İyi okumalar.
Sabah gözlerimi açtığımda annemin odasına gittim her sabah yaptığım gibi.
Yine yoktu.
Terk edilmiştim.
Mesajlar kısmına girerek Bıkmayan'a mesaj yazmaya başladım.
Bıkmayan|
Heeeyyy
Günaydıın(8.37)
Telefonun ekranını karartarak elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim.
Galiba tek kalan kişi benimle Bıkmayan'dı.
Her sabah yaptığım şeyleri tekrarladıktan sonra telefonumu kontrol ettim. Yine bir mesaj yoktu, mesajlar tek tikti. Galiba uyanmamış diye geçirdim içimden.
Televizyonda izleyebileceğim bir film ararken kapı tıklatıldı.
Saat daha erkendi, Melis veya kerem olamaz diye geçirdim içimden. Bu arada Kerem ile de çok iyi anlaşmıştık, o gün önce yemek yemiş sonra sinemaya gitmekten vazgeçip lunaparkta eğlenmiştik.
Kapıya doğru adımlayıp yavaşça kapıyı açtım. Gözleri kıpkırmızı ve zor ayakta duran bir Tarık görmeyi beklemiyordum karşımda.
Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecektim ki birden bana doğru atıldı ve alt dudağımı dudaklarının arasına alıp öpmeye başladı.
Ben onu itecektim ki benden kendi ayrıldı.
"Naz..."
"Tarık?"
"Pişman değilim" güldüm hafifçe alayla.
"Git buradan"
"Naz, dinle artık beni lütfen! Kaç haftadır uykusuzum, uyuyamıyorum. Konuşalım biraz." dedi sitemle.
Kapıyı daha çok açıp elimle salonu gösterdim, bunu neden yaptığının hesabını soracaktım.
O oturmuş beni beklerken kapıyı kapayıp karşısına oturdum.
"Neden öptün beni?"
"Çünkü öpmek istedim" dedi omuz silkerek"
Sinirlenmiştim. "Ben senin istediğin zaman öpebileceğin biri değilim Tarık! Sınırlarını aşma!"
"Naz... Ben seni seviyorum"
"Ya bi siktir git ya"
"Naz! Adam akıllı bir şey söylüyorum sana burada! Doğru cevap ver bana! Duygularımı alaya alamazsın!"
"Bana bağırma!" diye bağırdım onun gibi.
Ve devam ettim, "Ne zamandır seviyorsun? Hani seviyomuşsun ya" dedim yine alayla.
Burnundan bir nefes vererek konuşmaya başladı.
"Yirmi üç yıldır seviyorum Naz, yirmi üç yıldır..." dönüp kaldım. İmkansızdı.
"Ne saçmalıyorsun? Ben zaten yirmi üç yaşındayım"
"Seni doğduğundan beri seviyorum geri zekalı! Nasıl anlamadın bilmiyorum ama bu böyle! Hayır ilk okulda ikimizi çizip sana gösterdim annemle babam sandın. İlk okul dörtte geldim sana yüzük alıp verdim, annene daha çok yakışır dedin. Orta okulda dedim ki bana kalacaksın ikimiz evleneceğiz, dedin ki ben bulurum birini. Daha sayayım mı? Yirmi üç yıldır nasıl kalbimi defalarca kırdığından bahsedeyim mi? Lan beni sevgililerinle tanıştırdın ya! Resmen tanışırken defalarca parçalandı kalbim. Yanımda öptü o piçler seni! Benim yanımda! Deliricem ya! Hani o Bıkmayan varya, o da benim! En başta sürekli engellediğin ve bu sabah da günaydın yazdığın o kişi benim! Bir şans ver bize artık! Abin değilim ben senin!" bağırmıştı, ve bende yavaş yavaş gözyaşı dökmüştüm.
Bıkmayan oydu...
"Tarık-"
"Bir şey demene gerek yok," dizlerimin dibine oturmuş ellerimi tutmuştu. "Naz bir şans ver bize, ben seni severim, çok severim ki'seviyorum da. Güveneceğim söz veriyorum artık her dediğine şüphesiz güveneceğim, lütfen, lütfen" dedi.
"Tarık düşünmem lazım, lütfen anla beni de" yavaşça ayağa kalktı.
"Peki, beklerim ben seni. Bana haber ver lütfen en kısa zamanda. Görüşürüz Naz." dedi ve gözünden akmaya başlayan yaşlarla ayrıldı evimden.
Ben ne yapacaktım?
ꨄ
Bölüm sonu.
Beklemiyordunuz dimi fjjdmfndnbf
Öyle ani şeyler yapıp aklınızı alırım işte fkjfksjfmsn
Neyse bölüm nasıldı?
Oy vermeyi unutmayalım lütfen
İyi geceler'🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voleybolcu |•texting•|
Short Story05**: Voleybolcu kızlara değil, 05**: Sana zaafım var. 05**: Bir insan nasıl bu kadar kör olur? 05**: Anlatsana biraz? Naz: Hay ben senin! Nur: Kimsin lan sen!? Naz: Sensin kör bi kere, Allah'ın cezası şimdi yazılır mı?! 05**: Fark etti mi? ...