'twelve: scent of you.

65 13 16
                                    

"Kirayı ödeyebilecek misin yavrum?"

Yixiang çantasına tıktığı, kitapçının verdiği, paraları hatırlayıp kafasını salladı. Normalde kirasını da ödeyen ailesi bu ayı ödememişti. Ev sahibi kadın her ne kadar sıcak gözüküp samimi konuşsa da içten içe çıkartmak istiyordu evden. Kocasıyla konuşurken işitmişti, kiranın ödenmemesi de işine gelmişti. Sorun olmadan ayrılacaktı; tabii iş, para ve uygun bir ev bulması lazımdı önce. Paraları düzgün bir hizaya sokup sayarken boyu küçük kalan bir kağıt elinden kayıp yere düştü. 

Kapıdaki kadını daha fazla bekletmeden gitti, parayı uzatıp "Şuan elimde bu kadar var. Ay sonu gelmeden çıkacağım. Lütfen kabul edin." dedi. Kadın parayı sayıp "Bir haftaya çıksan yeterli." diyerek gittiğinde Yixiang da kapıyı kapatıp içeri geçti. 

Yere düşen kartı alıp koltuğa oturdu. Tüm yaşam yükü birden üzerine kalmıştı, kazanılmış bir piyango bileti olsa iyi olurdu. Siyah kartı evirip çevirse de sayı bulamamıştı. Işığın altına geçip baktığında gri bir kurt fark etti. Gözleri istemeden büyürken "I'm RIGHT HERE." yazısını okudu. 

"Ben de buradayım kurt bozuntusu."

Arkadaki adresi de okuduktan sonra kartı çalışma masasına bıraktı. "Bu camdan gözüken gökyüzü de hep pusluydu zaten. Hiç sevememiştim."

Sandalyesine oturup bilgisayarını açtı ve kapatmadığı iş ilanları sitesini güncelleyip dolaşmaya başladı. Her girip şartlara baktığında ya Japon olmamasından kaybediyordu, ya saatleri okulla çakışıyordu, ya da direkt öğrenci istemiyorlardı. Gelirken aldığı sandviçini açarken ek bir sayfa açıp bölgedeki kiralık ev ilanlarını arattı. 

Esnemeye başladığında saat bir hayli geçmişti, iş için aradığı yerlerde elle tutulan bir şey yoktu. Ödeyebileceği kirada da ev bulamamıştı. Birkaç haftalık yemeğini karşılayacak kadar birikimi vardı yalnızca. Her şeyini satıp sokaklarda uyumak mantıklı gelmeye başlamıştı. 

Bilgisayarın ekranını kapatıp sinirle telefonunu aldı. Ailesinden herhangi birini arayıp sövmedikçe rahatlayamayacak gibi hissediyordu. Önce annesini aradı, sonra da babasını. İkisi de numarasını engellemişti, hiçbir şekilde ulaşamıyordu. Aklına ablası gelince yumruğunu sıktığını fark etmişti. Ablası da okul için Amerika'ya gitmiş ve okulu bitince kendi ayakları üzerinde kalmıştı. Ablasıyla elle tutulacak bir ilişkisi yoktu, ailesi ikisinin ilişkisine bu şekilde yön vermişti. 

Sadece okulunu düzgünce bitirmek istemişti, birden irtibatı ve harçlığını kesmeleri asla adil değildi. Ablasını arayıp korka korka telefonu kulağına yerleştirdi. Amerika'da saatin kaç olduğu umurunda değildi. 

Ablasının sesini duyduğunda "Beni yüzüstü bıraktılar." dedi direkt olarak. Ablası birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra "Onlarla hiçbir ilgim ve alakam kalmadı. Özür dilerim." diyerek telefonu yüzüne kapattı. 

Yixiang telefonu bırakıp yüzünü avuçları arasına aldığında sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Ağlamamak için damağını ısırıyor, sakin kalmak için saçını çekiştiriyordu. Birden kafasını kaldırıp yandaki siyah kartı aldı. Üstüne bir hırka, yüzüne bir maske ve otobüs parasını alıp evden ayrıldı. Hayatındaki ipler eline verilmişse istediği gibi kullanacaktı. 

Kokunu takip ediyorum.                                I'm chasing scent of you.

boku no kokoro ga sakebunda ima.﹕&teamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin