14.BÖLÜM: KAYIP

1.1K 71 38
                                    

(Yukarıdaki şarkı çok manidar bir şarkı bu sahne için. Lütfen bu şarkıyla birlikte okur musunuz?🥺)

Duyuruları ve alıntıları takip edebilmek için instagram hesabımı takip edin. @kewe.gozel

Başlamadan önce oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın.

Keyifli okumalar.

....

14.Bölüm

"Kayıp"

Ma hûn difikirin ku di nav van hemî xirabiyê de hêvîkirina hêsan e...

(Bunca kötülüğün arasında umut etmek kolay mı sanıyorsun...)

....

Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgide ömrünün en büyük mücadelesini veriyordu belki de insan. Ölümün tahrip ettiği enkazın arkasından da bir yaşam mücadelesi verilirdi daha sonra. Kalana mı zor yoksa gidene mi sorusu en çok bu an bir anlam kazanırdı. Her zaman bir cevabı olmazdı ama ilk kez yaşam ve ölüm arasındaki çizgide bu soruyu cevaplayabiliyordu Ronî Şahinoğlu.

Her zaman kalana daha zordu.

Şahinoğlu konağını kabus gibi günler sarmış, bir kara duman misali içine çekmişti. Herkes o dumanda boğuluyordu. Herkes ayrı yerlerde bir mücadele veriyordu. Reşad Ağa bir kez daha kalp krizi geçirmişti ve durumu bu kez de kritikti. Kalbi zaten zayıftı ve bir kez daha harap edince, kendini ölümün kollarına teslim etmişti. Etmişti fakat bırakmamıştı.

Miran Şahinoğlu eline boşanma dilekçesi geçtiği an gözünü karartmıştı. O an tüm öfkesine yenilip bulunduğu yerdeki her şeyi dağıtmış, birbirine katmıştı. Bir tek ona bir şey olmuyordu. Canı acıyordu ama canı bir türlü çıkmıyordu. O an elindeki kağıdı da parçalara ayırmış ve yok etmişti. Ofisten çıktığı gibi karısına gitmek için arabaya binmiş ve o öfkeli haliyle eve doğru yol almıştı. Çeto defalarca arabayı bizzat sürmek için neredeyse Miran Ağa'ya yalvarmış, fakat Miran öfkesinden onu duymamıştı. Tek odaklandığı eve gitmekti. Eve gidip bu dilekçenin hesabını sormaktı. Hiç hakkı yokken!

Öfke insanın gözünü gerçekten kör ederdi ve Miran o an o kağıt parçasından başka bir şeyi düşünemez olmuştu. Sevdiği kadın ondan vazgeçiyordu! Onun yanında olmadığı her an çıldırırcasına onu görmek için deliren Miran onu sonsuza kadar kaybediyordu. Kokusuna bir nefes kadar ihtiyacı varken ona muhtaç bırakıyordu. Hak etmişti. Hak ettiğini o direksiyon başında defalarca kez dile getirmişti. Defalarca kez kendine öfkelenmişti. Öfkeyle kalkmanın zararını ise canıyla ödemişti.

Virajda hızını alamayan Miran Şahinoğlu şarampole yuvarlanmış ve feci bir kazanın kucağına bırakmıştı kendini.

Çeto Miran Ağa'nın arkasından geldiğinde kazayı an be an izlemiş ve yıllar boyu koruduğu adamı, onun için canını feda etmeye hazırken oracıkta ölüme gittiğini görmüştü. O an telaşa kapılıp şoka girse de kendine geldiğinde çoktan ambulansın ve polislerin dizildiğini fark etmiş ve telefonu aldığı gibi ilk çevirdiği numarayı aramıştı. Bir acı haber vermenin kolay olmadığını ilk defa orada öğrenmişti.

Ve Ronî Şahinoğlu ise acıdan bayılmış, merdivenlerden yuvarlandığı gibi başına bir darbe almıştı. Tüm Şahinoğlu ailesi hastaneye yığılmış, üç kişiden haber bekliyordu. Miran Şahinoğlu hâlâ ameliyattaydı. Reşad Ağa yoğun bakımdaydı ve sürekli durumu takip ediliyordu. Ronî'ye ise gerekli muayeneler yapılıyordu.

KEFEN GİYDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin