'ten: scent of you.

68 12 25
                                    

Harua omzunu tuta tuta sınıfına girdiğinde kimsenin olmaması arada sırada tutan şanslarındandı. Öğle arasıydı, yanlarına iki dakika geç kaldığı için omzuna beyzbol sopasıyla vurmuştu başının belaları. Lanet öğretmeni çağırmıştı, koşmasına rağmen geç kalmıştı. 

Masasına vardığında kitabının üstünde duran siyah karta takıldı gözleri. Eline aldığında yazıyı okuyabiliyordu. Yüzüne biraz daha yaklaştırınca görebilmişti, siyahın ortasında gri bir kurt vardı. Kurdun sözleri gibi yazılmıştı yazı.

"I'm RIGHT HERE."

Yamuk el yazısı ve dengesiz biri tarafından yazıldığını belli eden küçük "m" harfi sinirlerini daha çok bozarken yırtıp atmakla incelemek arasında gidip geliyordu. Sert ve fevri olmak istese de merakına yenik düştü. Kartın arkasını çevirdiğinde sağ alt köşede yazılan adresi gördü. Detaylı bir adres değildi, bina ismi veya numarası tarzı şeyler yoktu, açık hava olmalıydı. Kendisini kurtlara yem edecek bir aptala daha bulaşmıştı demek ki. 

Kartı asla bulamayacağı ama asla da kaybetmeyeceği bir yere -cüzdanının kartlık bölümlerinden birine- koyup çantasını toplamaya başladı. Öğleden sonrası için okuldan izin almıştı. Doktora gitme vakti gelmişti de geçiyordu. Fiziksel yaraları yetmiyormuş gibi bir de nezle olmuştu. 

Kendini istemediği kişilere görünmeden dışarı atabildiğinde olabildiğince hızlı okulun çevresinden uzaklaştı. Omzu inanılmaz ağrıdığı için çantasını bile diğer koluna asmıştı. Ağırlık tek tarafına etki ediyordu, şansı ancak sınıfın boş olması gibi aptalca şeylerde işe yarardı.

Bir kez daha mı..? Gerçekten...

Yandaki ara sokağa çekildiğinde dengesini korumak için çantasını yere fırlatması gerekmişti. Kafasını kaldırıp karşısındakilere baktığında tek bir şeyi düşünüyordu, ölüm.

"Merhaba ufaklık. Birkaç kağıda bakacağız sadece."

2 kişi çantasını alıp tamamen yere döktüklerinde cüzdanının ve telefonunun ceketinin cebinde olduğunu hatırlayıp bir adım geriledi. "Paran yok mu?"

Harua kafasını iki yana sallayıp "Henüz harçlığımı almadım." dedi. Yanda bekleyen üçüncü üstüne yürümeye başladığında yandığını biliyordu. Dibinde bittiğinde "Cebin şiş gibi gözüküyor." demişti gülerek. Ellerini cebine soksa da koruyamamıştı işte, cüzdanını kaptırmıştı. Kendini savunamayacak kadar güçsüz, yorgun ve bitkindi. Üşüyordu, omzu ağrıyordu, bir an önce eve gidip uyumak istiyordu. 

Normal uyku istemiyordu, upuzun bir uykuyu hayal ediyordu o anda. 

Cüzdanını alan adamın koluna saldırdığında geri savrulmuştu, tekrar saldırıp bu sefer kolunu son gücüyle ısırdı. Bıkmıştı, nefret ediyordu yaşamaktan ama ölmekten de korkuyordu. Hiç kaçmak için cesareti olmamıştı zaten. 

"Seni it!" 

Üçü tarafından yere düşürülüp tekmelenmeye başladığında gözlerini bile kapatmamıştı. Bugün, tam şu an ölmezse bir daha hazır hissetmeyecekti. Tüm bedeni birbirinden bağımsız çığlıklar atarken yorulan üç adam cüzdanındaki hastane parasını alıp salına salına gitmişlerdi. Böyle olurdu, dövenler yorulup giderken dövülenler ölüp ölüp dirilirdi. 

Yorulmak ve ölmek o kadar uzak kavramlardı ama o kadar da iç içeydiler ki Harua diri olmak için her şeyini ortaya koyuyordu. 

Önüne fırlatılan cüzdandan çıkan kartı gördüğünde zorla kendini dikleştirip sırtını duvara yasladı. Kartı eline alıp arkasındaki adrese baktığında gözünden düşen yaşlara rağmen okumaya çalıştı. Yalnızca kurtlar bedenini parçalara ayıracaktı, biraz daha acı çekecekti ama sonra her şey geçecekti. 

Fakat hiç taksi parası yoktu, sanıyordu ki birkaç saat yürüyecekti. 

Kokunu takip ediyorum.                             I'm chasing scent of you. 

boku no kokoro ga sakebunda ima.﹕&teamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin