"Eeee?" dedim işveli cilveli. "Ne zaman evleniyoruz?"
Ebubekir Miraç sonunda onu affetmem ve kocam olarak tekrar arayacağım haberiyle rahatlamış ve geldiğimiz çiftlik evinin zemininde sere serpe yatıyordu.
"Üç yıla evleniriz." dedi usul usul.
"Ne? 3 yıl mı?"
"Evet. 3 yıl."
"Miraç sen manyak mısın? O zamana üç tane çocuk doğururum ben."
"Üç yıldan aşağı sana asla nikâhı basmam Gülnaz. Boşuna heyecanlanma."
"Asla olmaz."
"Olur, olur."
"Olmaz dedim. Ya ben seni üç yıl sonra evlenelim diye affetmedim. Üç yıl falan bekleyemem ben. O zamana otuz beş olacağım, farkında mısın?"
"Kırktan aşağısı çekilmiyor diyorlar. İyi olur."
"Kırkın çıkmadan öldürür gömerim seni. Nesi iyi olur? Ya hemen ya da hiç!" dedim kararlı bir edayla.
"Kızım borcum var, derdim var benim. Şimdi evlenecek halim yok. Üç yıla borç kapanır, evleniriz."
Ofladım ve Ebubekir Miraç'ın gerçekten zengin bir CEO olmadığını kendime tekrar hatırlatmak zorunda kaldım. Yine de zengin diyebileceğim kadar çok parası vardı ve ben o parayla hem İtalya'da hem Bodrum'da düğün yapabilirdim.
"Evleneceğiz."
"Üç yıla dedim ya."
"Hayır, hemen evleneceğiz."
"Üç yıla işte..."
Hıhlayıp arkamı döndüm ve bilmiş bir edayla kollarımı göğsümde bağladım. "Üç gün." dedim usul usul. "Üç gün içinde ben o gelinliği giyeceğim, sen de paşa paşa peşimden geleceksin."
"Kel'im üstüne yemin ederim, o nikâhtan kaçmayan şerefsin."
*** Üç gün sonra ***
"Ben şerefsizim." dedi Miraç. Nikâh masasının üstüne gelin arabası önüne koyulan oyuncak bebekler gibi bacaklarını açarak oturmuş ve omuzları çökmüş bir halde yerdeki biçilmemiş çimlere melulul melül bakıyordu. "Hem de en şefşerefsizindenim."
"Üzülme Ebubekir Miraç. Ben şerefsiz seviyorum."
"Allah benim belamı verdi."
"Üzülme Ebubekir Miraç, ben güzel bir belayım."
"Boşanmak istiyorum."
Daha evlenmedik bile.
Miraç'a doğru döndüm ve ellerimi belimin iki yanına yaslayıp ona baktım. "Sektir ol git o zaman, it oğlu it!"
Lafını beklemeden onu öylece masada bırakıp hızlı adımlarla misafirler gelmeden duvağımı takmak için nedimelerime seslendim. Fitne fesat Mukaddes ile dokuz çocuklu Mualla'yı nedimelerim yapmıştım ki birinden oynaklığı birinden "Gebeyim Sülüman." diye her ay kapıya dayanan Hürrem dayanıklılığı kapabileyim diye.
"S*ktir ya... Tamam, küsme gel." diyerek arkamdan Miraç'ın ayaklandığını duydum ama hiç umursamadım bile. Hızlı olduğunu sandığım Geyşa adımlarımla ilerlerken ayağım, sırf Miraç'ın boyuna yetişeyim diye- evet, gizli topuklarını çıkarmaya onu ikna edememiştim çünkü o kendini 1.75 olmadığına ruhen inandırmıştı- giydiğim on santim topuklu yüzünden burkuldu.
"Allah!" diye bir nidayla öne doğru sendeledim ama yere kapaklanmaktan son anda Miraç'ın belime sarılan elleriyle kurtuldum.
Nasıl belim olduğunu sormayın, içimde on tane korse vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyvah! Son Çarem
Humor30 yaşına gelmiş, kiloları ile barışık olan evde kalmış kızımız, kaderin kırmızı ipini görebilme yeteneği ile sonunda kaderindeki eşine ulaşır. Boylu poslu, yakışıklı mı yakışıklı, bir de üstüne zengin ve centilmen olan koca adayı tamamen kursuzdur...