-yazar-
Son kez baktı babasının önündeki bedene, bu olanlar için hiçbir suçu yoktu aslında onun. Aynı onun küçükken yaşadıklarının suçu olmadığı gibi.
Kapıya doğru ilerledi isteksizce ve dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Felix ise öylece izlemişti onu. Sonra da ona öfke ile bakan adama döndü bakışları. Adam kollarını yukarı doğru sıyırdı ve felix'in arkasına doğru geçerken konuştu.
" Bak Felix hayatımda yalana asla yer yok ve beni en sinirlendiren şey yalan söylenmesidir." Omuzlarından tuttu ve kulağına eğildi. " Şimdi son kez soruyorum baban nerede? " Kafasını yere eğdi Felix. " Gerçekten bilmiyorum" dedi kısık bir sesle. Adam önüne doğru geçti. "FELİX!" "gerçekten bilmi-" yüzüne yediği yumrukla sözü kesildi Felix'in. Canı çok yanıyordu. Bu şuana kadar en acı verici olandı. "Aynı baban gibisin, yalancı pisliğin tekisin." Duyduklarıyla beraber yüzündeki acıyı unuttu ve yerine öfkesini belli eden bir ifade takındı.
Hala bakmıyordu karşısındaki adama duvara dönük bir şekilde konuştu.
"Beni o adamla karşılaştırma." Dalga geçercesine güldü adam. "Ne yani baban gibi bir piç olduğunu kabul etmiyor musun? " Gülmeye devam ediyordu. "BENİ ONLA KARŞILAŞTIRMA DEDİM SENİ OROSPU ÇOCUĞU" bu sefer gözleri sadece adama bakıyordu. Gülmeyi bıraktı adam daha çok yaklaştı Felix'e. " Ne dedin sen?" Bu sefer gülen Felix olmuştu. Adam başta şaşırdı ama uzun sürmeden siniri yine hatırlattı kendisini. Çenesini kavradı ve sert bir şekilde sıktı. " BENİMLE DALGA MI GECİYORSUN LAN" Felix yüzündeki sırıtışı silmeden devam etti. "Kendine yapılan hakaretleri kaldıramıyorsun değil mi?" Gözlerini olabilecek en kesin şekilde hizaladı adamın gözlerine. " Sen zavallının tekisin " Dedi aşağılar bir şekilde bakarak. Duyduğu şey ya adamın öfkesi kabardı. Adeta burnundan soluyordu. Geri çekilip bir kez daha vurdu. Garip olan şey ise Felix hala gülüyordu.Bu adamı daha çok sinir ediyor daha fazla vurma isteğini çoğaltıyordu. Tekrar , tekrar , tekrar. Karnına attılan tekmeyle, sandalyesi ile beraber yere düştü Felix. Yüzü kanlar içinde kalmıştı ama adam bu durumu umursamıyor tekrar tekrar vurmaya devam ediyordu.
Kapının dışındaki çocuk felix'in sesi kesilince korkmaya başladı. Ardından babasının sesini duydu . " SENİ OROSPU ÇOCUĞU BEN MİYMİSİM ZAVALLI SENİ EN BAŞINDAN ÖLDÜRMELİYDİM DEĞİL Mİ?" Babasının son söylediği şeylerle beraber içeri daldı Hyunjin, hemen ardında da morlu olan girdi. Karşısında gördüğü şeyle beraber gözleri sonuna kadar açıldı hyunjinin." Siktir-" Morlu olan adamı engellemeye çalışıyordu.Hyunjin ise koşarak felix'in yanına gitmişti hızlıca yere çöktü ve bayılmış çocuğun ellerini çözdü. " Hayır,hayır, hayır,lütfen Felix dayanmalısın." Elini çözmesi bittiğinde hemen Felix'i kucağına alıp odadan çıktı.
Dikkatli ama bir yandan da hızlı bir şekilde çıktı merdivenleri. Daha önceden de bariz olduğu odaya girdi. Hızlıca ilk gördü yatağa bıraktı felix'i.
