Yaptığım şeyden hiç emin değildim.
Hisler ve takıntılar arasında ne kadar ince bir çizgi var? Beslenen her his aslında gizli birer takıntı mı? Kalp bir şeyi ne kadar fazla isteyebilir? Hiçbirinin cevabından emin değildim. Tıpkı Taehyung'u ne ara bu kadar takıntı haline getirdiğimi de bilmediğim gibi.
Tüm bunlar olmadan önceki hayatımı düşünüyordum. Tek odağım derslerim ve akademik başarıydı. Yüksek notlar almak beni mutlu eden yegane şeydi ve kaostan ve hislerden uzak, sakin bir hayat sürerdim. San konusunda bir şeyler yapmaya karar verdiğimden beri ise her şey sarpa sarıyor, kendimi yapmayacağım şeyleri yaparken buluyordum.
Taehyung'u takip etmek de bunlardan biriydi.
Kendisi San'la beraber hayatıma giren bir başka isimdi ve itiraf etmekten korksam da ona muhtaçtım. Kim Taehyung San'a giden yoldu ve o olmadan bir şey başaramayacağımı biliyordum. Casino Royal'de geçirdiğim gece bana San ve San gibiler hakkında ne kadar az şey bildiğimi hatırlatmış, onu elde etmek istiyorsam kirli oynamam gerektiğini anlamama neden olmuştu. Yine de hala Taehyung'a ihtiyacım vardı çünkü dediğim gibi, önceden sürdürdüğüm hayat oldukça sakindi. Fazla tecrübem ve en önemlisi, bu konularda özgüvenim yoktu.
San konusunda o kadar hırslanıyordum ki gözlerim bunun artık hislerden çok takıntılarla ilgili olduğunu göremeyecek kadar körelmişti. Aşkın gözü kördür, derler. Doğruydu ancak saplantılı birinin de düzgün düşünemediği gerçekti çünkü Taehyung mesajlarıma cevap vermiyor diye bir sapık gibi onu evine kadar izlememin başka bir açıklaması yoktu.
Motor ehliyetim olsa Sakura'yı buna hiç alet etmezdim ama ona mecburdum ve bir öğleden sonra Taehyung'un dersten çıkmasını beklememizin sebebi buydu. Sakura zorunda kalmadığı sürece kullanmadığı, ailesinin on sekizinci yaş günü hediyesi olarak aldığı motoruna yaslanıyordu ve ben de hemen yanında, kollarım göğsümde bağlı bir şekilde dikiliyordum. "Hala bunun mantıklı bir fikir olduğunu düşünmüyorum," dediğinde ona dönmüş ve sıkıntıyla "Benden kaçıyor." demiştim. "Daha doğrusu... Görmezden geliyor. Onu okulda yakalayamıyorsam evinde köşeye sıkıştırırım."
Arkadaşım buna gözlerini devirerek karşılık vermiş ve fazla çabaladığımla ilgili bir şeyler söylemişti ama Taehyung'un fakülte binasından çıktığını gördüğüm için onu çok da dinlememiş, kollarımı çözüp heyecanla "Çıktı! Çıktı!" demiştim. Kaskı kafama geçirirken bir yandan gözümü ondan ayırmıyor, bir yandan da Sakura'ya "Hadi!" diyordum. Taehyung park halindeki motoruna binerken Sakura da motoru çalıştırmaya hazır bir şekilde bekliyor ve hala söyleniyordu.
Açıkçası Taehyung'un nereye gideceğini bilmiyordum. Bu saatte eve gitmiyor olabilirdi ve karşısına çıkıp ona ne diyeceğim hakkında pek fikrim de yoktu. Sadece... Aklıma gelen ilk şeyi yapıyordum işte. Doğaçlama takılıyor ve işlerin istediğim şekilde gitmesini umuyordum.
Taehyung okulun otoparkından çıkarken aradaki mesafeyi koruyacak kadar bekledikten sonra Sakura da motoru çalıştırdı ve peşine takıldık. İkimiz de kask takıyorduk ve bizi tanımamasını umuyordum. Yakalanırsak çok rezil bir durum olurdu.
Büyük binalar apartmanlara, apartmanlar yerini gecekondulara bırakmış, dakikalar birbirini kovalarken işlek caddelerden izbe sokaklara girmiştik. Hava yavaş yavaş kararırken uyuşturucu çektiği belli olan insanlara, evsizlere, dilencilere ve pek de tekin görünmeyen tiplere kısa ama şaşkın bakışlar atıyordum. Taehyung'un böyle bir yerde ne yapıyor olduğunu bilmiyordum. Belki de onu takip ettiğimizi anlamıştı ve bizi taklaya getirmeye çalışıyordu. Bu düşünce omurgamın titremesine neden olurken Sakura'nın beline daha sıkı sarılmıştım. Ne olursa olsun şimdi duramazdık çünkü yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmiştik. Taehyung bir yere çekene kadar bu motordan inmeye niyetim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙝𝙖𝙧𝙙 𝙛𝙚𝙚𝙡𝙞𝙣𝙜𝙨, 𝙩𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠
Fanfiction⛓️ strangers to lovers • college!au ❝jeongguk, hoşlandığı çocuğun hayatına girebilmek için onun yakın arkadaşı olan taehyung'dan yardım ister.❞ seme!tae uke!gguk