7

1.8K 278 176
                                    

"Dünyadan Bungguk'a!.."

Kulaklıklarımdan zor duyduğum arkadaşımın sesiyle bir süredir düşünceler eşliğinde daldığım ekrandan bakışlarımı çekmiş, kablosuz kulaklıklarımdan birini çıkarmış ve kaşlarını kaldırarak bana bakan Sakura'ya ben de kaşlarımı kaldırarak cevap vermiştim.

"Çok düşünceli görünüyorsun," demişti usta hareketlerle elindeki kalemi çevirip dururken. "İyisin, değil mi? Bugün pek konuşamadık."

Diğer kulaklığımı da çıkardığımda sonunda bir süredir hapsolduğum sessizlikten kurtulup kafedeki uğultuyu duyabilir hale gelmiştim. Sesli ortamlarda ders çalışırken sırf uğultuyu bastırsın diye kulaklık takıyor veya beyaz gürültü gibi sabit şiddetteki rahatlatıcı sesleri dinleyip odak seviyemi arttırmaya çalışıyordum.

Elim, buzları çoktan erimiş soğuk kahveme giderken acelesiz bir şekilde pipetten bir fırt çektim ve "İyiyim," dedim her ne kadar öyle olmasam da. "Sadece yarına yetiştirmem gereken iki ödev var ve vizeler yaklaşıyor, biliyorsun."

Yalan değildi, dersler iyice yoğunlaşmışken hayatın normal akışında da bunun için oldukça stres yapan ben, şimdi tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de zihnimdeki San ve Taehyung ile mücadele ediyordum. Birkaç gün önce Taehyung'u öpmüş olduğuma inanamıyordum. San'ı kazanmak için onu etkilemem gerektiğine ikna olmuş, bu yüzden Taehyung'dan bu konuda yardım istemiştim ve tüm bunlardan bıktığı her ne kadar belli olsa da beni geri çevirmemiş, amatör öpüşüme karşılık verip nerelerde hata yaptığımı söylemiş, birkaç tavsiye bile vermişti. Derin sesiyle üzerinde çalışmam gerektiğini söylediğinde dudaklarımız hala birbirlerinin sıcaklıklarını taşıyorlardı ve o karşımda hafif nemli saçları, üzerinde basit bir tişört ve elleri ceplerinde, bu onu hiç etkilememiş gibi yüzüme bakarken tek yapabildiğim dengesiz nefeslerimi bir düzene sokmak adına derince soluklanmak ve aptal gibi "Tamam," demekti. "Tamam, teşekkür ederim. Ben artık gideyim."

Cidden, ne diyeceğimi bilememiş ve Taehyung'u öpmenin beni bu denli bozguna uğratmasına hayretler ederek hızla odasından çıkmıştım. Kısa sürdüğünün farkındaydım. Taehyung'la konuşmam ve dudaklarımızın art arda birkaç kere buluşması en fazla on dakika sürmüş olabilirdi. Yine de hayatımda ilk defa geldiğim gecekondudan bozma o evde zaman bükülmüş ve biz beraber saatler geçirmişiz gibi hissediyordum. Sanki içeri adım attığım an uzay-zaman ilkeleri başka bir şekilde işlemeye başlamış ve dünyamızdaki bir dakika burada bir saate denk gelmişti.

Ben ellerim iki yanımda yumruk halinde ve gözlerim iri iri açılmış bir şekilde aceleyle evden çıkmaya çalışırken koridora Taehyung çıkmış, "Jeongguk!" demişti. Alık olduğuna emin olduğum ifademle ona döndüğümde gözleri neden böyle davrandığımı anlamıyormuş gibi biraz üzerimde oyalanmış, ardından boş vermiş olmalı ki "Çok tekin bir yer değil burası," demişti. "Taksi çağıralım, iki dakika bekle."

O cebinden telefonunu çıkarırken tek yapabildiğim başımı usulca sallamak olmuş, teşekkür etmeyi bile düşünememiştim. Bulunduğumuz mahallenin pek güvenli olmadığını Sakura'nın motorunun üzerinde buraya gelirken de anlamıştım zaten. Bilmediğim şey Taehyung'un neden burada kaldığıydı. Üstelik yalnız da yaşamıyordu. Küçük kız kardeşi ve hala kim olmadığını bilmediğim ama ayakkabılardan anladığım kadarıyla bir kadınla beraber kalıyordu ve San'ın grubunda olup oldukça pahalı bir motora sahip olmasına rağmen neden böyle derme çatma bir yerde yaşadığına akıl mantık erdiremiyordum.

Gerçi, Taehyung'un çalışıyor olmasını da beklemezdim ama Casino Royal'de, San'ın babasının mekanında barmen olduğunu bizzat kendi gözlerimle görmüştüm. Bir kez daha Taehyung'u çok az tanıdığımı fark ediyordum. San, Hoseok ve Mingyu gibilerle takılsa da hayatı onlarınkinden oldukça farklıydı. En azından şimdiye kadar tanık olduklarım bunu gösteriyordu.

𝙝𝙖𝙧𝙙 𝙛𝙚𝙚𝙡𝙞𝙣𝙜𝙨, 𝙩𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin