Biliyorum arayı bu sefer çok uzattım. Okuldan dolayı çok düzenlemeye, bölüm yazmaya fırsatım olmamıştı. Affola.🙏🏻
Duyuruları ve alıntıları takip edebilmek için instagram hesabımı takip edin. @kewe.gozel
Başlamadan önce oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın.✨
Keyifli okumalar.
....
11.Bölüm
"Ölü Umutlar"
Her çûyîn li pey xwe hêviyek kuşti dihêle...
(Her gidiş ölü bir umut bırakır ardında...)
....
Hayatta en güvenilir insan denilince akla ilk anne ve baba gelirdi. Koşulsuz sevgi, koşulsuz güven ve koşulsuz inanç ile bu aile bağları oluşurdu. Fakat bunlardan en az biri kopunca diğerlerinin bir anlamı da kalmıyordu. Güven, sevgiden de daha güçlü bir duyguydu ve o bir kere kırılınca tesellisi de olmuyordu, geri dönüşü de.
Zêrav'ın babasına olan güveni kopmasa bile oldukça darbe almış ve sarsılmıştı. Belki Reşad Ağa'ya karşı direnişini gösterip kızına arka çıksaydı, bir can borcu için bu kadar kolay kabul etmeseydi Zêrav'ı bu hayatta başka hiçbir şey yıkamazdı. Kocası bile göremediği ve görmeyeceği adamın sözleri ona bu kadar dokunmaz, onu bu kadar güçsüzleştirmezdi. Sadece onun sözleri de değil, kumalığı kabul ettiğini yüzüne en gerçek ve en sert haliyle vuran herkesin sözleri ona bu denli bir yıkımı yaşatmazdı belki de. Güveni kırılmıştı, üstelik bunu babası kırmıştı ve bunu kabul ettiği gece Reşad Ağa'ya da güvenmemiş ve onun tahmin edemeyeceği şeyleri yapacağını düşünmüştü.
Şimdi Miran Ağa'nın bile bir çözüm bulabileceğine güveni zaten en başta yoktu ve zaman onu yanıltmamıştı. İki ayın sonunda ellerinde hiçbir şey yoktu. Tek bir şey dışında.
Şükran'ın ona verdiği sırrın açığa çıkması gerektiği dışında. Fakat buna bile güvenemiyordu çünkü o sır açığa çıkarsa bir felaketi de getireceğini hissediyordu. Bir felaketin içinde üç insan zaten cebelleşirken ortaya diğerlerini de atacaklardı. Zêrav'ı bu sabahki olaydan sonra bu bile yıldırmamıştı. Başkalarına gelecek zarar umrunda değildi. Kendisi, üzerine geldiği kadın ve onun kocasını bu durumdan kurtarması yeterliydi. Çünkü Zêrav kabul ederek kendiyle birlikte onların da hayatını, aşkını ve birbirlerine olan güvenlerini sarsmıştı. Ölümü bile göze alıyorsa, sonunda ölümde olsa bu sır her neyse orataya çıkaracak ve gelecek olan felaketleri görmezden gelecekti.İnsan hayatında her bir tercih kaderinde birçok şeyi etkiliyorken, Zêrav artık bir karar vermekten, bir tercih yapmaktan korkar olmuştu. Fakat başına gelebilecek en kötü şeyler kumalığı tercih ettikten sonra gelmişti zaten. Dahası olamazdı. Dahası hummalı bir acıydı. Dahası zaten ölümdü.
Büyük bir hayal kırıklığına karışmış özlem ile babasını izlerken buraya neden geldiği, neden bu kadar öfkeli olduğu ve bu saatte burada ne işi olduğu merakına düşmüştü. Bir problem vardı. Kardeşleriyle veya annesiyle alakalı bir şey olmamasını umsada bir ateş yüreğine çoktan düşmüş, sağlam tarafını da alev alev yakmaya başlamıştı. Kalbi ağzında trabzanların ardında çaresizce babasını izlerken birinin bir şey demesini bekliyordu. Babasının ağzını açmasını bekliyordu.
"Bawer?" diyerek şaşkınlıkla soluyan yaşlı adam oldukça şaşırmıştı. Yıllardır bu topraklara adım atmayan, atmamak için ant içen bu adamın hangi sebep bu yeminini bozdurdu merak etmişti. "Hayır olsun? Neden bu saatte geldin? Neden kapımı düşmanımmış gibi çalıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEFEN GİYDİM
General FictionKararlar neticesinde hiç istenmeyen hayatlara mahkûm edilmiş üç insan. Ronî, Miran ve Zêrav. Yedi yıllık evliliklerinde çocuk olması için çabalayan Miran ve Ronî'nin nasibine bu tohum düşmemiş, bunun üzerine acımasızca bir karar verilmişti. Bir ka...