Geçmişler olsun.
15. Bölüm
"CENAZE NAMAZI"
Hani insanın aklına gece durup dururken bir şeyler gelirde uyuyamaz ya. Şu an o durumdaydım. Sanırsam ufaktan psikolojim bozuluyordu. Bir anda aklıma Murat düşmüştü. Kapının üzerinde anahtar bıraktım mı diye üç kere kontrol ettim. Öyle düşünün. Şimdide yatakta dümdüz uzanmış içimde gereksiz bir huzursuzlukla "Ya Murat eve girmeye çalışırsa?" diye kendimi korkutuyordum.
Oflayarak yüzüncü kere yatakta oradan oraya döndüğümde en son uyuyamayacağı kabullenmiş bir şekilde hemen yanı başımdaki lambayı yaktım.
Nereden çıkmıştı bu geri zekalı Murat? Bir türlü huzur yoktu. Hayır yani benim daha başka şeyleri düşünmem gerekiyordu. Mesela Yiğit'in saçma sapan bir şekilde Kartal'la aramızdakileri öğrenmesi. Kesinlikle bunu düşünmeliydim.
Salak çocuk Kartal'ı öpme teklifinde bulunduktan sonra Kartal soğan çuvalı omuzlar gibi Yiğit'i omuzlamıştı. Ondan sonrada Yiğit'i zaten görmedim. Abimin Tim'le de çay içememiştik. Öyle günümüz ölmüştü.
Acaba Yiğit boş boğazlık yapar mıydı?
Hayatımda gördüğüm en ağzında bakla ıslanmayan insandı. Sağ olsun büyüklerimiz -annemler- çok kolay aklını çelebiliyordu.
İlk önce kesinlikle anlatamam der. Sonrada sanki hiç itiraz etmemiş gibi her şeyi ayrıntısına kadar anlatırdı. Anlayacağınız kapıyı aç dediğinizde kapıyı omuzlayıp götürenlerdendi.
Biraz bunları düşündüğümde aklımdaki Murat'ı bir türlü engelleyemiyordum.
Anladığım kadarıyla ve Kartal'ında sezdirmeleriyle hala peşimdeydi ancak bunu Kartal engelliyordu. İçimde bir nebze rahatlık oluşsa da yine de Kartal'ı Murat'la tek bırakma düşüncesi hoşuma gitmiyordu.
Nedense Murat harekete geçecekmiş gibi hissediyordum. İçimde ki rahatsızlık gaz ağrısı olamayacak kadar can sıkıcı ve karın ağrıtıcıydı.
Düşüncelerimin içerisinde dönüşüp bir sürü komplo teorisi kurarken bir anda tık diye bir ses duyuldu. Size yemin ederim kafamda o kadar kurmuştum ki duymuş olduğum bu sesle oturduğum yerden sıçradım. Elime hemen kenarda duran su şişemi almıştım.
Eğer Muratsa bunu onun götüne sokacaktım. Yeter be artık!
Yataktan kalkıp ufak ve sessiz adımlarla kapıya yaklaştığımda arka taraftan gelen aynı sesle bakışlarım hızlıca arkama döndü.
Ses pencereden geliyordu. Ulan apartman boşluğuna nasıl girdin şerefsiz!
Pencerenin olduğu duvara yaslanıp bir asker edasıyla sessizliğimi koruyordum. Bu arada şişe Murat'ın götü için hala elimdeydi.
Perdeyi pencerenin önüne geçmeden kenardan doğru çektim. Kendimi hızlıca pencerenin önüne attığımda karşımda ne merdivene çıkmış bir Murat vardı ne de başka bir şey.
Tüh. Oysa ki şişemi gözden çıkarmıştım. Yazık oldu.
"Pişt!"
Kafamı camdan çıkarttığımda duyduğum Kartal'ın sesiyle kafamı aşağıya indirdim. Ne yapıyordu bu deli böyle?
Uykudan yeni uyanmıştı herhalde. Saçı başı dağılmış, yüzü gözü biraz şişmişti. Elimde ki su şişesini kenara bıraktığımda mimiklerimle amacını sormaya çalıştım. Şimdi ben bu apartman boşluğuna doğru konuşsam var ya sesim yedi köyden duyulurdu. Burası o derece ses çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bürosu
ChickLitBelki bana soracaksınız "Böyle bir ailenin içinde yaşamak zor değil mi?" Diye. Arkadaşlar inananın İki asker, iki polis, bir bilgisayar mühendisi ve bir avukat -sanırsın market listesi- arasında yaşamak ne kadar zorsa. İşte o kadar zordu... dememi b...