Herkese merhaba.🙌🏻 İlk bölümle karşınızdayım.
Bu bölümü Pinhani - Kefen Giydim şarkısıyla okuyun.✨ Sözlerinde Ronî'yi ve Zêrav'ı bulacaksınız.🕊️🤎
Dilerseniz tarih bırakabilirsiniz.
Keyifli okumalar.
....
1.Bölüm
"Kara Yazgı"
Mirin emrê Xwedê ye ez dimirim...
(Ölüm Allah'ın emridir ben ölüyorum)....
Kendini ölüme en yakın hissetttiği anlardan birindeydi, Ronî Şahinoğlu. Birileri yüreğinin tam ortasına koca bir ateşi koymuşta, kalbi o ateşte kavruluyormuş gibi hissediyordu. Fiziksel bir acı çekse canı bu kadar yanmazdı fakat bu yürek acısıydı ve bunun dermanı yoktu.
Tam on yıldır kalbi tek bir adam için atan, tüm yoğun duygularını hissettiği, gülünce güldüğü, ağlayınca ağladığı o adama olan sevdası bir gerçekle darmadağın olmuştu. Sırf hamile kalamıyor, bir bebek veremiyor diye sevdiği adama bebek versin diye onu başka bir kadın ile evlendiriyorlardı. Onun üzerine kuma getiriyorlardı ve bu gencecik yaşında onu yaşayan bir ölüden farksız kılıyorlardı. Hiçbir sağlık sorununun olmamasına rağmen bir bebeği olamıyordu ve sanki onun suçuymuş gibi bebeğinin olmamasını kuma getirerek telafi etmeye çalışıyorlardı. Dipdiri acılara göğüs geriyordu ve bazen yüreğindeki sancı öyle bir hale geliyordu ki ölümü dilemekten başka çaresi kalmıyordu.
Yine o kriz anlarından birindeydi. Yine kendini suçladığı anlardan birindeydi. Başını defalarca kez vurduğu dolaba sanki kafasındaki sesler sussun diye vuruyordu. Ama ne içindeki acı diniyor ne de kafasının içindeki kalabalıklar susuyordu. Bir ses, sen suçlusun, diyor, diğeri, sen yetersiz bir kadınsın, diye kulağına fısıldıyordu. Defalarca kez şiddetli ağrıyla beraber gelen bu sesleri susturmak için ilaçlar içse de işe yaramıyordu. Saçını yolup acıyı azaltmaya çalıştığı da olmuştu, elleriyle kafasına defalarca kez vurduğu da ve hatta kendini buz gibi bir suyla yıkayıp sanki sesler de suyla birlikte akacakmış gibi düşündüğü de olmuştu. Susmuyordu. Acısı dinmiyor, her geçen gün artarak biraz daha ekleniyordu. Birikmiş acıların ağırlığı Ronî Şahinoğlu'nu mahvetmişti. Engel olamıyordu.
Ronî Şahinoğlu hiç iyi değildi. Ölüm Allah'ın emriydi fakat tam şu an ölmeyi diliyordu.
Miran Şahinoğlu'nun karısından bir farkı yoktu. Sevdiği kadın gözünün önünde her geçen gün çöküyordu ve ilk kez karısını kaldıracak o gücü kendinde bulamıyordu. Çünkü kendisi de bir çıkmazdaydı ve tüm çabasını karısının çektiği bu ıstırabı bitirmek için harcamıştı. Bitmiyordu. Çaresizliğin dibini yaşadıkları bu günlerde hiç gün yüzü görmemiş, uyku uyumamış, yiyip içmemişlerdi. Bir ölüden farksız konakta yaşamaya çalışıyor ve sadece nefes alıp veriyorlardı. Hoş, onun da bir anlamı yoktu. Nefes alıp vermek bile canlarının acısına sebebiyet veriyordu.
Miran, sevdiği kadının çektiği bu acıdansa ömrü boyunca evlat hasreti çekmeye razı gelmişti. Babası ilk bu hükmü ona bildirdiğinde karısına duyurmayıp tek başına halletmeye kalkışsa da yapamamıştı. Konuşmadığı aşiret büyüğü kalmamış ve hepsinden teker teker red cevabı almıştı. Koskoca adam babasının ayaklarına kapanmış ve bunu onlara yapmamaları için yalvarmıştı. Aşkta gurur olmaz derlerdi ve Miran aşkı için gururunu çiğniyordu. Yapmam dediğini yapıyor, söylemem dediğini söylüyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/347908159-288-k961645.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEFEN GİYDİM
General FictionKararlar neticesinde hiç istenmeyen hayatlara mahkûm edilmiş üç insan. Ronî, Miran ve Zêrav. Yedi yıllık evliliklerinde çocuk olması için çabalayan Miran ve Ronî'nin nasibine bu tohum düşmemiş, bunun üzerine acımasızca bir karar verilmişti. Bir ka...