"Bu bir rüyaydı, rüya olmak zorunda."
"Hep beraber olacağız"
Sarıldı, sarıldı ve ben bittim.Sanırım bir dakikalık sarılışın ardında ayrıldık ve ben çok utanç verici bir şey yaptım koştum. Evet koştum yüzüne bakmadan koştum.
Odama döndüğümde nefes nefeseydim bunu gören Beyza "Zeynep iyi misin?" Diye sordu evet anlamında başımı sallayarak karşılık verdim. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım,yatağa oturdum ve yaşadıklarımı düşünmeye başladım hemde en başından. Çok ilginçti hiç sevilmediğimi kimsenin beni görmediğini hayalet olduğumu düşünürken biri benim hayalet olmadığımı kanıtladı, ve bu kişi daha ötesi üç haftadır tanışmamıza rağmen seni bırakmayacağım diye söz verdi.
Benim için en önemli olan da buydu bırakılmamak. Sevilmesem de olurdu, hayalet olup görülmesemde olurdu ama yeterki birisi beni bırakmasın her şeye dayanırım belki ama buna dayanamam. Çünkü ben çok yoruldum yarım kalmaktan çok yoruldum herkesin yanında durup kimsenin benim yanımda durmamasından çok yoruldum.
Hep kendimi suçladım neden diye neremi sevmediler, hangi huyumdan hoşlanmadılar ben ne yaptım ki beni burada bıraktılar.
İlk başta annem sonra babam ve sonra arkadaşlarım.
Hepsi beni bir eşya gibi bıraktılar.
O yüzden çok korkuyorum, bırakılmaktan. O yüzden Yusuf'a kızdım, beni bırakacakmış gibi davrandığından. Benim hiç arkadaşım olmadı pardon hiç dostum olmadı ne zaman dostum oldu desem ertesi gün bıraktılar, evet arkadaşım oldu o arkadaşlarda yüzüne gülüp arkandan bıçaklayanlardandı. Ben hep sözünü tutan biriyim, hep doğruluk isteyen biriyim neşe doluyum hiç enerjim tükenmez, heyecanlı olunca çok konuşurum.
Bunlar kötü özellikler mi? Çok denedim değiştirmeyi çok denedim ama olmadı sonunda yine özüme döndüm. Dalmışım yine o karanlık dünyama ama beni bu karanlık dünyamdan uyandıran da yine o oldu, Yusuf. Beni arıyordu kafam kaldırım etrafa baktığımda bizim okuldan nede diğer okuldan hiç bir öğrenci yoktu aça bir şey mi oldu endişesiyle hemen telefonu açtım.
"Zeynep, neredesin sen?"
"Odadayım. Noldu ki?"
"Hepimiz seni bekliyoruz çabuk buraya gel etkinlikler başlıyor."
Telefonu kapattım hemen lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım saçlarıma bakıp biraz daha sıkıp koşarak odadan çıktım buluşma alanı uzak değildi ama koşarşam da üç dakika içinde oradaydım. Kalabalığı görünce biraz yavaşlayıp, bizim okulu aradım en baştalardı Yusuf'un okulunun yanında. Hemen çaktırmadan sıranın en arkasına geçtim, fakat bu hareketim fark edilmişti artık yapabilecek hiç bir şey yoktu artık göz önündeydim ve bundan kaçamazdım. Neyse ki hayal ettiğim kadar bir şey olmadı sadece sıranın başına geçmiştim aynı zamanda da Yusuf'un yanına.
Kemal hoca yüzüme bakıp konuşmaya başladı;
"Evet sevgili gençler, bugün ilk etkinliğimizi yapacağız. Hemen üflemeyin biz buraya sosyalleşmeye aynı zamanda eğlenmeye geldik o yüzden ilk günün etkinliği bir oyun seçtik. Bu kavanoz da takımlar yazılı bu takımlar ormanın içinde ki hazineyi bulmaya çalışacaklar ve ilk bulup buraya gelen takım benden bir ödül kazanacak. Ödül ne tabi ki size söylemeyeceğim bu hiç bilmediğiniz bir anda karşınıza çıkacak bir ödül şimdi, takımları söylüyorum notları veriyorum ve siz dağılıyorsunuz."
Heyecanla kavanoza eğildi ve ilk takımı söyledi tekrar eğildi ve ikinci takımı söyledi tekrar eğildi ve üçüncü takımı söyledi....
Son kağıdı almak için eğildi ve altıncı takımı söyledi;