26.

386 30 86
                                    

Gözlerim çok ağrıyor.

...

Sonunda evin önünde durduğumda durup biraz soluklandım. Sonrasında hemen merdivenleri çıkmaya başladım. Dairenin önüne geldiğimde elimi cebime attım ve anahtarı bulmaya çalıştım, bulduktan sonra hızla anahtar deliğine soktum ve çevirdim. Kapı açıldığı gibi hızla ittirdim ve odaları gezmeye başladım. Bu sırada Felix'in ismini sayıklıyordum. Hiçbir yerden ses gelmemesi beni korkuturken ellerimin titremesini bile umursamıyordum. Tek istediğim onu bulmaktı.

Bakmadığım bir tek onun odasının banyosu kalmıştı, girmeye o kadar korkuyordum ki...

Tüm cesaretimi toplayıp yaklaşmaya başladım kapısına, kulaklarıma dolan hıçkırık sesleri bütün kalbimi tuzla buza çevirmişti. Hafifçe kapıyı tıklattım.

"Felix, kapıyı açar mısın?"

Çok şiddetli ağlıyordu, onun ağlaması beni daha çok kırıyordu. Buna benim sebep olmuş olmam daha çok acıtıyordu canımı.

Hıçkırıklarının arasından bağırmaya başladı bana.

"Git buradan! Gitsene hadi! Korkak gibi kaç yine! Hep yapmıyor musun zaten? Yanımda olman gereken hiçbir anda yanımda yoktun sen Hyun! Ben ne kadar ağladım, ne kadar üzüldüm senin hiçbir şeyden haberin yok tamam mı? Buraya gelip, bana kapıyı aç diyorsun, açtıktan sonra ne yapacaksın, söyleyeyim mi? Yanıma gelip, sarılıp, özür dileyeceksin ve her şeyin bittiğini sanacaksın! Keşke, keşke o kadar kolay olsa! Benim canım çok yandı Hyunjin, çok yandı! Ve yanımda kimse yoktu. Kimse! Eğer.. eğer Jisung'ta olmasaydı..."

Hıçkırarak ağlamaya devam etti. Yere çöktüm, şimdi ben de ağlıyordum. Ne dese haklıydı, onu çok yalnız bırakmıştım. Ona yapılan her şeye göz yummuştum. Ne zaman bu kadar kötü birine dönüşmüştüm ben.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim. Binlerce, milyonlarca kez özür dilerim sevgilim. O kadar haklısın ki, yemin ederim kendimden nefret ediyorum. Ama ben de çok üzüldüm Felix. Bana ilk o fotoğraflar gösterildiğinde ne hissettim biliyor musun? O an ölmek istedim, yemin ederim o an ölmek istedim. O kadar dayanılmaz bir şeydi ki bu. Nereden bilebilirdim böyle iğrenç bir şeye kurban gittiğini. Çok seviyorum seni, Tanrı belamı versin ki senin için ölürüm ben. Ama o anın siniriyle ne yaptığımı bilemedim. Gözüm döndü. O kadar canım yanıyordu ki, senin de canın yansın istedim. Bana yaptığının on katı sana yapılsın istedim. Bana çektirdiğini çekmeni istedim. Yemin ederim seni canımdan çok seviyorum. Yalvarırım beni affet. Affetmesen de aç şu kapıyı. Yalvarırım en azından son bir kez göreyim yüzünü..."

Daha fazla konuşamadım, gözyaşlarım artık şu gibi akıyordu. Normalde çok ağlayan bir insan değilim ama konu en hassas noktam olunca işler değişiyordu.

Kapının kilit sesiyle çöktüğüm yerden hızla kalktım. Kapı açılınca karşımda gördüğüm kişi sanki Felix değildi. Çökmüştü, benim yüzümden...

Gözleri kan çanağına dönmüştü, bedeni incecik kalmıştı. Üstünde sadece atleti ve boxerı vardı. Saçları ıslaktı, böyle daha koyu görünüyordu sarısı. Göz altları ve dudakları mosmor olmuştu, belli ki duştan yeni çıkmıştı, ya da sadece duşun altında ıslanmıştı. Çilleri daha belirgindi, bakmayı özlediğim güzel çilleri. Bedeni titriyordu, üşüyordu, ısıtacaktım.

Koyu gözleriyle bana baktı, ben de ona. Gözlerimiz birbirini tanıyormuş gibi parladı.

"Yoruldum Hyunjin, yemin ederim çok yoruldum. Dayanamıyorum artık."

"Dayanacaksın güzelim, benim için, bizim için dayanacaksın."

Kollarımı sardım üşüyen bedenine, kollarımın arasında titredi. Kollarımın arasında ağladı, kollarımın arasında sakinleşti. Kollarımın arasında birbirimizin olduk yeniden. Kollarımın arasında öptüm onu, yarın ölecekmişiz gibi istekle öptüm. Aşkla öptüm.

...


Nasıl buldunuz? Benim pek içime sinmedi açıkçası. Umarım beğenmişsinizdir.

Sizce ilişkileri nasıl devam edecek?

Sizleri seviyorum, görüşürüz.

Aşkımı özgür bırakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin