İyi okumalar.
Tarık eve gelmiş yatağımın karşısındaki koltukta oturuyordu.
Bavulumu tekrar hazırlamıştım o gelene kadar, her zaman Tarık'la kalamazdım. Bu ona yük olmak olurdu, zaten ileride bu konuyu açacaktım ona ama söyledikleri sinirlerimi bozdu ve iki güne evden ayrılmaya karar vermiştim.
Sabah evden erken çıkıp ev arayacaktım, yüklü miktar birikmişim vardı zaten. Evi aldıktan sonra çalışırdım da, kendimi geçindirebilirdim.
"Naz bu bavullar ne?"
Yavaşça yattığım yerden kalktım ve yatağımın ucuna oturdum. "İki güne kadar gideceğim Tarık"
"Nereye gideceksin?"
"Kendime bir ev tutacağım, çalışmaya başlayacağım"
"Saçmalama Naz, evimizden gidemezsin değil mi?"
"Evin Tarık, evin"
"Naz bu ev ikimizin evi, benim değil. Ben sen yoksan zaten yokum, gidersen ben de kalmam bu evde. Gitme Naz, bak yazdıklarım seni üzdü, sinirlendirdi, belki kırdı ama özür dilerim. Özrüm ne kadar işe yarar bilmiyorum ama affet Naz lütfen."
"Tarık hep burada kalamam ya, benim de gidip bir ev tutmam gerek. Çalışmam gerek, sana böyle yük olamam"
"Affettin mi beni?" diğer söylediklerimi duymamış gibi yapıp sordu.
Güldüm, "Affettim Tarık" dedim.
O da gülümsedi ve ayağı kalkıp kollarını belime sardı.
Kollarımı bende boynuna sardığımda yavaşça boyun girintime eğildi ve derin bir nefes aldı.
Yavaşça ayrıldığımızda uykum olduğu için yatağıma uzandım, yavaşça yanıma uzandı ve belime sarılıp başını boyun girintime soktu tekrar.
"Boyun girintimle derdin ne Tarık?"
"Bir derdim yok, boyun girintine aşığım sadece"
"Sadece boyun girintime mi?"
Kafasını kaldırıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu ve tekrar boyun girintime kafasını koyarak konuştu. "Ben senin her zerrene aşığım güzelim."
Hafif bir tebessümle kapattım gözlerimi.
...
Sabah uyandığımda Tarık yine yanımda yoktu, aşağı indiğimde kahvaltı hazırlayıp koltukta uyuya kaldığını fark ettim.
Bu haline tebessüm edip çayın altını açtım.
İşi çıktığı için gittiğini düşünmüştüm, ama o buradaydı.
Bize kahvaltı hazırlamıştı.
Çay demledikten sonra bardaklarımıza koyup Tarık'ın yanına adımladım. Alnına küçük bir öpücük kondurarak, "Bebeğim, gel kahvaltımızı yapalım" dedim.
Yavaşça gözlerini açtı ve olumlu manada bir kaç mırıldama çıktı dudaklarından, uykudan yeni uyandığı için çok tatlı mırıldanmıştı.
Elini yüzünü yıkayıp geldiğinde kahvaltımızı yapmıştık, şimdi ise koltuğa oturmuş herhangi bir film izliyorduk.
Yavaşça bana dönerek konuşmaya başladı. "Naz yarın akşam seni bir yere götürmek istiyorum."
"Nereye Tarık?"
"Çok seveceğin bir yere."
"Ama o yer neresi işte?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voleybolcu |•texting•|
Short Story05**: Voleybolcu kızlara değil, 05**: Sana zaafım var. 05**: Bir insan nasıl bu kadar kör olur? 05**: Anlatsana biraz? Naz: Hay ben senin! Nur: Kimsin lan sen!? Naz: Sensin kör bi kere, Allah'ın cezası şimdi yazılır mı?! 05**: Fark etti mi? ...