"Arkadaş olalım mı?"
🐎
Olayın üzerinden 1 hafta geçti. Hepimiz en az hafta bir görüşüyorduk olaydan sonra daha da yakınlaşmıştık ve aramız iyi gidiyordu. İlk kavgalarımız birbirimizi tanımadığımızdan olmuştu bence.
Bugün de o buluşmalardan biriydi, Yusufla beraber gidecektik buluşma noktasına. İlk önce Yusuf beni alacaktı, sonra beraber el ele buluşma noktasına yani AVM'ye gidecektik.
Kocaman dolabın içinden giymek için bir şey bulamıyorum yine, ama aklıma bir şey geldi. Saçlarımı tarayıp güzelce düzelttim. Dolabımdan geniş siyah kargo pantolonunu çıkardım, üzerine siyah oversize üzerinde "ı want to" yazan tişörtümü giydim.
Siyah gözlüklerimi, takıp kargo çantamın içine kitap da koyduktan sonra odamdan çıktım.
"Anne ben çıkıyorum."
"Tamam kızım, dikkat et."
"Merak etme."
Kapıyı açtım tam ayakkabılarımı giyerken mesaj geldi. Tabi ki Yusuf'tandı.
Yusuf:Sevgilim kapının önündeyim.
Zeynep: Tamam geliyorum.
Hızlıca ayakkabılarımı giydim ve elimden geldiğince hızla aşağı indim. Binanın önündeydi sitenin değil. Onu her sabah görmeme rağmen özlüyorum, hergün konuşmama rağmen özlüyorum.
"Hadi gidelim."
"Sarılmak yok mu?"
"Sitedeyiz Yusuf."
"Olabilir."
"Olamaz yürü bizi beklerler dakik bir insanım biliyorsun."
"Ee, nasılsın bakalım"
"İyidir sen?"
"Seni özledim."
"Ayy, şapşik yaa."
"Bence yeterince uzaktayız." Ne yaptı sizce? Tabi ki elimi tuttu. Sevinçle yüzüne gülümsedim.
"Gülüşün bana oksijen
"Ben gülmeyince nefessiz mi kalıyorsun yani?"
"Evet."
"O zaman artık gülmeyeyim bakalım nereye kadar gidiyo."
"Sen sevgilini öldürmek mi istiyorsun?"
"Hayır sadece deney yapıyorum."
"Şimdide ne kadar hızlısın deneyi. Taş köprüye kadar yarış."
"Ama baya var."
"Yokya hemen şu duvarı geçince."
"Ya seni yakalarsam, veya geçersem."
"Bir dilek hakkı."
"Kabul, sen önden."
Der, demez koşmaya başladım, hızlı koşardım ve sırf dilek hakkı için beni geçecekti. Tahmin ettiğim gibide oldu Taşköprü'nün tam ortasında elimi tuttu ve beni kendine çekti.