Siyahlı küçük bedenin arkasına geçti, hızlı ve sert bir şekilde ellerini çözdü. Felix acıyan bileklerini birkaç kere ovuşturdu. Daha sonra ayaklarını çözmeye başladı Felix. Siyahlı ise onu izliyordu. Kendisi de istemiyordu bunları yapmayı bıkmıştı artık. Babası yüzündendi bunları yapmasının sebebi. Ona karşı gelemiyordu çünkü, korkuyordu.
Eskiden hep gülen mutlu ve nazik olan çocuktan eser kalmamıştı. Gün geçtikçe içindeki bütün güzel duygular çürümüştü siyahlının. O da isterdi daha güzel bir çocukluk geçirebilmek ama karşısındaki bedenle aynı kaderi yaşıyordu hemen hemen ikisi de babaların mahkumlarıydı.
Katı olmak zorundaydı.Karşısındaki bedene üzüntüyle baktı son kez,farkettirmeden. Mor saçlı ayağa kalktı, siyahlı da onun arkasından devam etti kapıya doğru. Felix ayaklarını çözdüğünde kafasını kaldırdı odadan çıkan iki bedeni gördüğünde anlamıştı.
Arkalarından seslendi bir kere, bir kere daha. Koşmaya başladı arkalarından ama yetişemedi. Kapı hızla kapandı hemen arkasından anahtar sesini duydu Felix.
Kapıyı yumruklamaya, bağırmaya, yalvarmaya başladı. Korkardı, hep korkmuştu yalnız kalmaktan, karanlıktan, sessizlikten. Hepsini birçok kez yaşamışken hala korkuyordu.
Ağlamaya başladı annesini düşünüyordu bir yandan. Sırtını kapıya yasladı ve yere bıraktı bedenini. Hıçkırıkları çoğalmaya başladı. Bilmiyordu ki siyahlı da onunla beraber ağlıyordu...
Aynısını o da küçükken yaşamıştı çünkü. Babasının, en küçük hatasında onu o karanlık odaya kapattığı günleri hatırladı.Bu yüzden hızlıca olgunlaşmış ve katılaşmıştı kalbi.
Annesi ile çok mutluydular. Babası her zaman sinirliydi ama ne zaman bağırmaya kızmaya başlasa annesi bir şekilde sakinleştiririrdi. Bir gün annesi kansere yakalandı ve 2 ay sonra öldü.
Annesinin ölmesiyle babası, her zaman sakinleştirdiği o kötü karakterini ortaya çıkarmıştı. Artık küçük çocuğu koruyacak kimse yoktu. Her gecesi hatta her gün kabus gibiydi onun için.
Morlu önden gitmişti siyahlı ise felix'in dayandığı kapıya dayamıştı sırtını ve bırakmıştı kendini yere. Sesini duymasın diye eliyle kapattı ağzını, dizlerini kendisine çekti. İkisi de ağlıyordu şu an tek bir farkları vardı.
Biri sessizce biri şiddetle...
~
Kalkmamıştı yerden, kalkamamıştı. Sadece ağlıyordu, gözleri şişmişti ağlamaktan. Başı da ağrıyordu. Karnına bir sancı girince yavaşça ayağa kalktı yerden destek alarak. Yatağa doğru giderken başı dönmeye başladı.Bedenini daha fazla tutamadı ve yere yığıldı.
Siyahlı da saatlerce oturdu onunla beraber.Felix'in sesleri kesilince kalkmaya karar verdi.Oda yerden destek alarak kalktı.Tam gidicekken çıkan sesle beraber içini korku kapladı.Hemen cebinden çıkardığı anahtarla açtı kapıyı. Yerde yatan bedeni görünce gözleri büyüdü "siktir".
Koşarak yanına gitti.Elini nabzına koyduğunda atan nabzını hissetmesiyle derin bir nefes verdi. Ellerini önünde duran küçük bedenin bacaklarına ve boynuna doladı.Hemen ayağa kalktı.Dikkatli ama hızlı bir şekilde çıktı evin merdivenlerini.Yukarı çıkınca aşina olduğu odaya girdi ve ilk karşısına çıkan yatağa yatırdı Felix'i.
Kenarda şaşkın bir şekilde duran çocuğa baktı " Chan birkaç saat ona bakabilir misin? " Diye sordu. Chan hemen yatan çocuğun yanına gidip kontrol etti ve ardından kafasını salladı " Merak etme iyi şuan , bakarım ben " dedi sona doğru güven verici gülümsemesiyle.
Siyahlı teşekkür etti sorun olursa aramasını söyleyip çıktı odadan. Chan eline bir serum aldı, yatağın yanındaki çubuğa sabitleyip Felix'in koluna ayarladı.Kenarda duran örtüyü üstüne örttü ve masasına geçip bazı evraklarla uğraşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyunlix~Orenda
AcciónHala dudaklarıma bakarken refleksle dudaklarını yaladı ve bunun yüzünden benimde bakışlarım onun dudaklarına kaymıştı. Daha önce bakmadığım için kendime lanet ediyordum. Hayatımda gördüğüm en iyi dudaklara sahipti. Tanrı özenle yaratmış gibiydi. AN...