Duyuruları ve alıntıları takip edebilmek için instagram hesabımı takip edin. @kewe.gozel
Başlamadan önce oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın.✨
Keyifli okumalar.
....
8.Bölüm
"Ağıt"
Tu ji min re kulîlk venekir, tu çûyî ji yekî din re bûyî bihar...
(Bana çiçek açmadın, gittin başkasına bahar oldun...)
....
İnsanların yaşamında her bir sır, onu koruyan bir duvar demekti. Başkalarının sırlarından bir duvar örerdik ve o duvarın ardında ortaya çıkmayı bekleyen gerçekler olurdu. İnsanlar bazen sırlarla örülmüş duvarların ardında olurdu. O gerçek, o duvarın arkasında saklanır ve duvarlar yıkılmayana kadar ortaya çıkmazdı.
Şahinoğlu Aşireti'nde saklanan o sırra ilk darbeyi Şükran vurmuştu. Onu yıkması ve ortaya çıkarması için Zêrav'ın devam ettirmesine bir yol açmıştı. Fakat Zêrav içine düştüğü belirsizlik dolu durumdan nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Koçer Aşireti'nden hiç kimseyi tanımıyordu ve onlara ulaşana kadar nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmiyordu. Bunu gizli saklı yapmak başını belaya sokmak demekti. Fakat kimseye de bahsedemezdi. Özgürlüğünün anahtarına ulaşmaya çok yakınken tekrar onu kaybetmeye niyeti yoktu.
Zêrav'a bir kapı açılmıştı, karanlıkta kaldığı mabedinin duvarlarına bir ışık yansımıştı ve Zêrav bunu en iyi şekilde kullanacaktı. Buradan kurtulacaktı. Hem kendi hayatını hem yaktığı kadının hayatını kurtaracaktı.
"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu. Sesinin tınısı büyük bir merak içeriyordu.
"Kızım... Her sır bir gün ortaya çıkar." Şükran bu sırrın da bir gün ortaya çıkacağını biliyordu. Bu genç kızı bu eve getirmekle hata ettiklerinin farkında değillerdi. Eğer Zêrav, Durmuş Ağa'ya ulaşırsa iki aşiretin bitmeyen davası yeniden başlayacaktı. Bu sır ile iki aile de dağılabilirdi. Fakat üç kişinin mahvettikleri hayatını toparlaması için de büyük bir fırsat olabilirdi. Şükran bunu önemsemedi. Üç insanın kurtulması için bu sırrın ortaya çıkması şarttı. "Bu sırrın da zamanı geldi."
"Ne sırrı?" Kendi ailesinin aradığı ve Şahinoğlu Aşireti'nde saklandığı ne sır olabilirdi o an Zêrav bunu düşünmüştü. Sandığından da çok derin bir mevzuları vardı ve hiç iyi şeyler ortaya çıkacağa benzemiyordu. Fakat Zêrav bunu önemsemedi. Zêrav kendi hayatını önemsedi. Zêrav anne olamadığı için suçlu gözüyle bakılan ve suçunun bedelini başka bir kadın ile ödetilen o kadının hayatını önemsedi. Zêrav iki kadının hayatını omzuna alan, sevdiği kadın için çabalayan o adamın hayatını önemsedi. Onu önemsemeyen babasını önemsemedi Zêrav. Onun hayatını bir hiç gibi kullanan insanları önemsemedi.
"Dedene ulaştığında ortaya çıkacak zaten, Zêrav." O an dedesine nasıl ulaşacağını bulma derdindeydi. Bir an önce Koçer Aşireti'ne ulaşmalı ve bir şeyler yapılmalıydı. "Söylemesi gereken kişi ben değilim."
Zêrav'ın çıkış bileti belki de yine kendi ailesinde saklıydı. Tek sorun o sırrın ne olduğunu bulmaktı. Gerisi çorap söküğü gibi gelirdi.
Şükran oradan uzaklaştığında Zêrav olayın şaşkınlığı ile kadının arkasından bakakalmıştı. İçinin biraz huzur ile dolduğunu hissetmiş ve sevinci yüreğine ekilmişti. Sonunda bu konaktan kurtulmak varsa Zêrav bütün tehlikeyi, bütün riski göğüslemekten gocunmazdı. Bu sevincini birileriyle paylaşmak gelse de içinden en sağlıklısı tek başına halletmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEFEN GİYDİM
General FictionKararlar neticesinde hiç istenmeyen hayatlara mahkûm edilmiş üç insan. Ronî, Miran ve Zêrav. Yedi yıllık evliliklerinde çocuk olması için çabalayan Miran ve Ronî'nin nasibine bu tohum düşmemiş, bunun üzerine acımasızca bir karar verilmişti. Bir ka...