16. Game

99 10 5
                                    

-hyunjin-

Gözlerimi açtığımda kollarımın arasındaki meleği görmemle gülümsememe engel olamamıştım. O gerçekten inanılmazdı. Gerçeklik dışı bir eserdi.

Saçlarını okşadım. Her zamanki gibi bu muhteşem kokusunu içime çektim. Saçlarına bir öpücük bırakıp yavaşça kollarını kendimden ayırdım.

Çok yorgun olmalıydı. Bu yüzden ona güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Saate baktığımda erken olduğunu ve daha fazla vaktim olduğunu fark ettim. Bu güzeldi. Hazırlamak için uzun bir vaktim vardı.

Sessizce yataktan kalktım. Felixin üzerini güzelce örtüp terliklerimi giydim. Dün gece üstümü değiştirmemiştim. Bu yüzden birkaç kıyafet alıp banyoya girdim ve duş aldım.

İşlerimi halledince mutfağa indim ve fazla bilgim olmadığı için video tarifleri açtım. Hoşuma giden ve yapma imkanım olanları teker teker denedim.

----------

Sanırım nerdeyse 3 saattir mutfaktayım 6 çeşit yemek yapmıştım ama lezzetlerinden pek emin değildim. Beğenmesi dileğiyle son olarak çatal kaşıkları da koydum. Tekrar saate baktım. 10 su ve büyük ihtimalle Felix birazdan uyanırdı. Ellerimi yıkayıp önlüğümü çıkardım.

Daha sonra minik bebeğimin yanına gittim. Hala bir bebek gibi yatıyordu. Yanına uzandım ve onu izlemeye başladım .

O tanıdığım en güçlü insandı. Yaşadığı onca şeye rağmen hala gülebilmesi bile mutlu ediyordu beni. Annesini gözlerinin önünde kaybetmesi ve babasının yaptığı onca şeyden sonra bile hala hayata olan inancını yitirmemişti. Onu gerçekten çok seviyordum. O bir nevi benide kurtarmıştı. Ben sadece babamın dediklerini yapan bir pislikten ibarettim. Ama onun sayesinde o pisliğin avucundan çıkma cesaretim olmuştu. Ona bir çok şey borçluyum ve bu borcu hayatımın sonuna kadar ödemek istiyorum.

Elimi yanağına koydum. O da bir anda yüzünü elime daha çok bastırmıştı. Bu hareketine gülüp dudağına küçük bir öpücük koydum.

"Benim minik meleğim uyanmış mı yoksa?"

Hayır anlamında kafasını sallamıştı. Küçük bir kahkaha attım ve tekrar öptüm onu. Geri çekilirken kafamı tuttu ve daha çok bastırdı kendisine. Aynı benim de olduğu gibi onunda bu öpücüğe ihtiyacı vardı.

Ellerimi yüzünün iki tarafına yerleştirdim ve yanından kalkarak üstüne ağırlığımı vermeden uzandım. Hala gözlerini açmıyordu ve bu şeyden memnun olmuşcasına gülümsüyordu. Gülümsemesini de öptüm ve ayrıldım muhtaç olduğum dudaklarından. Kulağına eğildim ve sessizce fısıldadım.

"Bizi bekleyen bir kahvaltı var bebeğim."

Gözlerini açtı. Bende onu görebilmek adına geri çekildim. Üstünde kendimi dikleştirdim ve şuan altımdaki bu olağanüstü bedene baktım.

Tekrar geri eğildim ve dudaklarına küçük bir öpücük daha kondurdum. Bu sefer o konuşmuştu.

"Bütün gün yapabilir misin şunu?"

Ona gülümseyip kafamı salladım.

"İstemesen bile mecbur kalacaktın"

Kaşlarını kaldırdı. Ardından gülümsedi tekrar.
Üstünden kalkıp ayağa kalktım.

"Hadi bebeğim yemek yiyelim."

Elimi ona uzattım o da kabul edip tuttu ve kendisini kaldırdı.

"Ah kahvaltıyı senin hazırlaman harika bir duygu hyunjin."

"Sabah kalktığımda seni görmekte öyle."

"Öyleyse bunu her zaman yapalım."

"Kesinlikle yapmalıyız."

Hyunlix~OrendaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin