9. Angel

139 14 36
                                    

-Felix-

Kendimi yere bıraktım. Kalbim hala alışamamış olmalı ki çok hızlı atıyordu.
Bir süre öylece durdum. Sakinleşmeye başladığımda artık kalkmam gerektiğini biliyordum.

Yerdende destek alarak ayağa kalktım. Yüzümü yıkamak için lavaboya yaklaştım. Yüzüme birkaç kez suyu vurduğumda artık daha iyi hissediyordum. Derin bir nefes aldım ve son kez aynaya baktım. Bakışlarım dudaklarıma kaydığında az önce yaşadıklarımız yine aklıma gelmişti.

Elim refleks olarak dudaklarıma gitti. Kızarmaya başlamıştım ama bir yandan da sırıtıyordum. Ben öylesine dalmışken bir anda kapı çaldı. "Felix,iyi misin? Tuvalete mi düştün?" Sebepsizce paniklemeye başladım, yüzüne bakmaya bile utanıyordum. "Hadi lütfen aç kapıyı." Elim ayağıma dolaşmıştı. Ama kapıda öylesine bırakamazdım, elinde sonunda karşılaşacaktık zaten ve her gördüğümde böyle davranamazdım.

Anahtara uzanıp kilidi açtım. Kapıyı da biraz aralamıştım ve geri çekildim. Yavaşça kapıyı sonuna kadar açtı. Göz göze geldiğimde gözlerinde ki endişeyi farkettim. Neden bu kadar endişelenmişti ki?

Bana doğru yaklaştı. İkimizde ağzımızı açmıyorduk. Sadece gözlerimin içine bakıyordu. Daha da yaklaştı ve tam ağzımı açıcaktım ki aniden sarıldı.

Kafasını omzuma koydu ve hiçbir şey demeden öylece durdu. Bende havada kalan ellerimi sırtına koydum. Şaşırmıştım çok ani bir sarılmaydı benim için. Bu sefer endişelenen taraf ben olmuştum. "Hey... İyi misin? Bir şey mi oldu?" Ellerini saçlarıma koydu ve hala tek kelime etmeden sarılıyordu. Uzun zaman sonra birine böylesine sarılmak o kadar iyi hissettiriyor ki. Bilmiyorum ama üzerinden kim bilir kaç yıl geçmiştir.

Çok iyi hissediyordum. Bu yüzden bu anı daha fazla bozmamak için tek kelime daha etmedim. Bence o da benim gibi düşünüyordu. İkimizde bu sarılmaya muhtaçtık. Ben ellerimle sırtını okşuyordum o ise saçlarımı.

Uzun bir süre öylece durduk. Ama hiç istemesemde kafama bir düşünce takılmıştı ve şuan onu sormak istiyordum. "Şimdi ne olucak?" Saçlarımda gezen elleri durdu. Merak ediyordum bundan sonrasını. Sonuçta babası babamı arıyor ve onu bulana kadar da bana işkence etmeye devam edicek gibi duruyordu.

Omzumdaki kafasını yavaştan kaldırmaya başladı. Bende sırtındaki ellerimi çektim. Göz göze geldiğimizde yıldızları yine etkilemişti beni ama o kadar yorgun bakıyordu ki.

"Bundan sonra... Ne yapacağız?"

Bakışlarını kaçırdı benden. Belli ki o da bilmiyordu bundan sonrasını.

Ben hala onun gözlerinin içine bakıyordum.
Bir anda bana döndü yine gözlerime baktı. Ellerini omuzlarıma koydu ve konuşmaya başladı. " Biliyorum senin için zor ama çıkman o kadar da kolay değil. Babamın sana zarar vermemesini sağlayacağım sadece bir süre daha burda kalıcağız. Ben gitmemiz gerektiğini anladığım da seni de alıp gidicem."

Söylediklerini düşündüm. Kafamla onaylayıp tekrar ona sarıldım. Sanırım bunu beklemiyordu ki hareket edemedi. Kafamı kaldırıp ona bakıcaktım ki başımı tutup göğsüne yasladı. Bu artık yapmayı en çok sevdiğim şey olabilirdi. Hyunjin'e sarılmak.
O çok güzel kokuyor. Yüzü,kokusu, görünüşü,her şeyi harika ve kusursuz.

