Keyifli okumalar.
....
Takvim yaprakları hızla devrilirken tarih 25 Ocak'ı gösteriyordu. Kışın sert geçtiği Doğu'da hangi sebep beş saat yolculuk yaptırarak Yüksekova'dan Silopi'ye getirirdi? Genç kız bunu anlamlandıramasa da büyük bir merak içinde babasının emirlerini yerine getiriyordu. Babaları çok önemli bir misafirin geldiğini söylediğinden beri koşuşturuyor, ellerinden gelen en iyisini yapıyor ve misafirleri en güzel şekilde karşılıyordu. Evin büyük kızı olunca her işe koşturmak görev oluyordu bir nevi. Annesine ve babasına yardımcı olmayı severdi. Yaptığı işlere söylenmez, keyif almaya bakardı. Yoksa hayatın çokta çekilir bir yanı yoktu. Elinde olanlarla, küçük şeylerle yetinmeye çalışırdı.
Yüksekova'nın güçlü isimlerinden biri olan Reşad Şahinoğlu'nu ağırlıyorlardı ve bu kadar güçlü bir ismin babasıyla ne işi olur onu anlayamamıştı. Evlerine öyle pek sık misafir gelmez, gelirse de zaten buralardaki komşulardan ibaret olurdu. Daha önce hiç aşiretten birilerinin geldiğini görmemişti. Görmediğindendi şu anki sorgulayışı.
Babası ve Reşad Ağa salonda konuşurlarken, Azade hanımağa annesiyle oturma odasında konuşuyordu. Evleri küçük tek katlı müstakil bir ev olduğundan ara ara sesler birbirine karışıyor, zaten işi başımdan aşkın olan genç kızı yoruyordu. Zaten dışarıdaki koruma olduğunu tahmin ettiği adamlarda bugün bir ürkünç duruyordu. İyi bir şeyler duymak tek temennisi olsa da ansızın gelişleri hiç hayra alamet değildi. Genç kız defalarca tekrarladığı o iki kelimeyi içinden bir kez daha geçirdi, hayırlısı olsun.
Şimdi herkesin çaylarını vermiş ve oturma odasına geçip annesinin ve Azade Hanımağa'nın konuşmasını dinliyordu. İster istemez bir çekince oluşmuştu bu yaşlı kadına karşı. Sevecen, güler yüzlü bir hanımağa elbette beklemiyorlardı ama bu kadar sert ve soğukkanlı birini de bekledikleri söylenemezdi. Azade Hanım elindeki tesbihine gözlerini dikip yavaş yavaş çekerken bir yandan da Viyan Hanım ile konuşuyordu. İlk geldiklerinde Zêrav'ı iyice incelemiş ve en çok ona sorularını yöneltmişti. Konuştukları süre boyunca mimik oynatmayan bu kadın karşısında yerine sinmemek için kendini zor tutsa da başını dimdik tutmuş ve kendine yöneltilen soruları dürüstçe cevaplamıştı.
Hâlâ neden geldiklerini bir türlü anlayamasada aklında bazı düşünceler beliriyordu fakat emin olmadan hareket etmekte istemiyordu. Eğer ki onu istemeye gelmişlerse bunu reddetmek istediğini babasına açık açık söyleyecekti. Çünkü yıllar önce giremediği üniversite sınavına girmek istiyor ve evlenmek değil, okumak istiyordu. Zaten babasının da gönlü kızlarının okumasından yanaydı. Kızı Zêrav'ı ve Gülşîn'i zar zor okutmuş, üniversiteye maddi durumundan dolayı gönderememişti.
Oturma odasından ayrılan Zêrav mutfağa gireceği sırada salondan babasının ve Reşad Ağa'nın seslerini duyunca duraksadı. Bir şeyler dönüyordu ama neler döndüğünü anlayamıyordu. Çünkü geldiklerinden beri yüzleri hiç gülmüyor, sanki kötü haber vereceklermiş gibi duruyorlardı. İşlerin ters gittiğini ve kötü bir şey olacağını sezen Zêrav, babasıyla ağanın konuşmasını dinlemek için kapı ardında bekliyor ve önemli bir şeyler yakalamaya çalışıyordu. Aslında hiç yaptığı bir şey değildi fakat hisleri onu dinlemeye zorluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEFEN GİYDİM
General FictionKararlar neticesinde hiç istenmeyen hayatlara mahkûm edilmiş üç insan. Ronî, Miran ve Zêrav. Yedi yıllık evliliklerinde çocuk olması için çabalayan Miran ve Ronî'nin nasibine bu tohum düşmemiş, bunun üzerine acımasızca bir karar verilmişti. Bir ka...