Chan koşarak yatağın yanına geçti." Chan lütfen yardım et ne olursun yardım et." Ardından hemen geri çekildi .Chan felix'in nabzını kontrol etti ve hyunjine döndü. Kendisini yere atmış ve kafasını kollarıyla sarmıştı. Ne kadar katı gözükse de oda korkuyordu bazı şeylerden. Felix'e yeni bir serum ayarladı ve yaralarını temizledi, iyi olduğundan emin olduğunda da geri çekildi ve hyunjinin karşısına geçip yere çöktü. Kolunu sırtına attı ve yavaş bir şekilde ovalamaya başladı. " İyi misin? " Hyunjin kafasını kaldırıp chana baktı. " O nasıl?" Gözleri kızarmıştı hemde çok fazla. " O iyi sen nasılsın?"
Hyunjin tekrar kafasını eğdi. " Hepsi benim suçum Chan." Chan kafasını iki yana salladı. " Saçmalama hyunjin niye senin suçun olsun ki?" " En başından onu buraya getiren bendim." Derin bir nefes aldı. " Şu haline bak daha çok genç ve hayatını mahvettim." Chan kolunu geri çekti ve hyunjinin hemen yanına oturup sırtını duvara yasladı." Eğer onu buraya getirmeseydin baban seni asla hayatta bırakmazdı." Hyunjin bakışlarını felix'e götürdü. " O bu durumda olucağına ölmeyi tercih ederdim." Chan duyduğu şeyle şaşırmıştı. Hyunjin önceden de babası için çalışırdı ve yaptığı şeyler fazla değişmezdi. İnsanları babasının talimatıyla buraya getirir ve burda çeşitli işkenceler yaparlardı bu işkenceler yaptıkları şeylere göre değişirdi. Ama Chan ilk defa getirdiği insanlardan birine bu kadar üzüldüğünü görüyordu." Ona karşı birşeyler mi hissediyorsun?" Sorduğu şeye ikiside şaşırmıştı çünkü Chan da böyle birşey demeyi düşünmüyordu. "Ne! Hayır... yani... Şey" Chan karşısında panikleyen hyunjini görünce hislerinin diğer getirdiği insanlardan biraz daha farklı olduğunu anladı. " Anladım." Dedi omuzuna vurarak.
" Hayır, Chan! Hadi ama öyle birşey yok tabii ki de." Chan gülmeye başladı.
"Sadece dalga geçiyordum,sakin ol." Gülmeye devam edince Hyunjin de katıldı. Chan,Hyunjine her zaman iyi geliyordu. Yıllardır arkadaşlardı ve bir kez bile birbirlerine karşı ihanet etmemişlerdi. Chan'ın yeri Hyunjin de çok farklıydı.Ardından Chan ayağa kalktı" hadi sende yat biraz dinlenmen lazım " dedi ve elini Hyunjin'e uzattı. İtiraz edicek hali bile yoktu,şuan tek isteği babasıyla karşılaşmamaktı. Elini tuttu ve ayağa kalktı. "Teşekkür ederim Chan, herşey için." Chan yine iç ısıtan gülümsemesiyle karşılık verdi. " İyi olman için herşeyi yaparım Hyunjin." Bir kaç kere daha omuzuna vurdu ve odadan çıktı. Hyunjin,Chan gibi bir arkadaşa sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu biliyordu.
Ardından felix'in yanına gitti ve yatağının yanına oturdu. Bir süre yüzünü inceledi. Her bir detayı onu güzelleştiriyordu. Uzun kirpikleri, sarı saçları, çilleri, dolgun dudakları. Hepsi. Hyunjin eliyle Felix'in gözüne uzanmış saçlarını geriye attı ve saçlarını okşadı. " Özür dilerim, Felix" ellerini saçlarından çekip felix'in ellerine attı. Onları incelerken aklına Chan'ın dediği şey takıldı. Ona karşı birşeyler mi hissediyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyunlix~Orenda
ActionHala dudaklarıma bakarken refleksle dudaklarını yaladı ve bunun yüzünden benimde bakışlarım onun dudaklarına kaymıştı. Daha önce bakmadığım için kendime lanet ediyordum. Hayatımda gördüğüm en iyi dudaklara sahipti. Tanrı özenle yaratmış gibiydi. AN...