İyi okumalar.
Bugün maç vardı ve Tarık ile beraber gidecektik antrenmana, bu biraz sinir bozucu oluyordu bazen.
Benimle arada geliyordu böyle ama takımdaki bazı kızlar Tarık'a yiyecek gibi bakıyordu, gözlerini oyasım geliyordu.
En azından bu seferki maçımız erkeklerle olacaktı pek fazla kız olacağını düşünmüyordum, ya da karşı takımdaki yakışıklılardan Tarık'a sıra geleceğini düşünmüyordum.
Spor salonuna vardığımızda direkt olarak antrenmanlara başladık, maç iki buçuk saat sonraydı, bir saat çalışacaktık ve sonra zaten seyirciler gelirdi. Biz de bir buçuk saat aramızda taktikleşirdik soyunma odasında.
Biz yerlerimize geçmiş çalışırken bazen takımdaki kızların gözü kayıyordu Tarık'a ama o hiç oralı olmayıp beni izliyordu. Yicem.
Ona hafif bir tebessüm gönderip, "Erkek keseceğinize biraz odaklanın isterseniz!" diye bağırdım hafiften.
Az önce Tarık'ı kesen kızlar hemen kızarıp bozarırken önlerine dönüp odaklanmaya çalıştılar.
Bir saat sonra soyunma odasına dönüp hazırlanıp, konuştuktan sonra maç vakti gelmişti.
Sahada herkes yerini aldı, ben smaçördüm ve cidden smaç basmaya bayılan biriydim. Lisede bir kız bana hafif sesini yükseltmişti ve o gün beden dersinde karşı takımda orta sahadaydı, ben de smaçördüm. Ve çok sert bir şekilde ağzına smaçı basmıştım. Pişman değildim.
Annemi çağırmışlardı okula çünkü kızın çenesi kaymıştı, bayağı gülmüştüm. Ama annemden güzel de bir dayak yemiştim. Değmişti.
Karşı takımı hafif bir süzdüm, cidden yakışıklı çocuklar vardı. Ah voleybolcular... Voleybol oynayan erkekler cidden mükemmeldi, özellikle orta sahadaki bayağı yakışıklıydı.
Ben onu süzerken o da bana yamuk bir sırıtış gönderdi. Boyu muhtemelen 1.89, 1.90 gibiydi, kumral ve yeşil gözlüydü.
Çıkışta instagram'ını alabilirdim belki...
Ben bunları düşünürken maç başladı, ilk seti onlar aldı, ikinci set bizdeydi ve üçüncü sette aramızda fazla bir fark yoktu.
Bu sayıyı alırsak kazanırdık.
Melis topu bana kaldırdığında zıplayarak smaç bastım sertçe, güzel bir şekilde karşılayarak arkadaşına attı topu.
Tam üçledikleri sırada karşındaki smaçörleri topu karşılayamadı ve sayı bize geçti.
Kazanmıştık.
Hemen Tarık'a doğru baktım, gülerek alkışlıyordu ve sahaya iniyordu.
Sahaya girdiğinde çoğu göz bize dönmüştü ama umursamayarak gidip sarıldım, o da etrafıma kolkarını sarıp kafamın üzerine bir öpücük kondurdu.
"Tebrikler şampiyon"
Güldüm ve çekildim, o da sahadan çıktı.
Karşı takımla el ele sıkışırken yeşil gözlü çocuk çıkışta biraz konuşmak istedi, kabul ettim.
Bir arkadaş edinsem sorun olmazdı heralde.
Bir duşa girdikten sonra Tarık'ın yanına gidip onu erkenden yolladım akşam görüşürüz diyerek, sonra ise hala salonda tribünlerde oturan çocuğun yanına adımladım.
Tarık'a söylesem kesinlikle izin vermezdi bu çocukla konuşmama, bu yüzden takımdan arkadaşımla olacağım diyerek yolladım onu.
Yanına oturduğumda omuzlarını dikleştirerek elini uzattı sıkmam için, "Ben Kerem."
Elini sıktım hafifçe, "Ben de Naz, memnun oldum"
"Bende memnun oldum"
"Neden çağırmıştın beni?" diye sordum.
"Arkadaş olmak istedim, senin için de sıkıntı olmazsa yani istersen tabii" dedi.
"Tabii, olur. Sıkıntı yok"
"Telefon numaranı alabilir miyim hemen? Yoksa şu kapı önünde bekleyen abin ben telefon numaranı alamadan beni öldürecek gibi bakıyor" diyerek güldü.
"Telefon numaranı ver de ben artık gideyim, can güvencem yok" diyerek de devam etti sözlerine.
Güldüm ve uzattığı telefonu alıp numaramı yazdım.
"Görüşürüz" dedi kalkarken.
Ben de görüşürüz dedikten sonra yanımdan ayrıldı, Tarık bana doğru yürümeye başlamıştı Kerem giderken.
Tam yanından geçiyordu ki omuz attı resmen Kerem'e, ergen çocuklar gibiydi.
Kerem de bunu düşünmüş olmalı ki güldü ve geçip gitti, uzatmadı.
Yanıma geldiğinde kollarını göğsünün altında bağlayarak, "Hani sizin takımdan bir kızla olacaktın sen?" diyerek kınay eyle sordu, özellikle de 'bir kızla'ya vurgu yapmıştı.
"O da karşı takımdan, hangi takımdan olacağını söylememiştim sonuçta" diyerek omuz silktim ve yanından geçerek yürümeye başladım.
O da ofladı ve yanımda yürümeye başladı, "O çocuğu gözüm hiç tutmadı, telefonuna ne yazdın sen onun? Telefon numaranı verdiğini söyleme bana sakın" dedi.
Sustum bende.
Bir kaç dakikalık suskunluğumdan sonra o konuştu, "Neden susuyorsun?"
"Telefon numaranı verdiğini söyleme sakın dedin, bende susuyorum işte" dedim.
"Cidden verdin mi numaranı Naz?" diye tekrar sordu.
Kafamı aşağı yukarı salladım, yine ofladı.
Yanımda homurdanmalarına devam ederken arabanın yanına kadar gelmiştik, akşam olduğu için etraf karalnıkltı ve ağaçlığın orada bir gölge vardı.
Gözlerini kısarak baktığımda o... Bu olabilir miydi.
Bu gerçek olamazdı.
O yaşıyor olamazdı.
Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu ve gözlerim yavaşça kapandı.
En son yere düşmüştüm ve Tarık'ın bana korkarak seslenişini duymuştum.
ꨄ
Bölüm sonu.
Sizce nasıldı?
İyi geceler'🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voleybolcu |•texting•|
Short Story05**: Voleybolcu kızlara değil, 05**: Sana zaafım var. 05**: Bir insan nasıl bu kadar kör olur? 05**: Anlatsana biraz? Naz: Hay ben senin! Nur: Kimsin lan sen!? Naz: Sensin kör bi kere, Allah'ın cezası şimdi yazılır mı?! 05**: Fark etti mi? ...