Sarışın kadın bir süre sonra tuvalete gitmek için izin istediğinde Miraç'ın ağzının suyu aka aka peşinden baktığını gördüm. Eli işte gözü oynaşta olan adamın kafasını masaya sürtme isteğimi yine kışkışlayıp sinirle yerimden kalktım ve kadını takip ettim. Tuvalete geldiğimizde kadın sırıtarak makyajını tazeliyordu. Hemen yanına yaklaştım.
"Üzerinizdeki takım çok şıkmış." dedim. Kadın ilk defa görmüş gibi kendini bir inceledi, beğendi ve "Paris moda haftasından, özel tasarımdır." dedi.
Burun kıvırdım. "Yanınızdaki beyefendinin de gözü sizde kaldı."
Kadın güldü, hatta öyle güzel gülmüştü ki ben Miraç'ın yerinde olsam çekip yapışırdım, o derece güzeldi. "Herkesin gözü bende kalır ama... Bu sefer bende ona karşı bir şey hissettim. Sanırım, aramızda bir şeyler oluşuyor."
"Aynen oluşuyor." dedim kıza gözlerimi belertip. "Mesela Kaf Dağları oluşuyor, engerek yılanlarından hendekler diziliyor. Uhut Savaşı nidaları kopuyor."
"Ne? Anlamadım." diyen kıza "Anlatacağım." diyerek usul usul yaklaştım. "Ben senin o ipini kıtır kıtır kesmez miyim sandın zilli?"
Kızı kolundan tuttuğum gibi kendime çektim ve etli kollarımı kızın incecik boynuna doladım. Kız, "Neler oluyor?" diye bağırıp çırpınırken, kolumu boğazına bastırdım ve kızı koltukaltı kokum ile boğmaya başladım. Kız hayatında ilk kez böyle organik bir kokuya şahit olmuş olmalı ki canı çıkıyormuş gibi çırpındı. Boynu kopmasın da katil olmayayım diye dikkat etsem de yapılı tırnaklarını tenime batırıp kedi gibi koca koca izler bırakınca da bir sinirlenmedim değildi. Kız oksijensiz kalıp kollarıma yığıldığında incecik bedenini saman çuvalı gibi tuvalet kabininin içine fırlatıverdim. Kızın bir kolu yerde, bir bacağı tavanda iki büklüm yatarken sırf gıcıklık olsun diye elbisesini de yırtıp telefonunu aldım. Miraç'ı çoktan kaydetmiş olduğundan –telefounu uzatırken de kolunu okşamıştı, kolunu da kırmak lazımdı- hızlıca ona bir mesaj çektim.
"Miraç, nişanlım geldiği için gitmek zorunda kaldım. Burada kalmayacağım, bana güzel bir sürpriz hazırlamış. Bir süre görüşemeyiz, haşna fişne ayım geldi. Bu sürede beni rahatsız etme."
Mesajın saçma olup olmadığını umursamadan gönderdim ve yanıt atar mı diye bekledim. Mesajı gördüğünden emindim ama o kadar saçma bir şey yazmıştım ki adam cevap verememişti. Büyük ihtimalle ilk takıldığı şey nişanlı olması, ikincisi ise gerdeğe giden azgın nineler gibi yazdığım terimdi. Mesajın gelmediğini görünce keyiflenip tuvaletten çıkacaktım ki aklıma bir fikir üşüşüverdi.
Şimdi Miraç bu mesajdan sonra kıza dönmezdi ama kız "Tuvalette bir boğa tarafından saldırıya uğradım, ne gördüysen seni kandırmışlar." diye adamın peşine takılabilirdi. O yüzden kendi telefonumu kızın telefonuna kaydedip adımı da "Miraç" olarak değiştirdim. Böylece Miraç'a attığı her mesaj bana gelecekti ve bende bir güzel laflarımla dövecektim.
Kendi aklımı güzelce sevip telefonu kızın yanına attığım gibi oradan ayrıldım. Sinirde masadan kalkıp giden Miraç, karşıma çıkan ilk rakibimi nasıl nakavt ettiğim konusunda beni zevklendirdi. Pazılarımdan öpüp kendimi sevdim.
Bir süre sessizce onu takip ettiğimde odasına girip geri mayosu ile çıktığını gördüm. Havuza gideceğini anlamam uzun sürmedi, hemen odama girip valizimi karıştırdım. Ancak o heyecanın arasında mayo almayı akıl etmediğimden eşofmanlarımdan birini kesip şort yapmak, tişörtümü de iğrenç bir üstlük yapmaktan başka şansım kalmamıştı. O şekilde –Yani koca göbeğim dışarda- aşağıya indiğimde, her yürüyüşümde sallanıp dikkatleri üzerine çeken et yığınlarımı umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyvah! Son Çarem
Humor30 yaşına gelmiş, kiloları ile barışık olan evde kalmış kızımız, kaderin kırmızı ipini görebilme yeteneği ile sonunda kaderindeki eşine ulaşır. Boylu poslu, yakışıklı mı yakışıklı, bir de üstüne zengin ve centilmen olan koca adayı tamamen kursuzdur...