadaş bile olamayız Han Jisung. Peşimi bırak artık."

Üzüleceğimi mi düşünüyorsunuz? Hahaha! Hayır hayır, bu da planın bir parçası. Onun bu kadar buz kütlesi bir kalbi olduğunu biliyordum. Fakat onu bu dediğine pişman edecek kadar kıskandırdığımda göreceksiniz asıl!

Yüzümü düşürdüm bir anda, gerçekçi olsun diye gözlerimi doldurmaya çalıştım, ve başardım. Kesinlikle oyuncu olmalıydım!

"Tanrım, neden bu kadar kırılgansın?"

"Ben kırılgan olabilirim. Ama sen de acımasızsın Lee Minho. Çok kötüsün. Sadece arkadaşça oturmuştum. Senin için cebimde kalan son parayı şu limonatalara verdim. Belki birlikte sohbet ederken içeriz diye. Al, ikisi de senin olsun."

Gözlerimi silmiş gibi yapıp hızlıca kalktım oradan. İki limonatayı da orada bırakmıştım. Sahi, o kadar para verdim lan ben onlara. Planım işe yaramazsa gider alırım ki!

Koşarak sınıfıma geldim ve sırama oturdum. Benim bu sınıfta olduğumu biliyordu çünkü Felix'in yanında bağıra bağıra sınıfımı söylemiştim. Başımı sıraya koydum ve üzgünmüş gibi yaptım. Tanrım, ne olur işe yarasın!

Kapı gıcırdaması ile heyecanlandım, acaba işe yaradı mı?

Birinin kolumu dürtmesi ile başımı sıradan kaldırdım. Evet! Başardım!

Minho kendi limonatasını içiyordu ve beni dürtüp benim limonatamı da bana uzatmıştı. Aaaaaaaaaa!

Yine de ağırlığımı koruyordum. Limonatayı yavaşça elinden aldım ve kapağını açtım. Sevmediğimden dolayı sadece içmiş gibi yapıyordum.

"Özür dilerim."

NE!

Yuh!

Benden özür mü diledi o?

Evet, benden özür dilemişti. Ona baktığımda gülümsediğini fark ettim. Sesi ilk defa bu kadar kibar çıkmıştı. Gülmemi tutamadım ve ben de gülümsedim.

"İyi dersler, arkadaşım."

Arkadaş...

Neyse, en azından arkadaş olmayı başarmıştım. Yavaş yavaş işliyordu planım. Sınıftan çıkana kadar arkasından baktım.

Umarım bir gün o da bana aşık olur.

...

Umarım hayatım😭😭

Minsung cok minnos yaa

Minho aşık olur mu sizce?🤨

Diğer bölüm için sabırsızlanıyorumm!

Baiii🚣



Aşkımı özgür bırakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin