15. I love you baby

110 11 7
                                    

-Felix-

Kafamdaki örtü bütün görüş alanını kapatıyordu. Lanet olsun ne oluyor. O... neden şuan, tam mutlu oluyorum derken niye şimdi çıktı karşıma? Hyunjini özledim. Ona ihtiyacım var. Sadece sarılsam bile yeter.

Ellerimi oynatamıyordum parmaklarım dışında. Ayaklarımda öyle. Sert tahta rahatsız ediciydi. Kapı açıldı daha sonra. Kafamdaki bez kalkınca gözlerimi ovuşturdum.

"Nasılsın biricik oğlum."

Kafamı kaldırdım ve cehennemin bile kabul etmeyeceği o adama baktım. Daha doğrusu hayatımı mahveden adama. Annemin ve benim.

"Seni piç kurusu."

Kaşlarını çattı ve benimle aynı hizada olacak şekilde yere çöktü. Bende gözlerimle takip ediyordum her bir hareketini.

"Çok arsızlaşmışsın Felix. Ne yaptılar sana?"

Dalga geçerek söylediğinde aklıma gelen her bir şey öfkemi kabartıyordu. Annemin gözlerimin önünde ölmesi, o adamdan yediğim her bir dayak. Annemin ki kadar acıtmıyordu gerçi.

"Nasıl böyle bir şeytana dönüştün sen? Annem seni gerçekten seviyordu. Lanet olsun ki seviyordu. O senin yüzünden öldü. Senin gibi beş para etmeyecek biri için öldü o."

Gözleri sonuna kadar açılmıştı. Ne yani bilmiyor muydu gerçekten?
Orospu çocuğu.

"O öldü mü?"

"Taşşak mı geçiyorsun benimle sen? Daha hiçbir şeyden haberin bile yok. Seni orospu çocuğu."

Yediğim dayakla canım cidden acımıştı.

"Düzgün konuş ve ciddi bir şekilde cevapla. Kim?"

Kahkaha atmaya başladığımda bir dayak daha yemiştim.

"KİM DEDİM."

"Belki inanmayacaksın ama bu senin suçun. Kafana sok bunu. Vicdan mi yapıyorsun ne bu? Onun hayatını mahvettin sen. Aldığı her bir nefesi zehir ettin ona. Ne kadar acı çekti haberin var mı? Nereden olabilir ki? Değil mi? Onun ölümünde ki en büyük suçlu sensin."

Gözleri koyulaştı bir anda. Gerçekler acıtmış olmalıydı.

"Gözlerimin önünde öldü ama biliyor musun? Ölürken, o silah kafasına dayalıyken bile sırf ben üzülmeyeyim diye gülümsüyordu bana. Sen bu kadar harika birinin hayatını mahvettin."

Tekrar vurdu bana. O gerçekten rezil biri.

"Devam et. Kendi vicdanını bana vurarak rahatlat. Daha ne kadar düşmeyi planlıyorsun?"

Tekrar vurduğunda o demir tadını almıştım bile. Artık acıtmıyordu. Gülmeye başladım,seslice.

"Hedeflerin olmalı."

Bu sefer ki hamlesi karnıma olduğunda acıtmıştı. Ağzıma gelen kanı köşeye tükürdüm. Bir anda içeriye bir adamın girmesiyle beni bırakıp adama döndü. Adamın korktuğu her yerinden belli olacak şekildeydi ve hızlı hızlı soluklanıyordu.

"Efendim!"

"Ne oldu?"

"Çok büyük bir sorun va-"

Bir anda adamın kafasına vurulan demir sopayla yere yığıldı. Vuran kişi kapının ardından çıkıp kendini gösterdiğinde gülümsemiştim. Bende onu bekliyordum. Şüphesiz geleceğinden emindim.

Endişeli gözlerle bana baktı. Yüzümdeki kanları görünce gözleri koyulaştı. Ona iyi olduğuma dair gülümsediğimde asıl hedefine yöneldi. O sırada arkasından minho gelip çözmüştü beni. Babam korkmuş ve geri geri gidiyordu. Ama sonunda duvara çarpınca kaçacak yeri kalmamıştı.

Hyunlix~OrendaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin