-Felix-
Görmek istediğim beden karşımda duruyordu. Gülerek baktı bana,hemen yanına koştum sarıldım ona. Çok özlemiştim onu. Yüzünü görmek için kaldırdım kafamı , parlıyordu adeta ,çok güzeldi her zamanki gibi.
"Seni çok seviyorum oğlum,herşeyden daha çok." "Bende seni seviyorum,anne." Diyebildim sadece. Kollarını ayırdı yavaşça , yüzü düştü bir anda. Ne olduğunu anlamaya çalışırken itti beni. Ağlamaya başladı. Korkmaya başladım.
"Özür dilerim." Dedi hıçkırıklarının arasından. Her gece dinleyerek uyuduğum sesi tekrar duymuştum.Daha sonra yüzünü kaldırdı ve bana baktı "Neden?" Diye sordum."Hayatının böyle olmasının sebebi benim Felix, özür dilerim, özür dilerim." Giderek artıyordu sesi.
Bir anda ağlamayı kesti. Elini arkasına attı çıkardığı aletle beraber gözlerim büyüdü. "Sana her zaman değer verdim oğlum,o adamı sevdiğim için özür dilerim , senin için iyi bir anne olamadım, beni affet diyemem buna hakkım yok biliyorum "elini kaldırdı ve silahı kafasına dayadı.
Yapmazdı değilmi?
Yapamazdı...
Yanına bile gidemiyordum bacaklarım izin vermiyordu."Anne ne olur bırak onu." Ağlamaya başladım . Gözlerime baktı." Ben seni koruyamadım, kurtaramadım o adamdan , annen olarak bunu yapmam gerekirdi, yapamadım. Bunların hepsi benim yüzümden. Cezasını çekmem gerekir.
Seni seviyorum oğlum."dedi. Gözlerindeki kararlılığı gördüğümde anladım gerçekten yapıcağını. Bacaklarım beni serbest bıraktığında ona doğru bir adım atmamla çekti tetiği. Ani sesle dizlerimin üzerine düştüm. Hemen karşımda yerde yığılmış bedeni gördüm . Attığım çığlıkla açtım gözlerimi-Chan-
Ne kadar uğraşsam da uyanmıyordu. Ağlıyordu karşımda ama hicbirşey yapamıyordum. En sonunda çığlık atarak uyandı ve yatakta dik bir şekilde doğruldu. Ne yapıcağım diye düşünürken aniden sarıldım ona . Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Kafasını göğsüme yasladım . "Geçti,geçti." Rahatlaması adına söyledim birkaç kere. Benden küçük gözüküyor ve çok sevimli. Elleriyle kıyafetimi sıkıyordu.Neredeyse 10 dakika boyunca ağladı o şekilde. En sonunda ellerini gevşetti ve geri çekildi. Gözlerine baktım, ıslanmış kirpikleriyle çok daha tatlıydı. " İyi misin?" Kafasını kaldırdı ve başını salladı. Gözleri şişmişti ağlamaktan. Kafasını tekrar yastığa koydu ve gözlerini kapattı.
Aç olduğunu düşündüm yataktan kalktım kapıyı kapatarak çıktım odadan. Aşağıya indim kimsenin olmadığını görünce mutfağa girdim ve dolaptan çıkardığım birkaç şeyle beraber çorba ısıttım.
Yaptıklarımı tepsiye yerleştirip yukarı çıktım, dirseğimle kapıyı açtım . Hala yatıyordu. Tepsiyi yatağın yanındaki sehpaya koydum. Ve sandalye çektim bir tane. Birkaç kere seslendikten sonra kalktı. Sırtını yatağın başlığına dayadı. Boş bir şekilde bakıyordu. Ama hala sevimliydi. " En azından birkaç birşey yemelisin." Gülümseyerek söyledim. Ellerine kaydı gözüm. Titriyorlardı. Tutmak isterdim ama rahatsız olurdu.
Çorbayı aldım ve kaşığa bir miktar doldurduktan sonra Felix'e uzattım. Başta yemesede yoğun ısrarım üzerine yemeye başladı.
- yazar -
Chan Felix'e kendisini tanıttı. Bir nevi buranın doktoru sayılırdı. Chan bir şekilde onu mutlu etme çabasıyla gülerek konuşuyordu. Yaşını sordu felix'e."22" dedi Felix. Chan gülümsedi tekrar" bende 25 neyseki aramızda fazla yaş yok , sevindİm " dedi.
Felix, Chan'ın dediği şeyle ona karşı ilk defa gülümsemişti. Chan bunu görünce yüzündeki gülümsemesini büyüttü.
Kapıda onları izleyen bir beden daha vardı. Bunun farkında olmadan konuşuyorlardı ikisi. Uzun boylu , siyah saçlı, koyu gözleriyle bakıyordu onlara. Sarışın olanın gülümsediğini görünce biraz da olsa sevinmişti. Ama onun mutluluğunun uzun sürmeyeceğinin farkındaydı.
Siyahlının babası gelmişti. Neler olacağını kestirebiliyordu hemen hemen . Küçük olanın mutluluğunu bozmak istemiyordu ama zorundaydı. İçeri adımladı, yavaşça. Felix, farkettiği an yüzündeki gülüşü sildi. Chan ayağa kalktı ve ona dönüp" hoşgeldin" dedi. Siyahlı kafasını salladı. Daha sonra Felix'e döndü. " Benimle gelmen gerekiyor, kalk hadi" dedi. Biraz daha yaklaştı ve kolundan tuttu. Felix hızla ayaklarını yataktan çıkardı.
Siyahlı çekiştirmeye başladı küçüğü. " Ne oluyor,nereye götürüyorsun?" Dedi korkarak. Cevap vermedi siyahlı. İlk başta getirdiği odaya getirdi Felix'i. Aynı yere oturttu ve ellerini bağladı. Kısa bir bakış attı ve geri çekildi.
Felix ona sorgularcasına bakıyordu. Siyahlı ise göz teması kurmaktan kaçınıyordu. Daha sonra kapı açıldı ve içeri uzun yapılı biri girdi. Baştan aşağıya siyahtı. Eldivenlerine kadar herşeyi. Siyah saçlı adamın önünde başını eğdi. Arkalarından morluda gelmişti.
Adam felix'e doğru yaklaştı. Daha sonra arkasını dönmeden konuştu.
" Buldunuz mu o piçi ?" " Maalesef bulamadık baba." Adam derin bir nefes verdi. Tekrar felix'e doğru yürümeye başladı. Felix korkudan kafasını eğdi. Adam elini felix'in çenesini doğru koydu ve kaldırdı." O baban denecek piç nerede?"diye sordu sinirli bir şekilde.Felix korkudan titremeye başladı."bilmiyorum"dedi titreyen sesiyle. Adam sinirle güldü. Felix bakışlarını tekrar yere doğrulttu. Felix'in ona bakmadığını görünce " BANA BAK " diye bağırdı. Gözyaşları süzülmeye başlamıştı daha şimdiden. Adam bunu görünce daha da sinirlendi.
"Çıkın" dedi arkasındakilere. Siyahlı olan " baba " dedi sessizce." ÇIK HYUNJİN!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyunlix~Orenda
حركة (أكشن)Hala dudaklarıma bakarken refleksle dudaklarını yaladı ve bunun yüzünden benimde bakışlarım onun dudaklarına kaymıştı. Daha önce bakmadığım için kendime lanet ediyordum. Hayatımda gördüğüm en iyi dudaklara sahipti. Tanrı özenle yaratmış gibiydi. AN...