WİLD FLOWER

8. bölüm

(6 hafta sonra)

Pek de uzun sayılmayan bir sürenin ardından şifacı odadan çıkarken kapıda bekleyen Young-sik, Hyuk ve Jungkook'un karşısına geçerek tebessüm etti. Güzel haberi vermesi gerekiyordu.

"Gözümüz aydın, omega prens Hoseok hamile"

Müjdeli haberi veren yaşlı kadın ortamı tek ederken Young-sik ve Hyuk keyifle sırıttı, sonuçta istedikleri olmuştu. Jungkook ise daha fazla dayanmak istemediği için derin bir nefes alıp bakışlarını yaşlı adama çıkardı.

"Efendi Young-sik, Hyuk? İstediğiniz oldu, şimdi sözünü tutma sırası sizde"

"Merak etmeyin prens Jungkook, en kısa sürede herşey hallolacak"

Young-sik'in yanıtıyla dudaklarını bir birine bastırarak selam verdi ve odaya girdi. İçeri girdiğinde Hoseok yatakta oturmuş birşeyler düşünüyordu. Yanına yaklaşıp yatağa otururken dolu gözlerinden bir damla yaş aktı.

"Ne oldu?" Diye sordu Hoseok kendisi de üzgün ve bitkindi. Böyle bir baba, böyle bir aileye sahip olduğu için utanıyordu ama elinden de birşey gelmiyordu. Jungkook ise başını öne eğerek acı dolu bir kıkırtı bıraktı odaya.

"Kendi bebeğimin haberini bir yabancı gibi öğrenmiştim, ölümünü de. Şimdi ise..."

"Hyung... Ne olur dayan az kaldı, acı çektiğini biliyorum ama dayan lütfen"

Jungkook yanında kendisi gibi dolu gözleriyle bakarak konuşan bedene minnetle baktı, ona çok şey borçluydu.

.

.

.

.

Gerginlikle kraliçenin yüzüne baktı Vien. Şuan saraydan kaçmak isteyen kraliçeye karşı gelemiyor, dur diyemiyordu. Tek yapabildiği birilerine haber vermekti ama Jimin'in aceleci tavrı buna engel oluyordu.

Bu gece saraydan gitmeye karar vermişlerdi lakin Vien ne yapacağını bilmiyordu. Gitmek istemediğini söylerse kraliçe onu zorlamazdı ama onunla gitmesi gerekiyordu. İç çekti Vien.

"Kraliçe'm bu kararınızdan emin misiniz?"

Vien'in sorusuyla kraliçe camdan dışarı bakan bakışlarını ona çevirip yatağına adımladı. Yatağa otururken Vien'de yanına oturup bakışlarını yorgun yüzüne çıkardı.

"Eminim Vien. Çok bile bekledim. Duymadın mı haberi o -O hamileymiş, herşeyi gördüm dayandım ama buna katlanmak istemiyorum. Beni de anla"

"Tamam kraliçe'm, gidelim"

Kraliçe yorgun bir şekilde gülümsedi. Konuşmaya bile dermanı yoktu ama o çabalamaktan vazgeçmiyordu.

"Alfa'n da hemen arkamızdan geliyor, merak etme kısa süreliğine bile olsa ayrı kalmanıza dayanamam"

Vien'e bakıp tebessüm ederek konuştu ve onu kızarmış yanaklarıyla arkasında bıraktı. Odasının içinde bulunan bir oda büyüklüğün de olan giyinme odasına girip kendine birkaç parça kıyafet hazırladı.

İkili kaçmak için hazırlıklar yaparken saray heyeti ise prensi tahta çıkarmak için hazırlıklar yapıyordu. Odada oturup keyifle önündeki çayı yudumlayan Young-sik, kapıdan içeri girip yanına oturan Hyuk'a baktı.

"Herşey hazır mı Hyuk?"

"Herşey hazır efendim ama.?"

"Ama?"

Derin bir nefes alıp konuştu. Young-sik çok rahat davranıyordu, prensle herşeyi paylaşıyordu ve bu durum Hyuk'u korkutmaya başlamıştı.

"Herşey tamam, işler istediğimiz gibi gidiyor görevlendirdiğimiz askerler bizden haber bekliyor ama bütün destekçilerimizi ve gizli gücümüzü prense söylediniz.. içim hiç rahat değil"