Yine bir süre öyle kaldık ve ayrılan taraf ben oldum. Hyunjin'e döndüm. "Hyunjin?" Yanaklarımı okşamaya başladı. "Hm?"
Uzun süredir banyo yapmamıştım. Normalde asla dayanamazdım ama burda onu düşünecek bir halim yoktu. "Acaba benim banyoya girme şansım var mı?" Hyunjin başta şaşırdı yine beklemiyordu sanırım. Sonra gülmeye başladı . O gülünce birazda olsa rahatlamıştım. "Neden gülüyorsun ya??"
Yavaşça omzuna vurdum ve ittirdim. Ellerimi tutup "sadece beklemiyordum." Dedi. Kafamı öne eğdim. Parmaklarıyla çenemden tutup kaldırdı. "Güzelim tabii ki yapabilirsin. bu ihtiyacını engellediğim için özür dilerim asıl."
"Ama benim giyebileceğim bir şeyim yok ki burada." Hyunjin biraz düşündükten sonra. Devam etti. "Ben burda kaldığım için bazen, kıyafetlerim var sana büyük gelirler ama şimdilik idare etsen olur mu?" Diye sordu. Hiç düşünmeden kabul ettim. Saçlarımı okşayıp çıktı bende onu beklemeye başladım.

Biraz sonra geri geldi elindekileri sepetin üstüne koydu ve bana da bir havlu uzattı. Zaten banyodaydık. "Kapıyı kilitle kimin geliceği belli olmaz." Dediği şeyle gözlerim büyüdü. Kıkırdayıp dışarı çıktı. Bende hemen ardından kilitledim kapıyı.

O kadar iyi gelmişti ki. Olabildiğince uzun kalmıştım. "Hey, Felix yaşıyorsun dimi?" Hyunjin'in sesini duymamla korkmuştum. Sanırım düşündüğümden de fazla kalmış olmalıydım. "Çıkıyorummm" dedim ve son kez vücuduma su tuttum ve kapatıp havluyu üzerime örttüm.

Kurulandıktan sonra hyunjinin verdiği kıyafetleri giydim. Gerçekten çok bol olmuştu. Ama çokta rahattı. Kapıyı açtım. Hyunjin kapının önüne çökmüş telefonuyla ilgileniyordu. Beni görünce hemen kapattı ve ayağa kalkıp yanıma geldi. "Ah Felix, öldün sandım." Bu dediğine güldüm. Hyunjin'e baktığımda ciddileşmiş bir şekilde beni süzüyordu.

"Çok yakışmışlar." Bahsettiği şeyi anladığımda üstüme bakıp kafa mı salladım.
" Bende sevdim" hyunjin bana doğru yaklaşmaya başladığında bende geriye doğru ilerledim. " sana benden daha çok yakışmış." Yüzüme eğilerek söylediğinde kalbimin atma hızı artmıştı. Bu duygu ağır geliyordu bana. Bunu anlamış olmalı ki saçlarımı karıştırıp geri çekildi.

"Hadi gel yatıcağın yeri ayarladım." Yürümeye başlayınca bende onu takip ettim. Daha önce hiç görmediğim bir odaya girdik koyu tonlarında ama çok düzenli bir odaydı. Büyüktü de.

"Burası neresi?" Diye sormuştum. İlerdeki tekli koltuğa oturdu ve yanıtladı. "Benim odam." Gözlerim sonuna kadar açılırken daha da meraklanmıştım. "Evet gerçek evim burası değil ama babamla karşılaşmamak için burda kalmayı daha çok tercih ediyorum." Köşedeki kitaplığa yaklaştım. Bir çok kitap vardı burda. Bu kadar okuduğunu düşünmezdim. Bir süre odayı inceledim. Sonra oturduğu koltuğun yanındaki yatağa oturdum. "Çok güzel bir odan varmış. Ama keşke biraz daha rengini açsan çok iç karartıcı. " dedigimde gülümsedi. Şu gülüş beni etkilemek için yeterli sanırım.

"Öyle mi hiç fark etmemiştim." Bende gülerek karşılık verdim. Gözlerim yavaştan kapanmaya başlıyordu. "Şey ben nerede yatabilirim sanırım uykum geliyor. " Hyunjin ayaklandı. Oturduğum yatağı göstererek "sen burada yatıcaksın" dedi. "Ama sen?" Tekrar gülümsedi saçlarımı okşayıp "sen beni merak etme burda bir kaç tane daha oda var." Dedi . Burası ne kadar büyük olabilirdi ki.

Kafamla onayladım gerçekten uykum çok gelmişti. Esnediğimde hyunjin yatağı patpatladı ve uyumam gerektiğini söyledi.
Kafamı yastığa koyduğum gibi gözlerim kapanmıştı. Son duyduğum şeyde hala saçlarımı okşayan hyunjindendi. "İyi geceler meleğim."

Hyunlix~OrendaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin